Açılış teması “Yabancılarla Konuşmak”.
“Küresel dünya, gezegenin neresinde olursa olsun dilediğiniz herkesle konuşabileceğinizi vaat ediyor” diyor TED.
Ama hiç tanışmadığımız insanlarla nasıl kaynaşırız? Kaynaşmalı mıyız?
İnsanlar arası etkileşimin en dişli sorunlarına değinen konuşmacılardan bazıları teknoloji yoluyla işbirliği ve paylaşıma odaklanırken, bunun iş modellerini nasıl değiştireceğine dair tahminlere yer verdi.
Jane McGonigal gerçekleri oyun gibi ele almamız gerektiğini düşünen bir oyun tasarımcısı. Oyunların gerçek hayatta sosyal değişime yardımcı olacağına inanıyor. TEDGlobal’daki konuşmasında ise bu inancını kişisel düzleme çekti ve oyunların doğrudan hayatımıza etkisini anlattı.
“Yabancılarla Konuşmak” temasının bir ayağı da “sevmediğimiz yabancılarla konuşmak”tı aslında… Jason McCue’nun anlattıkları “bizi yakından ilgilendiriyordu: Terörizmle nasıl savaşırız?
Öğleden sonra konuşmalar “Şeffaflık” temasıyla devam etti.
Beth Simone Novek açık devlet için katılımcılığın şart olduğuna vurgu yaparken, Marc Goodman öyle karanlık bir tablo çizdi ki konuşmasını dinleyenlerin gözüne pek uyku girmeyecek gibi.
YENİ DERDİMİZ: E-İTİBAR
(Rachel Botsman - Yenilikçi)
* İtibarın en değerli varlığınız olacağı bir çağda yaşıyoruz.
* İtibar güvenin para birimi.
* Toplu tüketim yolda bir yerlerde kaybettiğimiz insanlığımızı yeniden keşfetmemize imkan tanıyor. Toplu tüketim yeni bir ticaret şekli olmaktan çok daha öte; topluluklar yaratıyor.
* Takas ve paylaşım kültürünün ağırlığını koyduğu toplu tüketim çağında e-ticaret, sosyal güven ve e-kimlikler kilit rolde.
* İnsanlar artık tüketimde komşularıyla yarışmak yerine, komşularını tanımak için tüketiyorlar.
* Sanal güven yüzyüze bakarken birbirimize olan güveni belirleyecek.
* Aktif bir Facebook kullanıcısının gerçek hayatta insanlara güvenme ihtimali diğerlerinin üç katı.
* Yakın gelecekte e-itibar hesap reytinglerimiz internet siteleri arasında dolaşacak. İtibar güvenin para birimi olarak 21’inci yüzyılda kredi kartı geçmişimizden daha güçlü olacak.
* İnternetteki itibar verilerimiz CV’lerimizi geçmişte kalan bir anı gibi gösterecek.
DEĞİŞİM İÇİN TERÖRİZME İHTİYACIMIZ OLABİLİR Mİ?
(Jason McCue - Avukat)
* Terörle mücadelede çalışan insanlar Google renkli gözlüklerini takmaya başlamalı.
* Terörizmi küresel bir markaymış gibi ele alalım, Coca Cola gibi… Yapmamız gereken o markaya saldırmak. Onların markasına karşı bizim markamız. Bizim ürünlerimizin daha iyi olduğunu göstermeliyiz. Pazarı küçültmeliyiz.
* Terörizmin farklı katmanlarıyla etkileşime ve temasa geçmek zorundayız. Aslına bakarsanız şeytanla dans etmekten başka çare yok.
* Eğer insanlara terörizmin kötü yanını göstermek istiyorsak, kurbanları konuşturmak mecburiyetindeyiz. Kurbanlar terörizme karşı elimizdeki en iyi silah.
* Teröristlerin bütün gücü mazlum olmalarından geliyor. Ama hukuk savaşı, terörizmin kurbanlarını mazlum kılıyor.
* Teröristler sadece kan peşinde değil, kültürel ruhumuzu da istiyorlar… Aklımızı kullanmamız lazım.
* Terörizmle savaşırken silahlardan oluşmayan bir cephanelik kurmalıyız. Somali’de korsanlarla savaşırken izlediğimiz yöntem şu: Korsanları balıkçıya çevirmeye çalışıyoruz. Bu füzeden daha ucuza mal oluyor. Bu terörizm karşısında yumuşak kalmak değil. Bu, modern cephelerde savaşmak demek.
* Bakın, düşünmemiz gereken bir nokta daha var: Acaba değişip daha iyiye gitmek için toplumun krize ve terörizme mi ihtiyacı var?
AÇIK DEVLET İÇİN ŞEFFAFLIK YETMEZ!
(Beth Simone Noveck - Açık Devlet Uzmanı)
* Beyaz Saray’a gelme nedenim şeffaflık ve işbirliği değerlerini alıp devlete sokmaktı.
* Kurumlarımız, dört yılda bir oylama yoluyla değerlerin akışını sağlamak üzere tasarlanmış.
* Devlet, düzenli olarak kendini yenilemesi gerekmeyen tek endüstri mi?
* Sosyal medya çağında oy vermek, değerlerimizi ifade etmenin beti benzi atmış bir yolu.
* En akıllı insanlar başka birileri için çalışıyor. Uzmanlık ve zeka toplumda fazla dağınık halde.
* Dünya nüfusunun yüzde 40’ı yakında sağlık hizmetleri, temiz su ve eğitime erişimini yitirecek.
* Bir sonraki süpergüç, kurumların hiyerarşisiyle ağların nabzını birleştiren olacak.
* Teksas’ta kiliseye silahla girebiliyorsunuz. Ama lisanssız çiçek tanzimi yaptığınızda hapsi boyluyorsunuz!
* Açık devlet için tek başına veri şeffaflığı yeterli değil. Katılımcılık ve işbirliğini şeffaflıkla birleştirdiğinizde devleti dönüştürebilirsiniz. Tek başına şeffaflık yetmez.
* Açık kurumları yaratmak, daha güçlü bir devlet ve daha iyi yarınlar için hepimiz katılımcı olmalıyız.
ŞİFREYİ KONTROL EDEN DÜNYAYI KONTROL EDER
(Marc Goodman - Küresel Güvenlik Fütüristi)
* Yıllardır suç ve terörizmin geleceği üzerine çalışıyorum ve gördüklerim beni korkutuyor.
* Suçluların ve teröristlerin yapabileceklerini sürekli hafife alıyoruz.
* Meksika’da uyuşturucu kartelleri kendi şifreli cep telefonu ağlarını kurdu.
* Mumbai bombacılarının silahları ve bombaları vardı. Ama bunların yanı sıra kurbanlarının yerini tespit etmek ve onları katletmek için iletişim tekniklerini de kullandılar.
* Küçük robotlar size müzik çaldıklarında çok tatlılar. Peki ya akın halinde peşinize düşüp sizi vurduklarında?
* 10 silahlı adam 20 milyon nüfuslu bir şehri teknolojiyle yıktılar. Açıklık sayesinde radikaller bunu yapabiliyor.
* Teröristler bir elleriyle insanları vururken, diğer elleriyle cep telefonlarıyla oynuyorlar.
* Artık İngiltere’ye silah sokmaya gerek yok, suçlular üç boyutlu baskı makineleriyle silahları üretebiliyorlar.
* Karteller bitki bazlı illegal uyuşturuculardan biyolojik bazlı büyük çaplı üretime geçecekler.
* Daha çok alete bağlandıkça savunmasızlık artacak. Şifreyi kontrol eden dünyayı da kontrol eder.
* Bilgisayar korsanları için DNA sadece ele geçirilmeyi bekleyen bir diğer işletim sistemi. Dışarıda bir yerlerde hayatın yazılımını ele geçiren insanlar var.
* Kişiselleştirilmiş biyolojik silahların diğer yüzü kişiselleştirilmiş kanser tedavileri.
* Çok iyi eğitilmiş birkaç elit devlet ajanı yerine hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız. Halkın güvenliği profesyonellere bırakılmayacak kadar önemli bir mesele.