Güncelleme Tarihi:
Şırnak Cudi Dağı Sefine bölgesinde valilik ve belediye organizasyonuyla 2'nci Cudi Festivali düzenlendi. Festivale İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Vali Osman Bilgin, Belediye Başkanı Mehmet Yarka ve çok sayıda vatandaş katıldı. Festivalde belediye gençlik merkezi erbane ekibi eşliğinde sefine bölgesine çıkıldı. Burada güvercin uçurulurken şükür namazı kılındı. Şırnak Yamaç Paraşütü ve Doğa Sporları Kulübü pilot üyeleri tarafından gösteri uçuşu yapılan festivalde vatandaşlar Kürtçe ve Türkçe müzikler eşliğinde halay çekti. Alana 'Sayın bakanımız temizlenen dağlara hoş geldiniz, devlet millet, vatan, bayrak diye okunur. Recep Tayyip Erdoğan diye okunur, terörün korkulu rüyası Sayın Bakanımız Süleyman Soylu, Cudi’ye hoş geldiniz’ pankartları asıldı.
‘TERÖR BİTTİĞİ İÇİN ŞENLİK İÇERİSİNDE, CUDİ DAĞI KONUŞUYOR’
Bakan Soylu, burada yaptığı konuşmada, "Bize tarihi ve medeniyetiyle ve geçmişimizle olan vuslatını anlatıyor. Cudi Dağı diyor ki; ‘Ben bugün güzelim. Çünkü sevdiklerimle beraberim.’ Diyor ki; ‘Benim bana bırakılan emanetlere sahip çıkan bu nesle müteşekkirim. Nuh'un emanetine, ecdadımızın emanetine, medeniyet mirasına sahip çıkan bu millete, bu güzel insanlara müteşekkirim.’ Namazımızı kıldık, kurbanımızı kestik. Allah nasip edecek biraz sonra aşuremizi yiyeceğiz. Ve buradaki bize bırakılan üç emanete de sahip çıkmış olacağız. Dağlar konuşur mu? Dağlar konuşur. Onlar söz söyler. Ağaçlar konuşur mu? Anlarsanız onların tembihatları vardır. Çiçekler konuşur mu? Çiçekler konuşur. Çünkü onlar hepsi Cenabı Allah tarafından yaratıldılar. Hepsi, hepsinin bir remzi, söylediği ve lütfu var. Kavgalar, dövüşler, kışkırtmalar, nifaklar ve fitneler, bunlar her biri biraz önce anlattıklarımı engellemek içindir. Cudi Dağı konuşuyor. Terör bittiği için şenlik içerisinde, Cudi Dağı konuşuyor. ’Ben bugün neşeliyim. Şırnaklıyla, Batmanlıyla, Siirtliyle hep beraber buradaki Kürt kardeşlerimle hep beraber birlik içerisindeyim’ diyor. Dağlar şenlenir mi? Dağlar neşelenir mi? Dağlar hüzünlenir mi? Dağlar gözyaşı döker mi? Aynen insan gibi. Dağlar neşelenir. Dağlar şenlenir. Dağlar hüzünlenir. Dağlar gözyaşı döker. Tam 5 bin yıllık bir tarihi bugün yeniden ihya ediyorsunuz. Geçen yılı ihya ettiniz. Ondan önceki yıl Allah'a çok şükürler olsun Kurban Bayramı'nda burada aynen bugün kıldığımız gibi bir bayram namazını eda ettik" diye konuştu.
‘ŞEHADETE YÜRÜYEN EVLATLARIMIZA MİNNETTARIZ’
"Hazreti Hamza'ya yoldaş olan evlatlarımıza minnettarız" diyen Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birliğimizi ve beraberliğimizi daim etmek için çocuklarımızın geleceğe huzurla bakabilmesi için annelerin ve babaların Ayetel Kürsi okudukları arkasından bu çocuklarımızın mühendis, ilahiyat fakülteleri, uzay bilimi, doktor, eczacı, asker ve polis olabilmeleri için emek verdikleri evlatlarımızın rahat bir şekilde geleceği kucaklayabilmeleri için bugün bizi bu kutlu beldede, kutlu diyarda huzur içerisinde bir arada olmamızı sağlayan Cenabı Allah'a sonsuz hamdolsun, şükürler olsun. Burada hep birlikteyiz, burada olamayan ama kalbi burada olan, gönlü burada olan ve milletinin bir tekinin gözyaşında hicran içerisinde olan sevincinde mutlu olan kıymetli Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın kardeşlerine selamlarını, muhabbetlerini, sevgilerini getirdim. Biz sizin emrinize amadeyiz. Biz sizin hizmetkarınızız. Gün olur biz gideriz başka kardeşlerimiz gelir. Bilesiniz ki onların da adımlarının sahibi bellidir. Onların da yürüyeceği yol ve menzili bellidir. Biz Müslümanız. Elhamdülillah bu dünya bu kadardır. Esası olan ahirdir. Biz bir sınav ve imtihan dünyasındayız. Yoklukla varlık arasında zenginlikle ve fakirlik arasında makam ve mevkiiyle işsizlik arasında bir sınav ve imtihan dünyasındayız. Hiçbir zaman hiçbiriniz ve hiçbiriniz aklımızdan peygamber efendimizin bütün insanlığa emanet bıraktığı ve veda ettiği veda hutbesindeki söyledikleri aklınızdan hiçbir zaman çıkmasın. Dilimiz, rengimiz, etnik kökenimiz bunların hiçbirisinin birbirimizi ayırt edecek bir gücü söz konusu değildir. Bizi ancak Allah karşısında ona olan kulluğumuzla takvamız kurtaracaktır. Sefine bize bunu anlatmaktadır. Hazreti Nuh Aleyhisselam bize bunu anlatmaktadır. Muharrem ayının bize emanetleri budur. Kardeşliğimiz ve birliğimiz, kardeşliğin bittiği andan itibaren başımıza hangi felaketler geleceği Kerbela'da bize en büyük örnektir. Hiç bundan vazgeçmeyin, ne derlerse desinler. Esas siyaset Allah'ın bize emrettikleridir. Hiç bundan vazgeçmeyin. Günlük birtakım kelimelerin, cümle oyunlarının esareti içerisinde olmayın, olmayalım. Kıymetli hemşehrilerim; dilinizle, Kürtlüğünüzle ve Müslümanlığınızla gurur duyun. Bu büyük medeniyetle gurur duyun. Buradan şuradaki oturuşunuzla hal dilinizle öyle şeyler anlatıyor ve söylüyorsunuz ki; geleceğe büyük bir miras bırakıyorsunuz. Kural oyununu ve tezgahları siz bozdunuz. Huzur yolculuğunuz, hayırlı ve uğurlu olsun. Bu vesileyle burada bulunan çok kıymetli Diyanet İşleri Başkanımızdan Allah ondan razı olsun. Sadece bizim mihmandarımız değil, aynı zamanda ortaya koyduğu emek ve gayretle Türk dünyasından Balkanlar'a kadar bu Anadolu coğrafyasının nefesini, maneviyatını her yerde ortaya koyan Diyanet İşleri Başkanımızın burada olması da esasen sadece evet Nuh diyarına değil, Şam'dan Bağdat'a kadar, Tahran'dan Kosova'ya kadar, Özbekistan'a kadar bütün dünyaya birlikteliğimizin bir tescilidir."
‘HUZURU GETİRMEK BİZİM SORUMLULUĞUMUZDUR’
Kürtçe kendilerine 'hoş geldiniz' diyenler olduğunu ifade eden Bakan Soylu, şöyle konuştu:
"Bu güzel diyara hoş geldiniz. Bu kutlu beldeye hoş geldiniz dediler. Türkçe o kadar güzel sözler söylediler ve anlattılar ki salavatı şerifler getirdiler. Anlattıklarımın hepsi bizim zenginliğimizdir. Kim bundan vazgeçmeyi istiyorsa, bilmelisiniz ki Cudi'ye ihanet ediyordur. Sefineye ihanet ediyordur. Hazreti Nuh'un bize bıraktığı emanetlere ihanet ediyordur. Bizim medeniyetimize ihanet ediyordur. Kardeşliğimize ve birliğimize karşı çıkıyordur. Hep birlikte inşallah hocam söyledi. Livaü'l-hamd sancağı altında birbirimizle inşallah aşır olacağız. Oyun kurmak isteyenler, birliğimizi bozmak isteyenler de bize Allah'ın izniyle inşallah dua ediyoruz, ona da erişemeyecekler. Anneler, dualarınızı, çocuklarınızdan esirgemeyin. Allah bahtlarını açık etsin inşallah. Buradaki asker, polis ve jandarma ağabeyleri onların huzuru için fedai can etmeye hazır mücadele ediyorlar. Çocuklarınızdan beklediğimiz bir tek şey var. Bütün dünyaya, medeniyetimizin nakşedecek ilimleri öğrenmeleri. Onlardan beklediğimiz bir tek şey var. Kardeşliğin gücünü her yere ama her yere yansıtmaları, son cümlelerim şu. İşimiz bitmedi. Çok daha işimiz var. Buradan benlik olarak söylüyor değilim. İşimiz varken bizden bu emanetleri alacak arkadaşlarımız içinde söylüyorum. Huzuru Diyarbakır'a, huzura Ağrı Dağı'na, huzuru Tendürek’e, huzuru evet Hakuk'tan Avaşin Basyan’a kadar huzuru Şam’a, huzuru Tahran’a, huzuru Bağdat'a, huzuru Yemen'e, huzuru Libya'ya, huzuru Balkanlar’a, Orta Doğu'ya ve ta Kafkasya'ya getirmek bizim sorumluluğumuzdur.”