Güncelleme Tarihi:
Gezi eylemleri sırasında başına gaz kapsülü gelmesi sonucu hayatını kaybeden Berkin Elvan’ı da hatırlatan Erdoğan, “İstanbul’da talihsizce ölen çocuk için yalan ifadelerle ‘Ekmek almaya gidiyordu’ dediler, halbuki hiç alakası yok. Maalesef terör örgütünün maşası olmuş durumdaydı” dedi. 2’nci Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu’nun açılışında konuşan Erdoğan, özetle şunları söyledi:
GÜVENLİK YOKSA ÖZGÜRLÜK OLMAZ
Birey için özgürlük ne kadar haksa güvenlik de o kadar haktır. Özgürlüğün olmadığı yerde güvenlik, güvenliğin olmadığı yerde de özgürlük olmaz. Gösteri yapmak, protesto etmek, fikirlerini özgürce ifade etmek elbette demokratik haktır. Ama ne oldu? Birkaç gün içinde 42 insan gösterilerde hayatını kaybetti. Üstelik bizzat göstericilerin insanlık dışı saldırıları neticesinde katledildiler. Binlerce işyeri yakıldı, yıkıldı, yağmalandı. Bu vandallığa, bu şiddete gösteri hakkı, protesto hakkı, demokratik hak, ifade özgürlüğü mü diyeceğiz? Dünyanın neresinde böyle bir hak, böyle bir özgürlük var?
DEMOKRATİK STANDART
TBMM’de yeni güvenlik tedbirlerinin yasalaştırılması çalışmaları devam ediyor. Bakıyorsunuz içeride, dışarıda o malum koro, yine algı operasyonu peşinde. Ülke olarak her türlü yapıcı eleştiriye, tavsiyeye, dostça uyarıya açığız. Ancak çifte standartla, haksız şekilde Türkiye’nin iç ve dış politikasını şekillendirmeye yönelik karanlık operasyonlara ‘eyvallah’ demeyiz. Devlet eğer sokaktaki, evdeki, otobüsteki vatandaşının can güvenliğini temin edemiyorsa, özel ve kamu mülkünü koruyamıyorsa, o ülkede özgürlük de demokrasi de olmaz. Polisimize, askerimize bireyin hakkını ihlal edecek yetkiler, şüphesiz ki vermeyiz. Verilen yetkileri aşmasına, kötüye kullanmasına da asla göz yummayız. Kamu denetçiliği de zaten bunun için var. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı bunun için var.
AŞAĞILIK SALDIRIYA UĞRADIK
Geçen yıl Gezi olayları sırasında yaralanan ve sonrasında maalesef hayatını kaybeden bir çocuğun üzülerek ifade ediyorum ölü bedeni üzerinden her türlü aşağılık saldırıya maruz kaldık. Bir çocuğun talihsiz ölümünü istismar vasıtası yapacak kadar alçaldılar. Ancak bu gösteriler sırasında ateşli silahla kasten öldürülen Burak hiç kimsenin vicdanına dokunmadı. Daha önceki hafta Diyarbakır’da vahşice öldürülen 3 genç o malum çevrelerin ilgi alanlarına hiç girmedi. Bunlar çocuk, genç değil mi? O reklamcılar şimdi nerede? Sokaklara çıkan, o sözüm ona vicdan sahipleri nerede? Günlerce manşetlerinden sahte vicdan gösterileri yapanlar, hani neredeler? O çocuğu siyasi bir istismar aracı yapanlar neredeler? Okyanus ötelerinden taziyeler yayınlayan, timsah gözyaşları döken, burada sokak olaylarına benzin dökmeye çalışanlar neredeler?
KOBANİ BİZİM İÇİN STRATEJİK
2’nci Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu’nun açılışında Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu ile yan yana oturan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, konuşmasında Kobani’ye de değinerek, şöyle dedi: “Kobani eğer stratejikse bizim için stratejik. Amerika için stratejik değil. Dolayısıyla bizim burada alacağımız tedbirler önem arz ediyor. Fakat 300 bin insan Suriye’de öldü. Burada bir tavır var mı, yok. Kimyasal silahlarla ölen insanların sayısı 1500, 1600 ama konvansiyonel silahlarla ölenlerin sayısı 300 bin. Neticesi ölüm olan her şey suçtur. Bedeli olmalıdır.”