Güncelleme Tarihi:
DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, ‘İktidarın bölüşülemeyeceğini’ bildirirken, Başbakan Mesut Yılmaz'ı isim vermeden eleştirdi. Genelkurmay Başkanlığı'nın sert bildirisinin ardından ilk kez kapsamlı bir değerlendirme yapan Cindoruk, ‘‘Bir siyasi iktidarda başkalarıyla kendi yetki ve görevlerini bölüşme duygusu egemen olursa, o siyasal iktidarın hizmet süresi bitmiştir. Çözüm; Ya buraya sınırlar getireceksiniz ya da meseleyi parlamentoya bırakacaksınız, parlamento da halka bırakacak’’ dedi. Cindoruk, koalisyon liderleri zirvesine katılmadan önce dün DTP Keçiören İlçesi Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, ‘‘Türkiye, terör ve anarşi ile iyi mücadele ediyor. Ancak en tehlikeli anarşi Başkent'te yaşanan anarşi. Dağda ya da yurdun bir köşesinde başlayan anarşi ve terör durdurulabilir. Ancak bir ülkenin Başkenti'nde, görev, yetki ve davranışlar arasında, terörist- anarşist davranışların ortaya çıkması durumunda çözüm zor olur’’ diye konuştu. Ankara'daki kavgayı bitirmek istidiklerini bildiren Cindoruk, şunları söyledi: ‘‘Biz ara rejim, sıkıyönetim istemiyoruz. Demokrasi istiyoruz. Kimsenin 1960, 1971 ve 1980'i hayal etmemesi gerekir. Siyasetçilerin, geceyarıları değil, gündüz gözüyle konuşmaları gerekiyor. Söylenileceklerin, kapı arkalarında üç-beş gazeteciye değil, gerekli zeminlerde insanların yüzüne karşı ifade edilmesi şart. Her darbe nafile olmuştur. Oysa her demokratik gelişme Türkiye'ye yeni bir Türkiye katmıştır. Zincirbozan'da beraber çile doldurduğum Demirel, bugün Cumhurbaşkanı ise o darbenin ne faydası, ne sonucu olmuştur.’’
YASAĞA TEPKİ
Cindoruk, Genelkurmay tarafından 3 gazeteciye konan garnizona girme yasağına da tepki gösterdi, şunları söyledi: ‘‘Yasaksız Türkiye'nin ilk şartı, yasaksız basındır. Genelkurmay Başkanlığı'nın bazı gazetecilere koyduğu yasağı en kısa zamanda kaldıracağını ümit ediyorum. Beyanatı yazanlar için değil, verenler için bir kırgınlık söz konusu olabilir. Basının görüp duyduklarını yazmaması halinde gerçekler öğrenilemez. O üç gazeteci gördüklerini, duyduklarını yazmasalardı, bugün Türkiye bu meseleyi konuşuyor olabilir miydi? Bir meselenin içyüzünün öğrenilebilmesi için basının ne büyük faydalar sağladığı bu örnekle de ortaya çıkmıştır. ’’