Ersin KALKAN
Oluşturulma Tarihi: Ekim 14, 2001 02:25
Karadeniz'de Oflu Hoca fırtınası esiyor. Bu fırtına kadar kuvvetli ki önüne ne gelirse savurup götürüyor. Oflu Hoca'nın gündeme gelmesinden sonra Temel ve Dursun'un neredeyse esamesi okunmaz oldu.
Oflu bir imamın vaazlarının derlendiği -daha doğrusu ilk başlarda öyle algılanan- kitap peynir ekmek gibi satıyor. 'Ofli Hoca' adıyla sergilenen oyunlar kapalı gişe oynadı. Ofli Hoca'nın vaazları sırasında doldurulduğu iddia edilen kasetler 500 binin üzerindeki satış rakamlarına ulaştı. Ofli Hoca isimli stand-up şovlar yapılmaya başlandı ve son olarak hocanın internet kanallarında boy göstermesiyle efsane zirve yaptı, kimliğine dair bir mitos oluştu. Nasrettin Hoca'nın kıvrak zekası, derinliği, bilgeliği vardı onda. Ama televizyondan, pilardodan, Nataşalardan, pilajlardaki cibildaklardan da bahsediyor. Kıt da olsa her konuda bilgi sahibi, yeniliklere mesafeli ama hoşgörülü, hayat, ölüm ve aşk üzerine fikirleri öyle harcıalem olmayan... O denli hakiki görünüyor ki, kasetlerini dinleyen kendini cami atmosferinde bir imamla karşı karşıya zannediyor. Bunlardan biri de eski bir Trabzon senatörü. Kitabı okuyup, kaseti dinledikten sonra soluğu Maçka Savcılığı'nda alıyor. Kaseti ve kitabı savcının önüne koyarak ‘‘bu edepsiz adam hakkında’’ dava açılmasını istiyor. Dava açılıyor ve Of Merkez Camii adresine bir pusula çıkarılarak Ofli Hoca'nın derhal savcılığa gelip ifade vermesi isteniyor. Merkez Camii yetkilisinden gelen cevabi mektupta ‘‘burda herkes Ofli Hoca, hangisini istediğinizi anlayamadık’’ deniyor. Ortada kasetler de dolaşmaya başlayınca, Oflu ete kemiğe değilse de bir sese büründü. Kasetlerdeki kişi o denli etkileyiciydi ki, vaazın başında ciddiyet ve hayret ifadesiyle dinleyenler finalde kopuyor, kahkaha selinde kendilerini kaybediyordu. Çok şey söylendi, bu konuda yüzlerce tevatür çıktı ama Oflu'nun gerçek kimliği hakkında derli toplu ve ikna edici bir sonuca ulaşılamadı. Hakikaten böyle bir adam var mı? Kitap onun vaazlarından mı derlenmiş? Biz de peşine düştük, araştırdık, dinledik, okuduk, tanıklara başvurduk ve sonunda efsaneyi değil ama efsaneleri bulduk. Bütün veriler iki ismi işaret ediyordu: Eskinin müzisyeni, şimdinin çöpçüsü Yakup Kalaycı ile yazar Nihat Genç. Oflu Hoca, birbirinden çok farklı bu iki adamın yolunu kesiştirdi. Birine tedirgin bir şöhret kazandırırken, diğerine de eza ve cefa çektirdi.
Kimliği çözülemeyen hoca internette boy gösterince efsanesi zirve yaptı
ESKİ BANDOCU, YENİ ÇÖPÇÜ YAKUP KALAYCI
Oflu Hoca benim icadım
Şimdi 35 yaşında olan Yakup Kalaycı, vaktiyle Trabzon Belediyesi Bando ve Mehteran Takımı'nda trombon çalarak hayatını kazanan kendi halinde bir müzisyen. Çocukluğunda din adamlarının yanında bulunmuş, Oflu imamların rahle-i tedrisinden geçmiş. Ama müzik merakı yüzünden o çevrelerden ayrılıp başka bir aleme doğru yol almış.
Her şey bundan 5-6 yıl önce içkili bir muhabbet sırasında başlar. Dini çevrelerde yetiştiği için vaaz tarzını iyi bilen Yakup Kalaycı, arkadaşlarına daha sonra Oflu Hoca diye anılacak olan taklitler yapmaya başlar. Ama Nihat Genç'in Ofli Hoca'sından habersizdir. Zaten, ‘‘Oflu Hoca benim icadım’’ diyor. Bu iddiada doğruluk payı var çünkü Genç'in Oflu'suyla Kalaycı'nınki arasında bariz farklar mevcut. Kalaycı'nın Oflu'su Genç'in hocasına göre daha sinirli, küfürbaz ve para canlısı bir tip.
Taklitler zenginleşerek sürdükçe Kalaycı da muhabbet sofralarının aranılır adamı haline gelir. Arkadaşları yanlarında getirdikleri bir kayıt cihazıyla Oflu taklitlerini başka mahallelere ve şehirlere taşıdıkça Kalaycı'nın şöhreti artar. Bir arkadaşının ısrarıyla elden ele ve parça parça dolaşan kaseti birleştirmeye karar verir, ortaya bir Ofli Hoca kaseti çıkarır. Kaset kısa zamanda yüzbinler satmaya başlayınca olay çığırından çıkar.
Önceleri gizli tutulan kimliği ortaya çıkınca belediye bandosundaki işinden olur. Tam belediyenin kanal inşaatlarında iş bulduğu vakit Trabzon Savcılığı hakkında dava açar, 5 ay hapis cezası alır (1999). Karar para cezasına dönüştürülünce hapisten kurtulur ama bando ve mehterandaki işine dönemez. Başına gelenler bununla da kalmaz. Yolu kesilir, defalarca ölümle tehdit edilir ve birkaç kere de sıkı dayak yer. Trabzon'u terketmesini söylerler ama o ‘‘burası benim memleketim, öldürseniz de bir yere gitmem’’ diyerek direnir. Üstelik doldurduğu kasetten hiç gelir elde edemez, bir takım uyanıklar tarafından dolandırılır.
Şimdi İMÇ'deki kaset firmalarından teklif alıyor ama sütten ağzı yandığı için korkuyor. Trabzon Belediyesi yetkilileri Yakup Kalaycı'ya acıyarak onu kanalizasyon işinden alıp park ve bahçeler bölümünde görevlendirmiş. İlgili birimin müdürüne, ‘‘bu kadar yetenekli bir adamı neden bando bölüğüne geri göndermiyorsunuz?’’ diye sorduğumuzda aldığımız cevap ilginçti: ‘‘Dediğiniz gibi çok yetenekli. Şimdi biz ona 40 dönüm bir parkın bekçiliğini ve bakım görevini verdik. Kısa zamanda bu alanda ihtisas sahibi oldu. Bandodan istiyorlar ama yerine yetişmiş eleman bulamadığımız için burada tutuyoruz!’’
BURADA BÖYLE ŞEY YAPILIR MI AZİZ CEMEAAT
Dün temuzlamak içun camiye gittim. Cemmat yokti ama içerden acayip sesler geliydi. Bir de baktum ki bizim müezzin bir kadinla mercumeği firina veriy. 'Tuh' diye yüzuna tükurdum. Bir camide boyle şey yapilir mi aziz cemaat? Şerefsiz heruf istifini bozmadan işuna devam ederken bana, 'dur ula şu işi bitireyum, Allah'ın evine tükurmenun ne demek olduğuni sana göstereceğum' dedi.
NİHAT GENÇ
Ben yarattım
Yıl 1988. Nihat Genç, bir grup gencin çıkardığı 'Çete' dergisinde 'Ofli Hoca' başlıklı seri hikayeler kaleme alıyor. Hikayeler o denli tutuluyor ki hemen bir yıl sonra ‘‘Ofli Hoca-Şeriatta Ayıp Yoktur’’ adıyla kitaplaştırılıyor. Oflu Hoca'nın kısa zamanda çok ünlenip anonimleşmesi yazarını korkutuyor ve çok fazla ‘‘istek’’ almasına rağmen Oflu Hoca'yı kitap olarak devam ettirmiyor. Haftalık Leman Dergisi'nde çok ciddi takılmasının nedenlerinden biri olarak gösteriliyor bu Oflu Hoca ürküntüsü. Kitaptan sonra yüzlerce tehdit mektubu ve telefonu almış. Genç, Ofli Hoca'nın yazarı olarak geri çekilme taktiğinde başarılı oldu sayılır. Çünkü kimse onun Ofli Hoca'nın yazarı olduğunu hatırlamıyor.
Bu kadının günahı altta kalmak mıdır?
Cemaat fahişenin cenazesini kılmak istemez.
Ofli Hoca: Niçün kilmazsunuz?
Cemaat: Kötü kadundur hocam.
Ofli Hoca: Habu kadununun üstüne çıkanlar öldü, hepsinin namazini kilmadiniz mi?
Cemaat: Kildik hocam.
Ofli Hoca: Peki bu kadinin günahı altta kalmak midur?
OFLU'NUN ANALİZİ
Ofli Hoca tiplemesi hayatın içinden çıktığı için çok tutuldu. Çevresinde gördüğü Karadeniz insanının tüm mizah yeteneğini, saman alevi gibi ansızın parlayıp sönmesini, hazır cevaplığını ve en önemlisi en koyu taassup içindeyken bile felsefi bir hoşgörü ve anlayış yeteneğini Ofli Hoca'nın bünyesine yerleştirmiş. Trabzon ve çevresinde, İstanbul'un Karadeniz kökenlilerin yoğun yaşadığı semtlerinde imam ve müezzinlerin büyük bir bölümü Oflu. Oflu imamlar genellikle Nakşibendi tarikatına mensup. Cami dışında da cübbe, sarık ve şalvarla dolaşan bu hocaların vaazları ilgiyle izlenir. Çünkü, birbiriyle bağlantısız gözüken birçok konuyu hiç kimsenin aklına gelmeyecek kanallarla birbirine bağlama yetenekleri vardır. En ciddi konular hakkında konuşurken bile vaazın bir yerinde çok zeki esprilerle kasveti kırar, kendilerini dinletirler.