TEM'de mafya infazı: 6 ölü

Güncelleme Tarihi:

TEMde mafya infazı: 6 ölü
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 1997 00:00

Haberin Devamı

TEM Otoyolu bir katliama daha tanık oldu. Trafik canavarlarının cirit attığı TEM'de bu kez mafya hesaplaşması vardı. Otoyolda bir otobüsü durduran iki saldırgan, otobüsteki 6 kişiyi başlarından kurşunlayarak öldürdü. Mafya infazından Polonyalı bir kadın turist sağ olarak kurtuldu. Otobüsün gizli bölmesinde yaklaşık 23 milyar liralık döviz bulundu.

Edine-İstanbul TEM Otoyolu'nun 17'nci kilometresindeki park alanında, Polonya'dan Türkiye'ye gelen, merkezi İstanbul'daki Avar Turizm'e ait yolcu otobüsünde altı kişi, önceki gece susturuculu silahlarla başlarından kurşunlanarak öldürüldü. İki kişi oldukları tahmin edilen saldırganlar, otobüsteki Polonya uyruklu kadın turiste dokunmadılar. Öldürülen 6 kişiden 5'inin, Susurluk skandalı ve ‘Kumarhaneler Kralı’ Ömer Lütfü Topal cinayetinin kilit ismi, Topal'ın ortağı ‘Arnavut Sami’ lakabıyla tanınan Sami Hoştan adına mayıs ayında Polonya'dan Türkiye'ye kara para getirdikleri ortaya çıktı. Otobüste, 23 milyar liralık 126 bin 175 mark, 39 bin 276 Amerikan Doları, 282 Polonya Zlotini bulundu.

3 KİŞİ SONRADAN BİNDİ

Polonya'nın Varşova Kenti'nden Türkiye'ye gelen 44 yaşındaki Ömer Balaban yönetimindeki, 37 yaşındaki Ayhan Fındık, yardımcı şoför 35 yaşındaki Bedri Kara ve 39 yaşındaki Halil Altınoy'un da bulunduğu Avar Turizm'e ait 34 YSE 98 plakalı otobüs, saat 21.15'te Kapıkule Gümrük Kapısı'ndan girdi. Otobüs, daha sonra Aslanlı Tesisleri'nde mola verdi. İçindekiler burada yaklaşık yarım saat yemek yiyip dinlendi. Otobüse daha sonra 23 yaşındaki Murat Balaban, 37 yaşındaki Nedim Sevim ve Polonya uyruklu 29 yaşındaki Renata Kinga Wesolowska bindi. Otobüs, Kapıkule'den 17 kilometre sonra TEM'in kenarında bulunan bir dinlenme istasyonuna girdi.

SALDIRGANLAR İKİ KİŞİ

Havanın soğuk olması nedeniyle bir süre çalışır durumda bekleyen otobüs daha sonra hareket edip TEM'e çıkmak istediği sırada, iddiaya göre arkadan gelen bir otomobil tarafından durduruldu. Otomobilden çıkan 2 kişi araca girdi. Bir başka iddiaya göre de Aslanlı Tesisleri'nde gizlice otobüse binen 2 saldırgan aracın kontrolünü ele geçirdi. Saldırganlar daha sonra Ömer Balaban, oğlu Murat Balaban, Bedri Kara, Halil Altınoy, Nedim Sevim ve Ayhan Fındık'ı kurşunlayarak öldürdü. Ömer Balaban, Ayhan Fındık, Nedim Sevim'in ikişer, Murat Balaban, Bedri Kara, Halil Altınoy'un ise birer kurşunla öldürüldüğü belirlendi. Saat 23.00 sıralarında yapıldığı sanılan katliamdan önce saldırganların, otobüsteki paraların yerini öğrenmek için öldürülenleri zorladıkları bildirildi.

PASAPORTLARI ALDILAR

Saldırganlar, Türkiye'ye bavul ticareti için gelen Polonyalı Wesolowska'ya ise dokunmadılar. Edirne Jandarma Komutanlığı'nda sorgusu süren Wesolowska, saldırı sırasında ellerini başının arasına alarak koltuğa kapandığını söyledi. Wesolowska, ‘‘Öldürmeye başlayınca beni de vuracaklar sandım. Uzun süre bu durumda bekledim’’ dedi. Wesolowska'nın, pasaportunda yapılan incelemede, Kapıkule'den sık sık Türkiye'ye girdiği de belirlendi.

Jandarma yetkililerinin yaptığı araştırmada, otobüsle birlikte Kapıkule'den giren dört kişinin pasaportlarının saldırganlarca alındığı belirlendi. Edirne Valisi Mehmet Canseven, cinayetlerin ideolojik yanının bulunmadığını belirterek, ‘‘Muhtemelen bir karapara ya da uyuşturucu hesaplaşması olabilir. Araştırmalarımız sürüyor’’ dedi.

Her silah sesinden sonra inilti duydum

Polanyalı Renata Kinga Wesolowska'nın gözü önünde tam altı kişi, mafya usulü, başlarından kurşunlanarak öldürüldü. 29 yaşındaki Wesolowska, kan gölüne dönmüş otobüste, jandarma tarafından bir koltuğa büzülmüş, titrerken bulundu. Ölüm otobüsünden sağ kurtulan Wesolowska'nın, resmi kıyafetli jandarmayı görünce ilk tepkisi hıçkırıkları oldu. Genç kadının ilk bir saat ifadesi alınamadı. Wesolowska, Edirne Jandarma Alay Komutanlığı'nda, daha sonra, tercüman aracılığıyla verdiği ifadesinde şunları söyledi:

‘‘Kapıkule'den sabaha karşı girdik. Bir süre sonra mola verdik. Her şey normal görünüyordu. Sınırdan geçerken bir sorunla karşılaşmadık. Mola yerinden hareket ettikten 15 dakika kadar sonra yeniden durduk. Bir süre bekledik. Hareket ederken otobüse silahlı iki kişinin bindiğini gördüm. Biri silahını şoförün başına dayadı. Bağırarak bir şeyler söyledi. Silahı bulunan diğer kişi, araçtakileri arka tarafa götürdü. Şoförü de sürükler gibi arkaya götürdüler.

Şoförü silahla tehdit eden kişiyi bir an gördüm. Şapkalıydı. Bıyığı vardı. Daha fazlasını hatırlamıyorum. Diğer kişiyi hiç görmedim.

Arka tarafta, anlayamadığım bir şeyler konuştular. Otobüste bulunanların arada bir ‘Hayır' dediklerini anlayabiliyordum. Elinde silah bulunan kişiler sürekli bağırıyordu. Sonra silah seslerini duydum. Her silah sesinin ardından bir inilti ve düşen bir cismin sesi geliyordu. Sesler kesilince hepsinin öldüğünü anladım. Otobüsün içini barut kokusu kaplamıştı. Sıra bana geldi dedim. Silahlı kişiler yanıma geldiler. ‘Pasaport' dediler. Panik içindeydim. Korkudan yüzlerine bakamadım. Pasaportu inceleyip, aralarında bir şeyler konuştular. Her an bir silah sesi daha duymayı bekliyordum. Pasaportu yere attılar. Geldikleri gibi hızla çekip gittiler. Yaşadığıma hâlâ inanamıyorum. Çok korktum.’’

Wesolowska'nın sorgusu dün akşam saatlerine kadar sürerken, sorulara kaçamak cevaplar verdiği öğrenildi. Wesolowska, sorgusunun son bölümünde jandarma yetkililerine, ‘‘Hayatım tehlikede, konuşamam’’ dedi. Bunun üzerine sorguya ara verilirken Wesolowska, geceyi geçirmek üzere jandarma binasındaki nöbetçi subay istirahat odasına götürüldü. Sorguya bugün devam edilecek. Bu arada Kapıkule'deki kayıtlara göre otobüs Türkiye'ye girdiğinde içinde 4 kişi bulunuyordu. Ancak Wesolowska, sorgusu sırasında sürekli olarak otobüste 7 kişi bulunduğunu söyledi.

Cep telefonuyla haber vermiş

Kaliamdan sonra şok geçiren Polonyalı Wesolowska, son bir gayretle cep telefonundan otobüs şirketinin Polonya'daki bürosunu aradı. Otobüste bulunanların Edirne çıkışında öldürüldüğünü söyledi. Alarma geçen şirket yetkilileri, durumdan İstanbul'daki büroyu haberdar ettiler. Bu arada saldırı, gece 01.00 sıralarında jandarmayı telefonla arayan bir kişi tarafından da ihbar edildi. Öte yandan otobüste ölenlere ait olduğu bildirilen iki cep telefonu bulundu.

Otobüs kan gölüne döndü

Avar Turizm'e ait yolcu otobüsünde kimliği belirsiz iki kişinin gerçekleştirdiği katliamda 6 kişi başlarından kurşunlanarak öldürüldü. Ölenlerden dördünün cesedi sondan ikinci sırada üst üste bulunurken, diğer iki kişinin cesetleri orta ve ön bölümde bulundu. İnfazın, uyuşturucu ve kara paradan kaynaklanmış olabileceği bildirildi. Saldırganlar otobüste bulunan Polonya uyruklu Renata Kinga Wesolowska'ya dokunmadılar. Saldırganların, altı kişiyi 50-60 cm'lik mesafeden başlarından vurdukları belirlendi.

Ölüm emrini Sami Hoştan mı verdi?

Katliamla ilgili cevap aranan sorulardan bazıları şunlar:

Yıllardır kara para trafiğinin ortasında yer alan bu altı kişi, öldürülmelerini gerektirecek ne hata yaptı?

6 kişinin öldürülmesi emrini Sami Hoştan mı verdi?

Otobüstekiler, katilleri tanıyor muydu? Mola yerinden ayrıldıktan sonra neden durdular?

Tek görgü tanığı olan Polonyalı Renata Kinga Wesolowska'yı neden öldürmediler?

TEM otoyolunda cinayeti işledikten sonra, olay yerinden nasıl uzaklaştılar. Suç ortakları ve bekleyen bir otomobil var mıydı?

Saldırganlar 2 milyon doları götürdüler

Otobüste yapılan aramada, ölenlerin üzerinde ve çantalarında paketler halinde 126 bin 175 mark (yaklaşık 14.3 milyar lira), 39 bin 276 dolar (yaklaşık 8 milyar lira), 282 Polonya Zlotini bulundu. Yapılan ilk araştırmada, bu paranın Kapıkule'den geçiş sırasında bildirilmediği belirlendi. Saldırganların otobüste bulunan dövizleri almak için 6 kişiyi öldürmeden önce zorladıkları anlaşıldı. Yapılan soruşturma sırasında elde edilen bilgilerin ışığında saldırganların araçtaki 2 milyon dolarlık bir dövizi götürdükleri belirtildi. Yolcu otobüsünün arka kısmında, yerlerde ve koltuklarda kan izleri görülürken, otobüsün bir yanında da içeriden atılmış bir kurşun izi dikkat çekti.

Katliamda Susurluk bağlantısı

Öldürülen 6 kişiden 5'inin, Susurluk sakandalı ve ‘Kumarhaneler Kralı’ Ömer Lütfü Topal cinayetinin kilit ismi; Topal'ın ortağı ‘Arnavut Sami’ lakaplı Sami Hoştan hesabına, kara para aklama operasyonunda yer aldıkları belirlendi.

Kanal D'de yayımlanan Arena ekibinin ortaya çıkardığı bağlantı geçen Mayıs ayına uzanıyor. Buna göre Sami Hoştan'ın bir akrabası ile yaptığı hayali ihracatta elde ettiği 7 milyon 700 bin doların, Türkiye'ye getirilmesinde, öldürülen 6 kişiden 5'i görev aldı.

Metsan firması adına Makedonya'ya 4 milyon dolarlık kumaş ve battaniye ihraç edilmiş gibi gösterip devletten 35 milyar lira aldığı belirlenen Hoştan'ın, satılan malların parası gibi gösterdiği 7 milyon 700 bin doları, dün öldürülen Bedri Kara, Ayhan Fındık, Ömer Balaban, Halil Altınoy, Nedim Sevim ile İsmail Balaban ve Mehmet Berber, Kapıkule'den yurda soktu. Bedri Kara 305 bin doları, Ayhan Fındık 400 bin doları, Mehmet Berber 300 bin doları, Ömer Balaban 700 bin doları, İsmail Balaban 1 milyon 363 bin doları, Halil Altınoy 910 bin doları, Nedim Sevim 1 milyon 73 bin doları, gümrükte girişte deklare ettirdi. Geriye kalan 2.5 milyon dolar üzerindeki paranın ise kimler tarafından getirildiği belirlenemedi.

Şoför muavini görünen Bedri Kara döviz getirmediğini belirtirken, döviz beyan tutanağını doldurmadığını öne sürdü. Bu durum döviz deklare belgelerinin sahte olma ihtimalini ortaya çıkarırken dün öldürülen Ayhan Fındık, ‘‘Para getirdiğimi saklamıyorum. Ancak getirdiğim zaman hepsini sınır kapısında deklare ettiriyordum. Bedri Kara'nın da döviz beyannamesini ben doldurdum’’ dedi.

Bu arada kumaş ve battaniyelerin Makedonya'ya satılmış gibi gösterilmesine rağmen paraların Polonya'dan getirilmesinin nedeni anlaşılamadı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!