Oluşturulma Tarihi: Şubat 12, 2001 00:00
TEMA Vakfı, İnternet'teki sayfasında çiçeklerin ve ağaçların sembolik anlamlarına yer vererek, bu canlıların dilini "mitolojik" öykülerle anlatıyor.
İnsanlığın ilk tanıdığı gül, "kusursuz güzellik ve mükemmelliği", unutma beni, gerçek "aşk ve hatırayı", lale "güzel gözler ve ünü", çilek çiçeği "saygı, sevgi ve öngörüyü" simgelerken, meşe ağacı misafirperverlik ve erdemi" temsil ediyor.
TEMA Vakfı İnternet'teki sayfasında değişik kültür ve mitolojilerde çiçeklerin ve ağaçların sembolik anlamlarına, tarihe çiçek sevgisiyle geçmiş olan kişilerin mitolojik öykülerine yer veriyor.
Gül, "aşkı, büyüyü, umudu ve ihtirası" simgelerken, kusursuz güzelliğin ve mükemmelliğin de sembolü olarak kabul ediliyor. Buna göre kırmızı gül "seni seviyorum, sana aşığım", pembe gül "zarafet, incelik ve hafiflik", sarı gül "arkadaşlık ve neşe", kayısı gül "arzu ve heyecan", beyaz gül "saflık ve gizem" anlamına geliyor.
Yunanlılar gülü, Afrodit'in sevgilisi Adonis'in kanına benzetirken, Doğu mitolojisinde gül, aşkın her çeşidinde sevgiliyi temsil ediyor.
İslam mitolojisi ve tasavvuf anlayışında ise gül, ilahi güzelliği temsil ediyor. Tasavvufi sembolizmde gonca halinde gül "birliği", açılmış gül ise "birliğin çokluk halinde görünüşünü" temsil ediyor. Gül bahçesi "gönül açıklığı, kirinden pasından temizlenerek, ilahi güzelliğin yansımasına hazır hale gelmiş kalbi", gonca, "insanın kendisiyle ve Tanrı'yla başbaşa kalmasını" simgeliyor. Buna göre, açılmış gül, "can sırrını açığa vurmak" anlamına geliyor.
Eski bir Avusturya halk hikayesinden adını alan "Unutma Beni Çiçeği "gerçek aşk ve hatıra" anlamına geliyor.
Hikayeye göre, iki aşık Tuna nehri boyunca yürürlerken, kız nehrin üzerinde yüzen güzel bir mavi çiçek görür. Çiçeğin akıntıyla sürüklenip gitmesinin kendisini üzdüğünü ifade eder. Sevgilisi çiçeği yakalamak için suya atlar, ama dalgaların altında kalır ve boğulmaya başlar. Çiçeği sevgilisine fırlatır ve son nefesinde "Unutma Beni" diye bağırır.
Kelt mitolojisinde unutma beni çiçeğinin peri hazinelerine giden yolu açtığı düşünülür. Hazinenin saklandığı kayanın kenarına unutma beni çiçeğini bastırıldığı zaman, gizli mağaranın kapısının açıldığına inanılır.
Lale "güzel gözler ve ünü" sembolize eder. Batı mitolojisinde, lale, sahibinin bir "talih muskası" olarak biliniyor.
Lale, rengi ve şekli dolayısıyla doğulu şairlerin büyük ilgisini çekerek, "sevgilinin yanağına, şarap dolu kadehe, muma, yaraya" benzetilmiş. Dünya tarihinde ilk "lale deliliği" ise 16. yüzyıl İstanbulu'unda yaşandı. Lale kelimesinin Osmanlıca yazılışında, harflerin sıraları değiştirildiğinde "Allah" ve "hilal" kelimelerinin elde edilmesi, laleye duyulan düşkünlüğü artırdı.
Çilek çiçeği, "saygı ve sevgi, mükemmellik, öngörüyü" simgeliyor. Yunan mitolojisine göre sümbül, adını, Hyakinthos (Avrupa dilinde sümbül) adında bir Yunan delikanlısından alıyor. Sümbülün hikayesi ise şöyle:
Hyakinthos, Apollon'un can ciğer arkadaşıymış. Bir gün disk atma yarışında Apollon'un attığı disk Hyakinthos'un başına çarpmış. Delikanlının boynu bir çiçek gibi kırılmış, çimenler al kana boyanmış. Apollon arkadaşının cesedini kolları arasında alıp, "Ah, senin yerine ben ölseydim" demiş. O anda çimenler yeniden gövermiş ve Hyakinthos'un öldüğü yerde güzel bir çiçek açmış ve bu çiçeğe Hyakinthos yani sümbül denmiş.
18. yüzyılın ortasında Fransa Kralı 15. Louis'nin metresi olan Madame de Pompadour, sümbülün Fransız seçkinleri arasında popüler bir çiçek haline gelmesini sağlarken, bugün "stil ve zarafetin" sembolü olarak kabul ediliyor.
Meşe ağacı ise "misafirperverliği" sembolize ediyor. Birçok kültürde güçlü ve önemli bir ağaç olarak bilen meşe ağacının barış ve koruma gücüne sahip olduğuna inanılıyor. (a.a)