Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, 1446 adli yargı hâkimi ve savcısının Beştepe’deki kura töreninde Kılıçdaroğlu’na da sert eleştiriler yöneltirken özetle şunları söyledi:
BOŞVERMİŞLİĞİ KALDIRMAZ
“Adaletin olmadığı bir devlet temelsiz bina gibi yıkılıp gitmeye mahkûmdur. Adalet konusundaki hassasiyetimizi kaybettiğimiz dönemlerde felaketler ardı ardına kapımıza dayanmıştır.
Hâkimin ve savcının en büyük murakıbı kendi vicdanıdır. Kanunlar ne kadar dikkatli ve ayrıntılı yazılırsa yazılsın sonuçta bunun uygulamadaki karşılığını ortaya koyacak olan sizlersiniz. Bana göre öncelikli olan kanun değil, hukuktur. Kanun yazılır, geçer, kâğıt üzerinde kalır, ama hukuk o değil. Hukuk; hak ve halk arasındaki o bütünlüğün ta kendisidir. Bir hâkim ve savcı işini kötü yaptığında toplumun genel vicdanında öyle bir yara açılır ki telafisi hem çok zordur hem çok çok uzun zaman alır. Adalet öyle bir kavram ki kimi durumda zulümle arasındaki fark bir soğan kabuğu kadar ince hale gelir. Bu öyle bir vazife ki en küçük bir ihmali, boşvermişliği, rehaveti kaldırmaz. Önünüze gelen dosyalardan, bilgilerden bir tekini bile gözden kaçırmanız, yanlış değerlendirmeniz vahim sonuçlara yol açabilir. Her birinizin görev yerlerinizde bu anlayışla unvanlarınızın, kürsülerinizin hakkını vereceğinize inanıyorum.
KÜFRETMEDİKLERİ KALDI
Ülkemizin siyaset pratiği zaman zaman en basit nezaket sınırlarını dahi zorlayan hal alabiliyor. YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı seçiminin yenilenmesi kararının ardından bazı siyasetçilerin yine bu şekilde sınırları zorladığını görüyoruz. Dün yine bir siyasi partinin genel başkanı Meclis’teki grup toplantısında yargı mensuplarımızla ilgili ahlak, edep, insaf, hepsinden önemlisi insanlık dışı sözler sarf etti. Bu kişiler hiç Anayasa’yı da şöyle gözden geçirmediler. Anayasa’nın 138. maddesi çok açık, net. Bırakın bazı ilişikler kurmayı, ima dahi edemezsiniz diyor yargı mensuplarına. Bunlar öyle ileri gittiler ki affınıza sığınıyorum, bir küfretmedikleri kaldı. Her türlü hakareti yaptılar.
YOLGEÇEN HANI DEĞİL
Kararları değil de hâkimlerin şahıslarını hedef alarak, hatta onları çete yaftası vurup hedef göstererek, hele hele hakaret ederek yapılan eleştirinin adı densizliktir, had bilmezliktir, hatta ahlaksızlıktır. 40 yıldır siyasetin içinde olan birisi olarak bu tür kişileri politikanın yüz karaları olarak değerlendiriyorum. Siyaseti, ülkeye ve millete hizmet aracı olarak değil de marjinal çevrelere yaranma, ideolojik saplantılarını hayata geçirme, kuru gürültüyle üste çıkma vasıtası olarak görenlere en güzel dersi yine yargımızın vereceğine inanıyorum. Yargı mensuplarımızdan bu tür densizliklere gözlerini, kulaklarını, kalplerini kapalı tutmalarını rica ediyorum. Ama yine yargı içinde de haklarını aramalarının gereğini de hatırlatmak istiyorum. Çünkü bu ülke yolgeçen hanı değil. Bunu da anlaması lazım.”
HAKARETE HAKKIN YOK
Hukukun verdiği kararlara eleştirilemez mi, elbette eleştirilebilir. Ama bu eleştiri içerik eleştirisi olur. Nitekim, biz de geçmişte pek çok mahkeme kararını eleştirdik. Benim partim, Anayasa değiştirebilecek güce sahip olduğu dönemde bile kapatılmakla karşı karşıya kaldı. Böyle bir dönemde partimin kapatılmasını savunanlar, gene siyasetçiler, ‘Ankara’da yargıçlar var’ diye meydanlara dökülüyordu. Sizlere bu hakaretleri yapanların bir gün de adalete ihtiyacı olacaktır. İşte o zaman yapılan densizlikler sizin adaletle hükmetmenize engel olmasın. Korkutma gayretleri siz asla korkutmasın. Bir Selim kardeşimiz şehit olur, ama arkasından da binlerce Selim Kiraz kardeşlerimiz gelir. O kararlarını adil verdiği için şehit oldu..... Şeriata, yani hukuka olan bağlılığı ne derece güçlü tutarsak geleceğimize o derece güvenle bakabiliriz. Hiçbir yargı kurumu veya mensubu herhangi bir partinin, siyasetçinin, şahsın çıkarına göre karar vermekle mükellef değil. Buna şahsım da dahildir. Sizlerin tek görevi demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye’de adaletin işlemesini temin etmektir.
STRATEJİ BELGESİ AÇIKLANIYOR
- ADALET Bakanı Abdulhamit Gül de törende Yargı Reformu Strateji Belgesi çalışmalarının bittiğini söyleyerek, “Yargı reformu stratejisini hazırladık. Refahını daha adil paylaşan bir ülke, güven veren adalet anlayışına hizmet edecektir. 30 Mayıs’ta tüm dünya ve Türkiye kamuoyuna açıklanacaktır” dedi. Hâkim ve savcı adayları, kura çekimini heyecanlı bakışlarla izlediler.
EĞİTİM REFORMUNU SABOTE ETTİRMEYECEĞİZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sergi Salonu’nda eğitim çalışanlarıyla bir araya geldiği iftarda şunları söyledi:
“Hükümet olarak sürekli kendimizi tartıyor, muhasebemizi yapıyor, tespit ettiğimiz sıkıntıları gidermeye çalışıyoruz. Bunun adı birilerinin iddia ettiği gibi eğitimi yap-boz tahtasına dönüştürmek değildir, reform iradesini kararlılıkla sürdürmektir. Bunun adı istikbalimiz olan evlatlarımızı geleceğin şartlarına, geleceğin ihtiyaçlarına daha iyi hazırlamak hedefiyle vizyoner davranmaktır.
Artık daha büyük hamleler yapmak için elverişli bir zemine sahibiz. Özellikle müfredata dair kapsamlı ve iyi hazırlanmış projelerimizi devreye alabiliriz. Geçtiğimiz hafta Milli Eğitim Bakanlığımızca açıklanan yeni eğitim reformunun bu yönde atılmış kıymetli bir adım olduğunu düşünüyorum. Eğitim camiamızın tüm paydaşlarının katkılarıyla hazırlanan bu paket öğrencilerimizin kişisel kabiliyetlerinin geliştirilmesinden öğretmenlerimizin verimli ders işlemesine kadar pek çok önemli değişikliği içeriyor.
YIKIM EKİBİNE RAĞMEN BAŞARDIK
Eğitimi siyasi araç haline dönüştürmek açık söylüyorum en büyük zararı eğitimcilerimize ve evlatlarımıza verecektir. Yalan yanlış bilgilerle milletimizin aklını bulandırmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Ülkemizde ileriye doğru atılan her adımı baltalamaya çalışan bir yıkım ekibi bulunuyor. Biz bugüne kadar neyi başardıysak bu yıkım ekibine rağmen başardık. Bugün de aynısını yapacağız. Eğitimin reformunun sayısı az ama sesi çok çıkan bu çevrelerce sabote edilmesine, farklı yönlere çekilmesine hep birlikte izin vermeyeceğiz.
Türkiye Cumhurbaşkanı olarak öğretmenlerimize yönelik şiddeti asla tasvip etmediğimi burada altını çizerek ifade etmek istiyorum. Bu konuda en küçük bir müsamahamız yoktur, olamaz. Bizim kültürümüzde öğretmene el kalkmaz, öğretmenin eli öpülür.”