Oluşturulma Tarihi: Mayıs 12, 2012 12:26
Hatay'da 3 yıl önce eşinden ayrıldıktan sonra zihinsel ve bedensel engelli 7 yaşındaki üçüzlerine tek başına bakmaya başlayan genç anne, fedakarlığıyla çevresine örnek oluyor.
Yayladağı ilçesinde yaşayan ve üç yıl önce şiddetli geçimsizlik nedeniyle eşinden ayrılan Tuba Melek (28) , tıp dilinde “Hidrosefali” denilen ve doktorların “yaşamaz” dediği çocuklarına adeta gözü gibi baktığını söyledi.
Evlenmesinin hemen ardından hamile kaldığını ve üçüz bebeği olacağını duyunca çok sevindiğini ifade eden Melek, hamileliğinin son aylarına doğru bazı rahatsızlıklar geçirdiğini ve üçüzlerini 7 aylık olarak dünyaya getirdiğini kaydetti.
Doğumunun ardından üçüz çocuklarının rahatsızlıkları nedeniyle bir yıl boyunca hastanede kaldığını, ancak hastalıklarının düzelmediğini belirten anne Melek, Hatice Şevval, Halil İbrahim ve Ahmet Can isimlerini verdiği çocuklarına büyük bir tutkuyla bağlandığını söyledi.
Çocuklarıyla sürekli vakit geçirdiğini ve onları adeta gözünden sakındığını vurgulayan anne Melek, şöyle devam etti:
“Çocuklarım dünyaya geldikten sonra eşimle sorunlar yaşamaya başladık ve şiddetli geçimsizlik nedeniyle 2009 yılında ayrıldık. Çocuklarımı asla bırakmak istemedim ve velayetlerini ben aldım. Zihinsel ve bedensel engelli çocuklarımla birlikte baba evine döndüm. Annemin de yardımıyla üçüzlerime en iyi şekilde bakmaya çalıştık. Şu an 7 yaşındaki çocuklarım hala bebek gibi. Kendi başlarına hiçbir ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. Onları tek başına evde de bırakamıyorum ve bu yüzden çalışmıyorum.”
Engelli çocukları nedeniyle bakıcı ve engelli parası aldığını, bununla geçimini sağladığını ifade eden anne Melek, zihinsel engelli kızının yürüyebildiğini, bedensel engelleri de bulunan iki oğlunun ise yürüyememesinin yanı sıra oturamadığını, sürekli yatmak zorunda olduklarını, bu nedenle üçüzlerini tek başına bırakamadığını kaydetti.
“İyi ki varlar...
Çocuklarının bakımının çok zor olduğunu belirten anne Melek, şöyle devam etti:
“İlk başlarda çocuklarımın durumuna çok üzülüyordum. Her gün onlara belli etmeden ağlıyordum. Ancak zamanla durumu kabullendim ve onlarla birlikte engelleri aşmak için çalışmaya başladım. Tüm sevgimi, ilgimi, zamanımı onlara ayırdım. Ömür boyunca da bunu seve seve yaparım. Ancak bir bebek gibi olan çocuklarımın bana “anne” diyecekleri günü heyecanla bekliyorum. Tek dileğim bu.
Annelik sadece çocuğu dünyaya getirmek değil. Annelik sevgi, sabır, emek ve fedakarlık ister. Ben yedi yıldır bir sinemaya, düğüne, bayrama, gezmeye gidemiyorum. Ama bunlardan hiçbir zaman isyan etmedim. Evlatlarımdan hiçbir zaman utanmadım. İyi ki varlar. Çocuklarımın nefes alıyor olmaları bile benim için çok büyük bir hediye. Yaşadığım bu zorluklara rağmen ayakta durabiliyorsam bu çocuklarım sevgisi sayesinde. Onlar için ayakta duruyorum. Üç çocuğa bakmak çok zor. Hele ikisi annesiz hiçbir şey yapamıyorsa bu daha da zor. Ama evladın güzeli, çirkini, engellisi, sağlıklısı, kızı, erkeği olmaz. Engelli üçüzlerim Allah'ın bana hediyesi. “
Geçen yıl yılın annesi seçildi
Zihinsel ve bedensel engelli iki oğlunun rehabilitasyon merkezine gittiğini belirten anne Melek, daha önce kızı Şevval'in de bu merkeze gittiğini ve büyük gelişim gösterdiğini, şu anda ise anaokuluna devam ettiğini kaydetti.
Diğer iki oğluna göre durumu biraz daha iyi olan zihinsel engelli kızının “Anneler Günü” için gittiği anaokulunda kendisine üzerinde “canım anneme” yazan bir hediye verdiğini ifade eden anne Melek, fedakarlığı ve azmi nedeniyle geçen yıl sivil toplum örgütleri tarafından kendisine “yılın annesi” ödülünün verildiğini de sözlerine ekledi.