Güncelleme Tarihi:
Davanın görüldüğü mahkeme ise Adli Tıp Kurumu, Çocuk Hastalıkları Hastanesi ve Çocuk İzlem Merkezi’nden alınan bu raporlarla yetinmeyip, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden ’mağdurun beden ve ruh sağlığına ilişkin kurul raporu’ istedi. F.S. yeniden muayeneye gitmeyi reddetti, ailesi de oğullarının psikolojisinin daha fazla bozulacağı endişesiyle onu muayeneye götürmedi.
Geçen Ocak ayında meydana gelen olayda okula gitmek için evinden çıkan F.S., iddiaya göre yolda karşılaştığı 25 yaşındaki B.Ç. tarafından ölüm tehdidiyle ve şiddet uygulanarak, zorla bir binanın bodrum katına götürüldü. Burada önce taciz edilen, sonra iki kez tecavüze uğradığı ileri sürülen F.S., olayı ailesine anlattı. Ailesinin durumu polise bildirmesi üzerine, F.S.’nin psikolog gözetiminde ifadesi alınarak, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
SANIK SABIKALI ÇIKTI
F.S.’nin teşhis ettiği şüpheli B.Ç. çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak hakkında ’yağma’, ’hırsızlık’, ’mağdurun beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı’ ve ’mala zarar verme’ suçlarından 40 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. B.Ç., ifadesinde mağduru zorla yanında götürdüğünü ve iki kez cinsel ilişkiye girdiğini kabul etti. Yapılan araştırmada B.Ç.’nin daha önceden çok sayıda cinsel istismar, taciz, tecavüz ve hırsızlık suçundan sabıkasının bulunduğu ve halen Diyarbakır Adliyesi’nde çok sayıda dosyadan yargılandığı ortaya çıktı.
3 AYRI YERDEN RAPOR ALINDI
Olaydan sonra rapor için Adli Tıp Kurumu’na sevk edilen F.S.’ye yapılan muayenede, tecavüz edildiği belirlendi ve rapor verildi. F.S. ruh sağlığının bozulup bozulmadığının tespiti için Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edildi. Muayenede mağdurun travma sonrası stres bozukluğu yaşadığı ve ruh sağlığının bozulduğu belirtildi. F.S., Sağlık Bakanlığı Çocuk İzlem Merkezi’ne de götürüldü. Burada yapılan muayene ve görüşme sonucunda hazırlanan raporla birlikte toplam 3 rapor mahkemeye kayıtlarına girdi.
Bu arada tecavüzün meydana geldiği bodrum katında inceleme yapan polis, boş bir kağıt mendil poşeti bularak kriminal incelemeye gönderdi. İncelemede poşetin üzerinde şüphelinin sol el orta parmak izi tespit edildi.
Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı’nın hazırladığı iddianamede de sanığın mağdura birden fazla nitelikli cinsel saldırıda bulunduğu ve mağdurun ruh sağlığının bozulduğu belirtildi.
MAHKEME KURUL RAPORU ALDIRILMASINDA ISRAR ETTİ
F.S.’nin tecavüze uğramasına ilişkin davanın duruşmasına Diyarbakır 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Tutuklu sanığın getirilmediği duruşmaya, mağdur avukatı Gülşen Özbek katıldı. Özbek, "Mağdurun beyanı daha önce alınmıştı. Yeniden alınmasından vazgeçilmesini istiyoruz. Mağdurun ruh sağlığı yeterince bozulmuştur. Daha önce 3 ayrı yerden rapor alındı. Yeniden rapor aldırılması çocuğun psikolojisini daha da çok bozacaktır" dedi.
Kararını açıklayan mahkeme, mağdurun yeniden ifadesinin alınmasından vazgeçti. Sanığın tutukluluğunun devamına, 3 tanığın zorla getirilmesine hükmeden mahkeme, bu kez Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden mağdurun beden ve ruh sağlığına ilişkin kurul raporu aldırılmasına karar verdi.
’HER MUAYENEDE TECAVÜZÜ YENİDEN YAŞIYOR’
F.S.’nin avukatı Gülşen Özbek, mağdurun her muayenede tecavüz olayını yeniden yaşadığını ve psikolojisinin daha da bozulduğunu belirterek şöyle dedi:
"Bu nedenle aile çocuğunu muayeneye göndermiyor. Biz bu konuyu mahkeme ile tartıştık. Yargıtay’ın heyet raporu aldırılması konusunda bozma kararı olduğunu söylediler. Mahkeme bu nedenle kurul raporunda ısrar ediyor. Ancak bu konuda Çocuk İzlem Merkezi ile ilgili Başbakanlık genelgesi var. Çocukların ruh sağlığının daha fazla bozulmaması için, adli ve tıbbi tüm işlemlerin bir arada yapıldığı Çocuk İzlem Merkezleri kuruldu. Bunun amacı, çocuğa fazla yer gezdirilmeden, psikolojisi bozulmadan rapor aldırılmasıydı. Ancak bu tip kararlar, Çocuk İzlem Merkezi ve yeni uygulamaları işlevsiz bırakıyor. Çocuk İzlem Merkezi, özellikle istismara uğramış çocukların adli ve muayene işlemlerinin tek merkezde yapılması amacıyla kurulmuştu. Burada hedef çocuğun fiziksel ve ruhsal açıdan hırpalanmasını önlemekti. Ancak uygulamada bir işe yaramadığını görüyoruz."