Güncelleme Tarihi:
Şadan Osman şimdi 68 yaşında. Başına gelenlerden dolayı lanetle anıyor Almanya’yı. Üvey torununa tecavüzden üç yıl hapis yattığı Almanya'dan sınırdışı edilmiş. Türkiye'ye gelir gelmez ilk işi avukata başvurmak olmuş. Dosyası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde. Hem Alman hükümetinden hem de yargısından hesap sorulmasını istiyor.
Şadan Osman 1933'te Rize'nin İyidere ilçesinde doğdu. 14 yaşındayken babası Kaptan Şevket ölünce gemilerde çalışmaya başladı. Almanlarla ilk karşılaşmasının bu sırada olduğunu ve kötü talihin yakasına 1956'da yapıştığına inanıyor: ‘‘24-25 yaşlarındaydım. Leningrad'tan İzmit'e getirmek üzere selüloz yükledik. Mevsim kıştı. Manş Denizi'ne açıldığımız sırada sis bastırdı. Önce bir gümbürtü koptu. Sesle beraber boş bir Alman gemisi kamaramın önünden bizim gemiye resmen girdi. Ben küt denize. İki saat denizde kaldık. İki ay İngiltere'de sanatoryumda yattım. Almanlar'ın başıma açtıkları ilk bela budur.’’
Şadan Osman 1965'te yeteri kadar para biriktirdiğine inanınca İstanbul'a ticaret yapmak üzere yerleşiyor. Yurtdışından ilaç, makyaj malzemesi ve pudra ithal ediyor. Ona göre yolunun Almanlar'la bir kez daha keşismesine neden olan olaylar zinciri de bu zamanlarda başlıyor:
‘‘1966'da Tünel Meydanı'nda ünlü Fischer Restaurant vardı. Bütün müdavimleri tanınan simalardı. İşletmecisi dostumdu. Beni bir Alman kızla tanıştırdı. Adı Edith. Annesi bir fabrikada çalışmak için Türkiye'ye gelmiş, kızını da yanında getirmiş. Kız 17 yaşında ama tutmuş Kamuran adında bir kurmay binbaşıya aşık olmuş. Bir de hamile kalmamış mı! Tam Türk filmi gibi. Binbaşı çocuğu kabul etmeyince de kız ortada kalmış. Ama benim çocuktan haberim yok. Restoranın sahibi tutturuyor bu kızla evlen diye. Bir gün Şişhane'den yukarı çıkıyorum. Bir bebek sesi. Baktım bir çocuk. Etrafa bakındım. Tam köşeyi dönerken Edith'i farkettim. Ben de peşinden, çocuk elimde, sepetle Fischer Restaurant'a kadar kovaladım Edith'i. Çocuğu koydum masanın üstüne ve dedim ki, bu çocuktan sebep seninle evleneceğim. O zamanlar Tansu Çiller'in kocası Özer Uçuran Çiller İstanbul Bankası Müdürü, Fischer'de yemek yerdi, ‘Şadancım sen cennetliksin’ derdi.
Şadan Osman, Edith'in oğlunu kendi öz oğlu gibi bilir. Adını da Erol koyar. Erol sekiz yaşına gelene kadar yaşarlar birlikte:
‘‘Eşim Alman olduğu için cihaz permisi hakkım vardı. Altı ayda bir Türkiye'ye cihaz getirebilirdim. Şişhane'de dericilik yapan İshak'la Almanya'dan ortak cihaz getirecektik. 1969'un yılbaşıydı. Edith'i de alarak Almanya'ya gittim. İshak Münih'teki evinin adresini verdi ve ona vereceğim parayı evine bırakmamı istedi. Münih'te Marmara Restaurant'tayım, birden para bırakacağım aklıma geldi, masayı öylece bırakıp İshak'ın evine gittim. Kapıyı İshak'ın karısı açtı. Nikahlı değiller ama kocaman oğulları var. Adı Elizabeth'ti, ona dedim ki yemeğimi yarım bıraktım. Gidip birlikte yiyelim mi? Kabul etti.’’
O akşam Şadan Osman'la Elizabeth birbirine aşık oldular: ‘‘1979'a kadar beraber olduk. Elizabeth Almanya-İstanbul arasında gidip geliyordu. Geldiğinde Divan Otel'de ağırlıyordum. Hatta birgün rahmetli Vehbi Koç (her zaman otelin girişindeki kuyumcuda otururdu) sordu, o hanım senin neyin oluyor? Karım, dedim. 1974'te Edith'ten ayrıldım. 10 Nisan 1980'de Elizabeth'le evlendim. Tam o günlerde İshak'la karşılaştık. Bana dedi ki, Almanya'da bundan sonra başına ne gelirse benden bil. Elizabeth'in İshak'tan olan oğlu o zaman 14 yaşındaydı.’’
1981'de Almanya'ya yerleştiler. Bu arada Türkiye-Almanya bağlantılı konfeksiyon işi yapmak üzere kolları sıvadılar. Elizabeth'in oğlu Alexander Bauer, Şadan Osman ve annesine işlerinde yardım etmek istedi. Ancak bu süreçte Şadan Osman'ın iddiasına göre üvey oğlu tam 160 bin markını hiç etti. Karısı Elizabeth'in 1986'da ölmesinden sonra da araları iyice açıldı: ‘‘Benden aldığı paraları vememek için tam 10 yıl oyaladı beni. Bu sırada kendisinin de içinde olduğu Titanic Kete Şirketi Almanya'da dolandırıcılık yaptığı için kapatılınca iki-üç yıl saklanarak yaşadı. O şirketin devamı Türkiye'de titan olayı olarak patladı hatırlarsanız. Neyse 1996'da bir gün kapımı polis çaldı. Suçum ne? Alexander Bauer'in kızına tecavüz etmiş, vücudunda sigara söndürerek işkence etmişsiniz! Ne zaman? 1983'te! O zaman kız daha 3-4 yaşında. Babaannesi de hayatta. Gülüp geçtim. Polis beni ilk sorgudan sonra saldı. İki ay sonra polis yine geldi. Avukatım beni yeterince savunmadı. Onların iddia ettiği tarihlerde Türkiye'de olduğumu ispatlıyorum. Sonra babaannesi yanımızda. Beş yaşındaki kız çocuğuna tövbe tövbe koca adam tecavüz eder de o çocuk sağlam kalabilir mi?’
Şadan Osman Münih Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılandı. 31 Temmuz 1997'de 3 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bu karara Münih 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde itiraz etti. Mahkeme dosya numarası üzerinden yaptığı incelemeden sonra cezayı 4 yıla çıkardı.
Şadan Osman hapis cezasının üç yıllık bölümünü Almanya'da yattıktan sonra sınırdışı edilmek şartıyla tahliye edildi. Artık Türkiye'de. Türkiye'de yaptığı ilk iş yine bir avukata başvurmak oldu. Avukat Ali Rıza Dizdar davasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gönderdi. Hem Alman hükümetinden, hem de yargısından hesap sorulmasını istiyor. Hem de 1.5 milyon dolarlık bir tazminatla.
TARAFLI YARGI
Avukat Ali Rıza Dizdar: Şadan Osman, Münih Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanırken avukatlığına atanan Sabine Farber-Fröba'yı istememiş. Şikayetçi Alexander Bauer'in akrabaları ve yakınları siyasetle uğraşan kişiler. Mahkeme lehe olan tanıkları dinlememiş ve Osman'ın iddialarını araştırmamış. Mahkeme bunları dikkate almamış. Yargı sürecinde Avrupa İnsan Hakları'nın 6. ve 14. maddelerinin ihlal edildiği görülüyor.