Güncelleme Tarihi:
Kaçalin, Onuncu Kalkınma Planı'ndaki, "Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın önüne geçmek amacıyla bilim, eğitim, öğretim ve yayın kuruluşları başta olmak üzere, hayatın tüm alanlarında Türkçenin doğru ve etkin kullanımı sağlanacaktır. Türkçe'nin dünyada tanınan ve daha fazla konuşulan bir dil olmasına yönelik çalışmalar desteklenecektir" hedefine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bunun sevindiriciliği kadar dikkat edilmesi gereken bir durum olduğunu ifade eden Kaçalin, "Türkçe'yi yaşatacağız deniyorsa Türkçe can çekişiyor anlamına da gelebilir" görüşünü savundu.
"MEKTEBE, İMTİHANA NE OLDU?"
Tüm vatandaşların dili kullanma konusunda özen göstermesi gerektiğini vurgulayan Kaçalin, Türkçe kelimeleri tercih etmenin önemine değindi. Kaçalin, "Mektep, bütün Orta Asya'da 250 milyon Türk arasında kullanıyordu. Mektebe ne oldu da Fransızca okulu kullanıyoruz? Ne oldu da imtihan kalktı, yerine sınav geldi? Tarihimizi reddedersek yeni tarih oluşturamayız, o zaman her şey biter ve bu Türkçeyi de kimse öğrenmez, asıl problem buradadır" değerlendirmesinde bulundu.
Türkçe'yi öğrenmek isteyen yabancı sayısının gün geçtiktçe arttığını vurgulayan Karaçalin, "Türkiye insanında, coğrafyasında, hayatında başkalarında olmayan özellikler var. Biz içinde yaşadığımız için farkına varamıyoruz ama pek çok kişi, rehabilite olmak için ülkemize gelmek istiyor" diye konuştu.
DİZİ VE FİLMLERE DİL DESTEĞİ
Kaçalin, talep halinde tarihi film ve dizilerde kullanılan dil konusunda destek verebileceklerini belirterek, "Önümüzü açsınlar. Arkamızda malzememiz, önümüzde hedefimiz var. Hiçbir şeyden eksiğimiz yok" dedi.
TDK'nın "Türk Dili" belgeseli yapacağını bildiren Kaçalin, senaryo yazım aşamasında olduklarını söyledi. Kaçalin, şu bilgileri verdi:
"Filmde, Orhon metinleri, Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip, Ali Şir Nevai, Dede Korkut Fuzuli, Mısır ve Kazan'a yer verilecek. Bizim birçok kitabımız Bulak matbaasında basıldı, birçok kitabımız da Kahire kütüphanesindedir. Kıpçaklardan bu yana Mısır'da büyük yadigarlarımız var. Kaşgar, Herat, İstanbul, kuzeyde Kazan güneyde Kahire ve Bağdat, Şam bizim. Urfa'ya kadar olan bölge Türklerin Anadolu'ya ilk geldiği coğrafyadır, orayı da yabana atmamak lazım."