TC vatandaşına 10 bin Euro güle güle parası

Güncelleme Tarihi:

TC vatandaşına 10 bin Euro güle güle parası
Oluşturulma Tarihi: Mart 25, 2004 21:06

Annan Planı'nın Türk tarafında sıkıntı yaratan bölümlerinden biri de toprak düzenlemeleri. Buna göre, Kıbrıs'ta 5 yıldan az oturan TC vatandaşlarına Türkiye'ye dönüp yerleşmeleri için 10 bin Euro, yani yaklaşık 17 milyar lira verilecek.

Haberin Devamı

Toprak düzenlemeleri sonucu yerinden olan Kıbrıslı Türklerin durumuna ilişkin getirilen mekanizma şöyle:

 Yer değiştirecek kişiler, aileleriyle birlikte kaydedilecekler. Bu kayıtlar şimdiki meslek veya hayatlarını kazanma yöntemleriyle ilgili ayrıntıları da içerecek.

 Topluluklar, topluluk olarak yer değiştirmeyi isteyebilecekler.

 Yeterli mali imkána sahip olanlar, ilgili bölgenin idaresinin devri konusunda uzlaşılan tarihten bir aydan daha fazla bir süre geçmemesi koşuluyla mallarını boşaltacaklar.

 Yeterli mali imkána sahip olmayan kişiler için alternatif yerleşim bulunması durumunda, yer değiştirmeleri için üç aydan az olmayacak bir ihbar süresi verilecek. Bu süre zarfında bu kişiler alternatif yerleşim yerlerine giderek taşınmaları için hazırlık yapabilecekler.

Haberin Devamı

 Yer değiştirecek kişilerin yeterli mali imkánı olmadığı durumlarda, ailelerinin ve eşyalarının taşınması için ulaşım imkánı sağlanacak.

 Küçük çocukları olan aileler, yaşlılar ve engelliler için özel düzenlemeler yapılacak.

  Kuruluş Anlaşması'nın yürürlüğe girdiği tarihte toprak düzenlenmesine dahil bölgelerde oturan TC kökenliler, Kıbrıs'ta 5 yıldan az oturmamışlarsa farklı bir statüye sahip olacaklar. Beş yıldan az süreyle oturanlar ise Türkiye'ye dönüp yerleşebilmek amacıyla finansal destek almak için başvurabilecekler. Yardım, en az 10 bin Euro (yaklaşık 17 milyar lira) olacak.

2 kişilik aile için 70 3 kişiye 100 metrekare

Türk bölgesi içinde yeniden yerleştirilecek kişiler için inşa edilecek toplu konutlarda şu özellikler geçerli olacak:

 En azından makul modern standartlar nispetinde konforu olan bir düzey tutturulacak.

 Ev iç.inde barınacak kişi sayısına orantılı makul bir yaşam alanı sağlanacak.

 Yaşam alanı, iki kişilik aileler için 70 metrekare, üç kişilik aileler için 100 metrekare, dört veya beş kişilik aileler için 120 metrekare ve daha kalabalık aileler için 140 metrekareden az olmayacak.

 Mümkün olabildiğince, kişinin boşalttığı ya da yer değiştirmeden ş'nce tasarrufunda bulundurduğu konutla mukayese edilebilir ölçülerde olacak.

Haberin Devamı

BİR ÜST KURUL DA YENİDEN YERLEŞTİRMEYE

Toprak ödünleri sonucu evlerinden olan Kıbrıslı Türklerin yeniden yerleştirilmeleri, bu amaçla  oluşturulan bir üst kurul tarafından yürütülecek. Bu kurul, her oluşturucu devletten birer temsilci ve Yunanistan, Türkiye veya İngiltere vatandaşı  olmayan 3 yabancı kişi ve bir BM temsilcisi olmak üzere 6 kişiden  oluşacak. Kurula BM temsilcisi  başkanlık edecek. Yabancı üyeleri BM Genel Sekreteri atayacak.

Kurul, yeniden yerleştirme için tarih saptamadan önce alternatif yerleşim birimlerinin hazır olduklarını teyit etmek zorunda. Bir başka deyişle, taşınma işlemleri toplu konutların bitirilmesinden sonra başlayacak.

Haberin Devamı

Kurul, ayrıca yer değiştirecek kişilerin geçimlerini sağlayacak bir iş kurmalarına da yardımcı olacak.

TOPRAK BIRAKMA 3 YIL İÇİNDE TAMAMLANACAK

Anlaşmanın yürürlüğe girmesinin ardından toprak ayarlaması sonucu yasal olarak Kıbrıs Rum Devleti'ne geçen bölgelerin yönetimi, üç yılı geçmeyecek bir süre için Kıbrıs Türk Devleti'nde kalıyor.

Ancak, sınırda yerleşime açık olmayan bölgeler için farklı bir düzenleme getiriliyor. Anlaşmanın yürürlüğe girmesini izleyen 90 gün içinde Rum Devleti'ne bitişik olan ve büyük ölçüde yerleşime açık olmayan bölgelerin idaresi, BM gözetiminde Rumlara devredilmeye başlanıyor.

SINIRDAKİ GİRİNTİ ÇIKINTILAR DÜZELSİN

Annan Planı'nın Türk tarafı açısından ilk aşamadaki en sancılı bölümü, toprak düzenlemeleri. Planda anayasa metninden hemen sonraki sayfa boş bırakılmış. Sayfanın üzerinde ‘‘İlişik 1: Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ve Oluşturucu Devletlerin Haritası’’ yazıyor. Müzakerelerin sonunda anlaşmaya varılan ya da anlaşma olmazsa BM Genel Sekreteri Annan tarafından son şekli verilen harita bu sayfaya yerleştirilecek.

Haberin Devamı

Türk tarafı, 1974 Barış Harekátı'ndan bu yana adanın İngiliz üsleri dışında kalan bölümünün toplam yüzölçümünün yüzde 36.4'ünü denetimi altında bulunduruyor. Bu, 2 milyon 400 bin dönüm toprağa tekabül ediyor.

Annan Planı'nın üçüncü şeklindeki haritanın aynen kabul edilmesi halinde Türk tarafında kalacak olan toprakların oranı yüzde 28.6'ya inecek. Bir başka deyişle, ara bölgeler de dahil edilirse, Türklerin denetimdeki toprağın yaklaşık yüzde 25’e yakın bir bölümü Rumlara geçecek.

Toprak konusunun müzakerelerdeki kritik konumunun bir nedeni, bu alanda verilecek ödünlerle planın siyasi eşitlik, iki kesimlilik gibi başlıkları arasında bir ‘‘ver-al’’ dengesinin kurulmuş olması. Bir başka deyişle, müzakerelerde toprak ödünlerini fazla tutup karşı taraftan iki kesimliliği kuvvetlendirecek siyasi ödünler alınması mümkün olabilir.

Haberin Devamı

RUM BÖLGESİ BİR ELİN PARMAKLARI GİBİ

Müzakerelerde Türk tarafının en çok üzerinde durduğu hususlardan biri, Annan Planı'nda getirilen haritada Türk ve Rum oluşturucu devletleri ayıran sınır çizgisinin, girintili çıkıntılı bir şekilde Türk tarafına doğru birden çok girme yapmış olması. Rum bölgesi, Türk bölgesinin içine bir elin parmakları gibi giriyor.

Bu durum, girmelerin arasında kalan Türk köylerinin birbirleriyle bağlantılarının kısmen kesilmesine yol açacak. Ayrıca, askeri açıdan bu girmeler sonucu Türk tarafının savunma derinliği önemli ölçüde ortadan kalkıyor.

Bir de haritanın yol açtığı pratik sorunlar var. Girmeler nedeniyle Rum toprakları, Türk bölgesindeki Magosa-Lefkoşa karayolunu tam üç noktada  kesip yukarı doğru uzanıyor. BM, çözüm olarak Türk tarafına karayolunun Rum bölgesi tarafından kesildiği aralıklarda altgeçit ya da üstgeçitler yapılmasını öneriyor.

Bu model uygulanırsa, Magosa'dan otomobiliyle yola çıkan bir sürücü, Lefkoşa'ya kadar olan 60 km’lik yolu kat edebilmek için en az üç kez Rum topraklarının ya altından ya da üstünden geçmek zorunda kalacak.  Türk tarafı, bu gibi pratik sıkıntıları giderebilmek için ısrarla sınırın düz bir çizgi izlemesini savunuyor. Sınırın düz bir çizgi haline getirilmesi ise müzakerelerdeki ver-al mantığı içinde Rum tarafına ya A) Türk bölgesinde başka alanlardan toprak bırakılması ya da B) iki kesimlilikle ilgili başlıklarda Türk tarafının ödünler vermesine yol açabilir.

En az 46 bin kişi göçmen

ANNAN Planı'nın 3'üncü şekliyle kabul edilmesi durumunda, yapılacak sınır ayarlamaları sonucu Rum tarafına bırakılacak topraklarda yaşamakta olup evlerini tahliye edecek Türklerin sayısı 50 bin dolayında tahmin ediliyor. KKTC bu sayıyı 55 bin olarak gösterirken, BM 46 binlik bir rakam veriyor.

YORUM Sınır ayarlamasından etkilenen on binlerce Kıbrıslı Türk'ün evlerini tahliyesi, anlaşmanın uygulama döneminde dramatik görüntülere yol açabilir. Türkiye'de büyük şehirlerin varoşlarındaki bir gecekondunun jandarma tarafından boşaltılması bile televizyonların ana haber bültenlerine konu olurken, yaklaşık 50 bin kişinin evlerini tahliye etmelerine ilişkin  görüntüler, Türk iç politikasında da sancı yaratabilir.

3 yılda bağışla toplu konut

TAHLİYE edilenlerin açıkta kalmaması için yeni yerleşim birimlerinin gösterilmesi gerekiyor. Daha önce tarımla uğraşan köylülerin yeniden tarım yapma imkánına sahip olup olamayacağı sorusunun yanıtı da belirsizlik gösteriyor. BM, evlerinden olan Kıbrıslı Türklerin açıkta kalmamaları için Türk bölgesi içinde toplu konutlar yapımını tasarlıyor. Toplu konutların yapımının 3 yıl içinde tamamlanması hedefleniyor. Bu konutların yapımı tamamlanmadan boşaltma işlemi başlamayacak. Toplu konutların finansmanı için nisan ayında BM'nin öncülüğünde  ‘‘Bağışçılar Konferansı’’ düzenlenmesi öngörülüyor. Benzer bir model Bosna için de uygulanmış ve konferansa katılan bağışçı ülkeler ile uluslararası finans kuruluşları belli bir yardım miktarı taahhüt etmişler ve havuzda toplanan para şehrin yeniden imarı için harcanmıştı. ABD'nin, Başkan Reagan döneminde 1985’te çıkarılan bir yasa çerçevesinde 250 milyon dolar tutarında bir bağışta bulunması şaşırtıcı olmayabilir. Kıbrıs'ta çözüm için büyük baskı uygulayan AB'nin ne ölçüde cömert davranacağı merak konusu.

KRİTİK SORU: KUZEY'E KAÇ RUM GEÇECEK

ANNAN Planı'nın ‘Temel Hükümler’ bölümündeki üçüncü maddesine göre,  ‘tek Kıbrıs vatandaşlığı var’. Buna göre, ‘‘Tüm Kıbrıs vatandaşları aynı zamanda oluşturucu devlet iç vatandaşlığından da yararlanıyorlar’’. Bu statü, AB vatandaşlığında olduğu gibi Kıbrıs vatandaşlığını tamamlayıcı özellikte ve onun yerine geçemiyor.

Federal hükümet düzeyindeki siyasal haklar (örneğin federal parlamentoya seçme ve seçilme), oluşturucu devlet iç vatandaşlık statüsüne dayalı uygulanıyor. Oluşturucu devlet ve yerel düzeydeki siyasi haklar, daimi ikametgáh yerinde kullanılıyor.

Annan Planı'nın ekleri arasında yer alan ‘‘İç Vatandaşlık Statüsüne İlişkin Anayasal Nitelikli Yasa’’da, ‘‘Bulundukları ikamet yerlerinde sürekli ikamet hakkını alanlar hiçbir ayırımcılığa tabi olmaksızın seçim listelerinde yer alma hakkına sahip olurlar’’ deniliyor. Ayrıca, ‘‘Temel Hükümler’’e göre, ‘‘Türkiye'nin AB'ye katılımına kadar, bir oluşturucu devlet, diğer oluşturucu devletten gelecek kişilerin ikametini kısıtlayabilir’’.

65 YAŞ ÜSTÜ OLANLAR VE KARPAZ SAKİNLERİ

Burada da, asker çekme olayında olduğu gibi, Rumların kuzeye yerleşmeleri Türkiye'nin tam üyeliğiyle ilişkilendiriliyor. Aynı maddede, kuzeye gelecek Rumlarla ilgili sınırlamalar şöyle düzenleniyor:

‘‘Oluşturucu devlet, 6’ncı yılın sonuna kadar bir moratoryum koyabilir ve bu süreden sonra eğer diğer oluşturucu devletten gelen kişilerin sayısı herhangi bir köyün veya belediyenin 7'nci ve 10'uncu yıllar arasında nüfusunun yüzde 7'sine, ve 11'inci ve 15'inci yıllar arasında yüzde 14'üne ve bundan sonraki yıllar için ilgili oluşturucu devletin nüfusunun yüzde 21'ine ulaşmışsa, kısıtlamalara müsaade edilebilir.’’

İkinci yıldan sonra böyle kısıtlamaların uygulanamayacağı iki kategori var. 1’incisi, ‘‘65 yaş üzerinde olan eski mal sahipleri ile eşleri veya bir kardeş veya çocukları.’’ 2’ncisi ise ‘‘Kuzeyde Karpaz bölgesi ile (sınırda) belirlenmiş bazı köylerin önceki sakinleri.’’

YORUM
Bu madde, Annan Planı'ndaki en kritik noktalardan biri. Maddenin 4. fıkrası, güneyden kuzeye yerleşecek Rumların, 15 yıllık geçiş dönemi sonunda (yani 2019 yılında) kuzeydeki oluşturucu devletin nüfusunun yüzde 21'ini geçemeyeceğini öngörüyor.  Örneğin 2019 yılında kuzeydeki federe devletin nüfusu 250 bine ulaşmışsa ve Rumların bu nüfus içindeki oranı yüzde 21, yani 52 bin 500 düzeyinde ise kuzeydeki Rumların sayısı dondurulabiliyor.

Annan Planı'nın 2002 kasım ayında sunulan ilk şeklinde geçiş dönemi 20 yıl tutulmuş, Rumların 20 yıl sonundaki kontenjanı da yüzde 33 olarak saptanmıştı. Planın değiştirilmiş üçüncü şeklinde Rumları tatmin etmek için geçiş dönemi 20'den 15 yıla indirilirken, Türk tarafına ödün olarak yüzde 33'lük kontenjan yüzde 21'e indirildi. Yine bu bölümde, Rumların köy ve belediyelerdeki nüfusu da 15 yıllık geçiş dönemi içinde aşamalı bir şekilde belli kotalar içinde sınırlanıyor (7-10'uncu yıllar arasında yüzde 7, 11-15'inci yıllar arasında yüzde 14 gibi). Böylelikle belli yerleşim biriminde Rum nüfusun birden patlaması ve demografik yapının kökten değişmesi önlenmiş oluyor.

Bu fıkranın en çok tartışma yaratan bölümü, 65 yaşın üzerindeki Kıbrıslı Rumları ve Karpaz'a gelecek Rumları bu kontenjanın dışında bırakan son cümlesi.

Türkiye: Rum nüfus kotası % 15’e insin

Türk tarafında plana eleştirel bakan çevreler, böylelikle kuzeye gelecek olan 45-50 bin kişiye ek olarak A) 65 yaşını geçip refakatçileriyle gelecek ve  ayrıca B) Karpaz'a yerleşecek Rumların sayısının 40-50 bine ulaşabileceğini belirtiyorlar. Bu çevrelere göre, sonuçta her iki kategoride Rumların sayısı 100 bine ulaşabilir. BM ise her 3 kategori için  45 bin +12 bin 500+12 bin 500 olmak üzere 70 binlik hesaplama yapıyor. Gerçek durum ise uygulamada  ortaya  çıkacak.

Gelgelelim, bu fıkranın nasıl anlaşılması gerektiği konusunda da tam bir netlik yok. Bazı yorumcular, 65 yaş üzerinde olanların aslında yüzde 21'lik kotanın içinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Her halükárda plan en son şeklini aldığında bu konuya açıklık getirilmesi gerekiyor. Türk tarafının müzakere masasına getirdiği en önemli taleplerden birini, iki kesimliliğin güçlendirilmesi için yüzde 21'lik kotanın yüzde 15'e indirilmesi ve 65 yaş üstü olanlarla Karpaz'a gelecek Rumların kategorik bir şekilde yüzde 15'lik kontenjana dahil edilmesi oluşturuyor.

MÜZAKERELERİN BAŞARISI

Rum tarafı, bu indirim talebine itiraz ediyor, aksine oranın yüzde 21'in üstüne çıkarılmasını istiyor. Müzakerelerin Türk tarafı açısından başarılı sonuçlanıp sonuçlanmadığı konusundaki en önemli ölçütlerden biri, BM Genel Sekreteri Annan'ın nisan ayı başında açıklayacağı planın son şeklinde, Rumlara kuzeyde ayrılan nüfus kotasının hangi oranda aşağı indiği olacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!