Güncelleme Tarihi:
Sınır ötesi operasyonunu 1 yıl daha uzatılması için hazırlanan Başbakanlık tezkeresine ilişkin ilk konuşmayı hükümet adına Milli Savunma Bakanı Fikri Işık yaptı. Işık, 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştiren FETÖ ile mücadeleye devam edeceklerini belirterek, "Devletin tüm kurumlarında ve özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerimizde tek bir hain kalmayıncaya bu kararlılığımız sürecektir. Ayrıca bu mücadeleyi sulandırmaya yönelik hiçbir faaliyete de müsaade edilmeyecektir" dedi.
PKK, SURİYE VE IRAK'TAKİ KRİZİ İSTİSMAR ETMEKTEDİR
Türkiye'nin yıllardır terör saldırıları ile mücadele ettiğini vurgulayan Bakan Işık şu ifadeleri kullandı: "PKK terör örgütünün Suriye'deki uzantısı PYD/YPG de, Suriye'deki karışıklıktan istifade ederek bölgedeki alan dışı aktörlerin ve ülkelerin de desteği ile kazanç elde etmeye çalışmakta, PKK ise uluslararası kamuoyunun gözünde meşruiyet kazanmak için Suriye ve Irak'taki krizi istismar etmektedir. Defaatle dile getirdiğimiz üzere, PKK ve PYD, aynı terörist havuzunu ve lider kadroyu paylaşmaktadır. PYD'ye yapılan silah ve teçhizat yardımlarının Türkiye'de terörist eylemler yapan PKK'lı teröristlere ulaştırıldığına dair elimizde kuvvetli deliller bulunmaktadır. Bu durum devletimiz için ciddi bir tehdit ve aynı zamanda ülkemiz kamuoyu için de hassas bir konudur. Son yıllarda komşularımız Irak ve Suriye'de yaşanan gelişmeler ile saldırılarını günden güne artıran DEAŞ da ülkemizin güvenliğini ciddi şekilde tehdit eden bir diğer terör örgütüdür. Söz konusu terör örgütü, yalnızca Ortadoğu bölgesine değil, aynı zamanda küresel olarak tüm ülkelerin güvenlik ve istikrarına karşı ciddi bir tehlike arz etmektedir."
TEZKERENİN UZATILMASI CAYDIRICI UNSUR OLMAYA DEVAM EDECEK
Terör tehdidiyle mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi için Fırat Kalkanı operasyonunun başlatıldığını belirten Işık, şöyle konuştu:
"Bu harekâtla, Suriyeli muhalif unsurların sahada DEAŞ'a karşı ilerlemeleri ve DEAŞ'ın sınırımızın karşısında kontrolü altında tuttuğu yerlerden uzaklaştırılması hedeflenmektedir. DEAŞ unsurlarının sınırlarımızdan uzaklaştırılması her zaman öncelikli meselemiz olmuştur. Özellikle Suriye ve Irak başta olmak üzere bölgedeki otorite boşluğu ve kaos durumundan istifade eden terör örgütleri etkinlik kapasitelerini ve eylem alanlarını gün geçtikçe artırma gayretindedir. Söz konusu ülkelerdeki yönetim boşlukları, terörist gruplara manevra alanı açmaktadır. Bölgedeki Sünni-Şii ayrımı ve etnik fay hatlarının mevcudiyeti DEAŞ'ın beslendiği önemli istismar alanlarıdır. DEAŞ terörü maalesef bölge ülkelerindeki bazı rejimler tarafından desteklenmekte ve beslenmektedir. Bunun en iyi örneği ise Suriye'deki ESED Rejimidir. Rejim, DEAŞ'ın yerleşmesinin ve etkinlik alanını genişletmesinin başlıca sorumlusudur. Bugün burada süresini bir yıl daha uzatmayı takdirlerinize sunduğumuz tezkere ile yetki vermeniz hâlinde söz konusu cevap misliyle verilmeye devam edilecektir. Hükûmetimize yetki veren tezkerenin uzatılması, terör tehdidinin kalıcı bir şekilde ortadan kaldırılması amacıyla yürütmekte olduğumuz kapsamlı ve çok boyutlu faaliyetleri destekleyecek, ayrıca hem bölücü terör örgütünün, hem de DEAŞ'ın olası eylemlerine yönelik caydırıcı bir unsur olmaya devam edecektir"
TEZKERENİN TEK HEDEFİ İÇTEKİ VE DIŞTAKİ TERÖRİSTLERDİR
Savunma Bakanı Işık, tezkerenin tek hedefinin teröristler olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Yürürlükteki tezkereye dayanarak, DEAŞ'a karşı hava harekâtında yer almak üzere ABD, Almanya, Danimarka, Katar ve Suudi Arabistan'a ait insanlı ve insansız hava unsurlarını ülkemizdeki üslerde konuşlandırma izni verilmiştir. Konuşlanan bu hava unsurları DEAŞ'la Mücadele Küresel Koalisyonu harekâtına iştirak etmektedir. Malumunuz olduğu üzere 60'ın üzerinde ülke ve uluslararası kuruluş DEAŞ'la mücadele amacıyla oluşturulmuş uluslararası koalisyona katkı yapmaktadır. Türkiye de bu uluslararası koalisyonun önemli bir üyesidir. Koalisyonun en somut eylemi Irak ve Suriye'de DEAŞ'a karşı devam eden hava harekâtıdır. Ülkemiz uluslararası koalisyonun faaliyetleri çerçevesinde çeşitli ulusal kaynaklarını gerekli gördüğü ölçüde seferber etmektedir. Bunun için gerekli yasal altyapı mevcuttur. Bu vesileyle, DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle kalıcı ve etkin mücadelenin, ancak Suriye'deki çatışma ortamının bir an önce gerçek bir siyasi dönüşümle sona erdirilmesiyle mümkün olacağına dair görüşümüzü bir kez daha ifade ediyorum. Suriyelilerin ülkemizde ağırlanması ve sınıra sıfır noktasında gerçekleştirilen operasyonlar bir arada değerlendirildiğinde Türkiye hâlihazırda lider donör ülke sıfatını taşımaktadır. Türkiye katkı sağlamaya devam etme hususunda taahhütlerine sadık olmakla birlikte, ekonomik yükün paylaşılması hususunda da destek beklemektedir. Daha önce alınan yetki tezkeresi çerçevesinde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kara harekâtı, hava harekâtı, hava keşif uçuşu ve topçu ateşi gerçekleştirilmiştir. Tezkerenin tek hedefi bu ülkenin huzuruna saldıran içteki ve dıştaki teröristlerdir. Bundan sonra da mücadeleye bu şekilde devam edilecektir."
CHP'DEN ŞARTLI EVET
Ana muhalefet partisi CHP adına kürsüye çıkan Grupbaşkanvekili Engin Altay, "Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu tezkereye evet oyu vereceğiz" dedi, ancak eleştirilerini de sıralayarak "Askerimiz bir aydır orada. Kilis'e neden hala bomba düşüyor? Kilis halkının can ve mal güvenliğini sağlayamazken askerimiz orada Türkiye'nin güvenliğini nasıl sağlayacak" diye konuştu. Altay operasyonun Suriye'nin daha güneyine inmemesi gerektiğini de belirterek "Ordumuz batağa saplanmamalı" ifadesini kullandı.
Altay, ayrıca, "FETÖ'nün siyasi ayağına dokunulmadığı için dünya da, iç kamuoyu da size şüpheyle bakıyor" dedi.
Meclisin yeni yasama yılının ilk oturumu, tezkerenin oylama sonucu kabul edilmesinin ardından kapatıldı.