TBMM'de 'Anayasa Mahkemesi' tartışması

Güncelleme Tarihi:

TBMMde Anayasa Mahkemesi tartışması
Oluşturulma Tarihi: Mart 02, 2011 15:51

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, herkesin öz eleştiri yapması gerektiğini, yargının da bunun dışında olmadığını belirterek, yargının birçok konuda yasama yetkisini gasp ettiğini savundu.

Haberin Devamı

Anayasa Mahkemesini yeniden yapılandıran tasarının TBMM Anayasa Komisyonundaki görüşmeleri sürüyor.

CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü, tasarının Adalet Bakanlığı bürokratları tarafından hazırlandığına inanmadığını, dilinin çok kötü olduğunu belirterek, “Büyük ihtimalle Anayasa Mahkemesinde hazırlanarak gönderildi” dedi.

Tasarının çok iyi irdelenmesi gerektiğini kaydeden Mengü, tasarıda, Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyelerine tanınan mali hakları eleştirdi.
Merhum Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok'un Anayasa Mahkemesi üyeliği ile ilgili süreci anlatan Mengü, Özok'un CHP'ye üye olduğunu yakın çalışma arkadaşı olarak kendisinin dahi bilmediğini ifade etti. Gazetelerde konuya ilişkin haber çıktıktan sonra Cumhurbaşkanlığından aranarak, Özok'un üyelikten çekilmesinin rica edildiğini kaydeden Mengü, Özok'un da üyelikten istifa ettiğini aktardı.

“YALAN SÖYLÜYORSUN”

CHP Antalya Milletvekili Atilla Emek'in anayasa değişikliği ile ilgili referandum sürecinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın paketi hap şeklinde tarif ettiğini ve “hapı yutacaksınız” dediğini öne sürmesi üzerine tartışma çıktı.

AK Parti Kilis Milletvekili Hasan Kara, Erdoğan'ın böyle bir sözünün olmadığını belirterek, “Yalan söylüyorsun” dedi.

Emek'in “Sen yalan söylüyorsun. Hayatımda yalan söylemedim. Başbakan'ın söylediklerini inkar ediyorsunuz” sözleri üzerine Komisyon Başkanı Burhan Kuzu, Erdoğan'ın “biz bunu hap gibi hazırladık” dediğini, ancak “bunu yutacaksınız” demediğini ifade etti.

Tartışmadan sonra konuşmasını sürdüren Emek, tasarının geri çekilmesini istedi. Emek, “HSYK'yı AKP'nin şubesi yaptınız. Şimdi de Anayasa Mahkemesini yapacaksınız. Yargı bu denli siyasallaştırılarak nereye varılır? Bu işi aceleye getirmeyelim” dedi.

AK Parti Uşak Milletvekili Mustafa Çetin, herkesin yargı ile ilgili konularda soğukkanlı olması gerektiğini, “tetikçi yargıçlardan” söz etmenin halkın yargıya olan güvenini ortadan kaldıracağını belirtti.

1961 Anayasası'yla “bürokratik vesayet” görevinin yargıya verildiğini savunan Çetin, hakimin devleti koruma görevinin olamayacağını, görevinin adaleti tesis etmek olduğunu kaydetti.

Çetin, “Savcı Sacit Kayasu görevinden atılırken neredeydiniz? Şemdinli olayı ile ilgili iddianamede Genelkurmay Başkanının adı geçti diye bir savcının hayatı karartılmadı mı?” diye konuştu.

“DİRENME HAKKINI MEŞRU HALE GETİRİYORSUNUZ”

MHP Mersin Milletvekili Behiç Çelik, Anayasa Mahkemesinin statüsünün bozulmaması gerektiğini söyledi.

Tasarıyla Anayasa Mahkemesinin statüsü yükseltilerek Yargıtay ve Danıştayın üzerine çıkarıldığını, geçmişte yapılan yanlışların tekrarlandığını belirten Çelik, “Eski Adalet Bakanı Mehmet Moğultay'ın yaptığının aynısını yapıyorsunuz” dedi.

AK Parti Manisa Milletvekili İsmail Bilen, Anayasa Mahkemesinin kanun koyucunun yerine geçmemesi gerektiğini belirterek, Mahkemenin “ideolojik” kararlar verdiğini savundu.

Bu tür kararların kurumları tartışılır hale getireceğini belirten Bilen, “Burayı sizin elinizden alıp millete vereceğiz. Onbaşı düdük çalınca esas duruşa geçen hakimleri niye eleştirmediniz?” dedi.

CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, Adalet Bakanı'nın adliye ziyaretinde bütün hakim ve savcıları adliye kapısına dizen başsavcıların yüksek yargı organlarına üye seçildiğini öne sürdü.

HSYK'nın Yargıtay ve Danıştaya 5 bin 500 aday arasından hızla üye seçtiğini ifade eden Gök, “2 günde 5 bin 500 kişinin adı dahi okunmaz” dedi.
Komisyon toplantısına hükümeti temsilen katılan Başbakan Yardımcısı Çiçek'e hitap eden Gök, “Sayın Çiçek, dün Sayın Erbakan'ın cenazesini kaldırdı, bugün de Anayasa Mahkemesinin cenazesini kaldıracak. Bugün Anayasa Mahkemesinin cenazesini kaldırmaya başlıyoruz” görüşünü dile getirdi.

“Arap dünyasında diktatörlüğe karşı eylemler yapılırken AKP'li arkadaşların bundan ders almamasını anlayamıyorum” diyen Gök, diktatörlüğün sonunun hüsran olduğunu söyledi.

Gök, “Daha önce de söyledim. Yargıyı hükümet emrine vere vere halkın direnme hakkına zemin hazırlıyorsunuz. Anadolu insanının direnme hakkını meşru hale getiriyorsunuz. Bir kliğin Anadolu'daki faşizmini kuruyorsunuz. Türkiye'yi adım adım diktatörlüğe götürüyorsunuz. Sizi uyarıyoruz. Yaptığınız yanlış. Zamanı geldiğinde yanlış hesaplar Bağdat'tan döner” görüşünü savundu.

Tasarıyla Anayasa Mahkemesi nezdinde bir üst yargının yaratıldığını, Başkana “çift oy hakkı verildiğini” öne süren Gök, özlük hakları da yükseltilerek “Başkana rüşvet verildiğini” iddia etti.

“ O ZAMAN AK PARTİ Mİ VARDI?”

Başbakan Yardımcısı Çiçek, konuşmalarda çok suçlama yapıldığını belirterek, “O zaman burası Anayasa Komisyonu değil suizan, suçlama komisyonu olur. Bu da çok doğru değil. Çünkü, suizan bir marazi haldir. Önünüze geleni suçlarsanız bu çok doğru olmaz” dedi.

Arap dünyasına gitmeye gerek olmadığını, orada işlerin nasıl yapıldığının belli olduğunu ifade eden Çiçek, partiler için milletin verdiği kararların ortada olduğunu kaydetti.

HSYK'da son olarak Danıştaya üye seçilen 51 üyeden 34'ünün 1992-93 yıllarında mesleğe başladığını, geri kalanların en kıdemsizinin ise 1998 girişli olduğunu ifade eden Çiçek, “Bu yıllarda kim iktidarda? Bunu herkes biliyor. Adalet Bakanlığı kimde? Herkes biliyor. Sınavları kimlerin, nasıl yaptığı belli. O zaman AK Parti var mı? Öyle bir parti yok” diye konuştu.

Yargıtaya seçilen 163 üyeden 111'nin de 1992-93'te mesleğe başladığını anımsatan Çiçek, “O dönemde sol bir parti Adalet Bakanlığını üstlenmiş ve o dönemde mesleğe girmiş arkadaşlarımız. Evvela bu gerçeğin çok iyi bilinmesi lazım” dedi.

Yargıtaya seçilenlerin en kıdemlisinin 1997 girişli olduğunu anlatan Çiçek, birinci sınıf hakimlerin üye seçilebildiğini, bunların birinci sınıf olabilmesi için en az 12 yıl çalışması gerektiğini, kendilerinin ise 8 yıldır iktidarda olduklarını dile getirdi.

Çiçek, “Hakimleri vicdanı satılık kişiler olarak nitelerseniz yargınıza kim güvenir? Böyle bir haksızlık yapmayalım. Neticede sınırlı kadro var. Ona talip olan birçok insan var. Seçimin olduğu yerde bir kısım insanlar bir yere gelecek, bir kısım insanlar gelmeyecek” ifadesini kullandı.

“HERKES ÖZ ELEŞTİRİ YAPMALIDIR”

Çiçek, yargının tartışılmasının doğal olduğunu, Türkiye'nin açık bir toplum olduğunu kaydetti.
Yargının verdiği kararlar ve kendi içindeki kavgalar nedeniyle tartışıldığını ifade eden Çiçek, “Birbirlerinin resepsiyonlarına gitmemeler oldu. Yargı bir yerde de dönüp kendisine bakacak. Siz, hiç durmadan bildiri yayınlayan kuruluşlar haline gelirseniz... Yargı tartışılıyor, bu yargıya zarar vermektir... Hayır, değil. Herkes bir öz eleştiri yapmalıdır. Yargı da bunun dışında değil” diye konuştu.

Yargının, anayasa ile siyaset kurumuna tanınan yetkilerin önemli bir kısmına müdahale ettiğini, “gasp ettiğini” savunan Çiçek, yapılan işin ülke yararına olup olmadığına karar verecek tek organın yasama meclisi olduğunu söyledi. Çiçek, şöyle devam etti:
“Hiç kimse kendisini yasamanın üstünde tutamaz ama yargı vermiş olduğu birçok kararda yasamanın yetkisine müdahale etmiş, gasp etmiştir. Buna karşı da ortak bir tavır alamamışızdır. Çünkü, konjonktürel olarak verilen o karar lehimize ise tamam, aleyhimize ise feryat etmişizdir. Belki, şahsım da dahil, siyaset kurumunun duyarsızlığıdır. Bu duyarsızlığın da bitmesi lazım. Bu toplumda en büyük kahrı siyaset kurumu çeker ama en çok hırpalanan, en çok kendisine efelenilen, en fazla yerin dibine batırılan kurum da siyaset kurumudur. Siyaset kurumunu savunamadık.

HSYK, AKP'nin şubesi oldu... Nasıl oldu arkadaş? Anayasa değişikliği yaptık. Müebbet hapis veren hakimlerin temyiz kudreti yok mu ki AK Parti genel merkezinden gelen talimata bakıp 10 kişiyi oyluyor, filanca yerden gelene baş üstüne diyor. Böyle bir şey söylenebilir mi?”

“GİDİP DE GELMEMEK VAR”

Anayasa Mahkemesi Başkanının hukukçu olmamasının bir “nakise” gibi söylendiğini, Anayasa'da Anayasa Mahkemesine kimlerin seçileceğinin belli olduğunu vurgulayan Çiçek, “Alaycı, suçlayıcı aşağılayıcı bir üslup yakışmıyor. Sayın Başkanı savunmak da bana düşmez” dedi.

Çiçek, Türkiye'nin bir değişim sürecinden geçtiğini, yargının da bu değişimden geçeceğini, değişim taleplerinin bir kısmının yargının kendisinden geldiğini belirtti.
Başbakan Yardımcısı Çiçek, 12 Haziranda seçim yapılmasının öngörüldüğünü anımsatarak, sözlerini şöyle tamamladı:
“Siz diyorsunuz ki biz iktidar olacağız. Eğer bu kadar siyasete açıksa, bundan sonraki üye seçimlerini siz yapacaksınız. AK Parti kendisine mahsus bir düzenleme yaptı, buna göre kurumlar oluştu, buna göre karar verecekler... Böylesine suçlamalar siyaset kurumunu tepetaklak eder. Bir şeyi içimize sindiremedik: 12 Hazirana kadar kim ne söyleyecekse söylesin. Ama birbirimizi kırmadan, incitmeden. Allah Rahmet eylesin, vefatından sonra Erbakan hakkında çok güzel şeyler söyleniyor. Keşke şimdi söyleyenler bunun onda birini yaşarken söylemiş olsaydı. Siyaset kurumu daha itibarlı olurdu. Bir gün evvel tu kaka, emri hak vaki olduğu zaman şudur, budur. Birbirimizi suçlamayalım. 3 ay sonra seçime gideceğiz. Gidip de gelmemek var. Tekrar sokakta karşılaşmak var. Birbirimize sırtımızı dönmek yerine elini sıkacak kadar bu işleri medeni şekilde götürmek lazım.”
Tasarının maddelerine geçildi.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!