Güncelleme Tarihi:
TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki parlamento heyeti, Bakü Haydar Aliyev Uluslararası Havalimanı’nda Azerbaycan Milli Meclis Başkan Yardımcısı Fezail İbrahimli, Azerbaycan-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Ehliman Emiraslanov ve Türkiye'nin Bakü Büyükelçisi Cahit Bağcı tarafından karşılandı. Şentop, Azerbaycan Milli Meclisi ve TBMM’nin himayesinde Uluslararası Balkan Üniversitesi ve Azerbaycan Diplomatik Akademi (ADA) Üniversitesi iş birliğiyle Bakü’de ADA Üniversitesi’nde gerçekleştirilen Karabağ temalı INCSOS VII. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi’nin açılış konuşmasını gerçekleştirdi.
Şentop, "Hem medyadaki bilgilendirmeler, haber anlamında hem de akademik dünyanın dikkatinin, ilgisinin buraya, bu konuya, Karabağ meselesine çekilmesi noktasında böyle bir uluslararası toplantının çok faydalı olacağını düşündük" dedi.
Korona virüs salgını sürecinde kongrenin kısa bir zamanda gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını belirten Şentop, "Nihayet bugüne kısmet. Bugün başlayıp 4 Haziran'a kadar devam edecek olan bu toplantılar, özellikle Karabağ meselesine ve burada olan bitenlere akademik kamuoyunun, dünya kamuoyunun dikkatini teksif etmesi bakımından da faydalı olacaktır” ifadelerini kullandı.
Şentop, 20 farklı ülkeden toplamda 100’ün üzerinde üniversiteden, akademik kadrodan 3 binin üzerinde tebliğ başvurusu olduğunu ve bin 741 tebliğin kabul edildiğini anlattı. Şentop, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin “tek millet iki devlet” diye nitelendirildiği boyutta akademik çalışmaların da artırılması gerektiğine dikkat çekerek, “Şüphesiz bu akademik çalışmaların Türkiye ve Azerbaycan gibi tek millet iki devlet dediğimiz bir yakınlık, bir iş birliği içerisinde bulunan iki ülke akademisyenlerinin öncülüğünde yapılması da çok önemli” dedi.
Türkiye ile Azerbaycan ortak üniversitesi kurulması önerisini getiren Meclis Başkanı Şentop, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Biliyorsunuz, çok uzun zamanlar ayrı kaldık, çok uzun yıllar ayrı kaldık mecburen şartların bizi sevkiyle. Bu aradaki boşluğu da dolduracak adımları süratle atmamız lazım. Sadece sözde kalmaması lazım bu gayretlerin. Birçok yerde dile getiriyoruz. Ben de geldim, birçok konuyla ilgili konuşmalar yaptık. Ama bu sözlerin, konuşmaların hayatta bir karşılığının da hızlıca, süratle ortaya çıkması lazım. Bu bakımdan ben bir Türkiye-Azerbaycan ortak üniversitesinin bir an önce hayata geçirilmesini ve hatta önümüzdeki öğretim yılında öğretime başlamasını çok önemli buluyorum. Öğrenci değişimi ile gençlerimiz arasında iki ülkeyi yakından tanıyacakların olması ilişkileri çok daha güçlü hale getirecektir. Karşılıklı olarak akademisyenlerin değişimi yine öğrencilerin, karşılıklı olarak değişimi suretiyle gençlerimiz arasında özellikle tahsilli gençlerimiz arasında iki ülkeyi daha yakından tanıyacak insanların bulunması, bizim bu ilişkilerimizi çok daha sağlam, köklü ve geleceğe yürüme bakımından çok daha etkili hale getirecektir. Bu bakımdan bu toplantıyı bu anlamı itibarıyla da çok kıymetli buluyorum.”
“KARABAĞ'DA 28 YILLIK ESARETİN VE ACININ ORTAYA ÇIKARDIKLARINI, AKADEMİSYENLERİN GÖZÜNDEN GÖRMEYE İHTİYACIMIZ VAR”
Kongrenin Karabağ olmasının çok isabetli ve yerinde olduğunu dile getiren Şentop, “Karabağ yaralarını sararken Karabağ’ın kültür beldesi Şuşa'nın yaşadığı acıları ve zafer sonrası mutluluklarını kelimelerle resmetmeye geldiniz hepiniz. Yaklaşık 30 yıl boyunca devam eden bu işgal, verilen şehitler Şuşa'da, Füzuli’de yaşananlar, koca bir yürek yangını olan Hocalı katliamı ve daha nice saldırılar, sosyal bilimler alanındaki akademisyenlerimizin ele alacağı boyutlarla ortaya koyulacaktır. Tarihçilere edebiyatçılara, psikologlara, coğrafi ve stratejik uzmanları, hatta bu acıların temelinde var olan Dağlık Karabağ'ın zenginliklerini talan edenleri bizlere anlatacak ekonomi uzmanlarına ihtiyacımız var. Bin yıllardır yaşadığı toprakları gasp edilen, bir gece ansızın topluca katledilen kundaklarında uyuyan bebekler ve yaşlılar var. Sevdiklerine yaktıkları ağıtlar, şiirler, hikayelerle göç yollarında ömür tüketmiş, vatanından ayrılan ve gurbet acısıyla hasretlik çekenlerin öykülere, romanlara işlenen ıstırapları var. Savaş ve göç sonrası tarihe, edebiyata, güzel sanatlara yansıyan Dağlık Karabağ'da 28 yıllık esaretin ve acının ortaya çıkardıklarını değerli sosyal bilim akademisyenlerinin gözünden görmeye, değerlendirmeye ihtiyacımız var” dedi.
“AKADEMİSYENLERİMİZİN KARABAĞ’I GÖRMESİNDE ÇOK BÜYÜK FAYDALAR VAR”
Karabağ’daki tahribatı gözle görülmedikçe anlamanın mümkün olmadığını ifade eden Şentop,“Mesela Fuzuli ile ilgili görme sen şehirle ilgili gerçek manada bir kanaate sahip olman mümkün değil. Buraları görülmesinde ve hakikaten medeni dünyaya kendilerini mazlum olarak tanıtmaya çalışanların ne kadar zalim, ne kadar tahripkar, ne kadar insanlık ve medeniyet düşmanı kültür düşmanı olduklarının anlatılması gösterilmesi lazım. Ama bunu önce anlamak lazım. Akademisyenlerimizin bu bakımdan buraları görmesinde çok büyük faydalar var. Bir konuyu sadece kağıtlar üzerinden, cümleler, yazılar üzerinden öğrenmek başka bir şey, bizzat görerek orayı öğrenmek başka bir şey. Bu bakımdan çok büyük faydası olacak buraları görmesinin de akademisyenlerimizin” diye konuştu.
“AZERBAYCAN'IN YANINDA OLMAYA, YANINDA DURMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Ermenistan'ın Karabağ'da yaptıkları savaş suçlarının uluslararası hukukun da bir konusu olduğunu belirten Şentop, “Ancak şunu da çok açıklıkla eklemek isterim. Türkiye sadece Azerbaycan'a kayıtsız şartsız destek vermesinin sebeplerinden biri. Kardeşliğimiz dostluğumuz değil, aynı zamanda Azerbaycan'ın haklı bir davayı savunuyor olmasıdır. Kafkasya'da kalıcı barışın tesisi için kardeşlerimizin haklı davasına destek vermeye, Türkiye olarak her zaman Azerbaycan'ın yanında olmaya yanında durmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“AZERBAYCAN VE TÜRKİYE DEFALARCA ÇİFTE STANDARTLA KARŞI KARŞIYA KALDI”
Milli Meclis Başkanı Sahiba Gafarova ise, yaptığı konuşmada 7. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi'nin Karabağ'a adanmasının çok önemli ve övgüye değer olduğunu belirterek, “Çünkü Karabağ gerçeklerinin akademik çevrelerce vurgulanması, bilim literatürüne yansıtılması ve gelecek nesillere aktarılması çok önemlidir. Ona göre, olayın önemli yanı kardeş ülkeler arasındaki ilişkilerin siyasi, tarihi, sosyolojik ve kültürel temellerini dikkate almak, gelişme umutları, sürece katkıda bulunmak için yeni fikir ve girişimlerin geliştirilmesidir” dedi.
14 Ocak'ta Azerbaycan ile Türkiye arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 30. yıl dönümünü kutladıklarını ifade eden Gafarova, “Kardeş Türkiye, bağımsız Azerbaycan’la tarihinde diplomatik ilişkiler kuran ilk ülkedir. Azerbaycan'ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülkelerden biri olan Türkiye, kardeşlik desteğini ilk günden itibaren göstermiştir. Devletlerimiz arasındaki resmi ilişkiler 30 yılı kapsamasına rağmen halklarımızın ortak tarih, dil, manevi ve kültürel değerlere dayalı birlik ve beraberliği yüzyıllardır devam etmektedir. Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin mevcut seviyesi, birlik ve beraberliğimizin yeni bir tezahürüdür” diye konuştu.
Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin dostluk ve kardeşlik ruhu içinde son 30 yılda hızla geliştiğini vurgulayan Gafarova, “Kabul etmek gerekir ki modern dünyanın talihsiz gerçekleri var. Bunlardan biri, Azerbaycan ve Türkiye'nin halklarının çıkarlarına hizmet eden, barış ve işbirliğini hedefleyen bağımsız iç ve dış politikaları nedeniyle defalarca çifte standart ve önyargılı tutumlarla karşı karşıya kalması ve farklı zamanlarda neler olduğunu hepimiz biliyoruz. Azerbaycan-Türkiye birliğinin bu çifte standarda karşı her zaman kalkan rolü oynaması, ülkelerimize yönelik gizli niyetleri ve komploları püskürtmeyi başarması sevindiricidir” dedi.
Kongrenin resmi açılış töreni öğrencilerin hazırladığı kısa video gösterimi ve hatıra fotoğrafının çekilmesinin ardından sonra erdi. 20 farklı ülkeden rektörler, akademisyenler ve öğretim üyelerinin katıldığı kongre 4 Haziran’a kadar devam edecek.