Güncelleme Tarihi:
"Milli Yemin" ile Milli Mücadele'nin hedefi ve gayesinin belirlendiğini kaydeden Şentop, Meclis-i Mebusan üyeleri Misak-ı Milli ile "yemin ettiklerinde" dünyanın ve Anadolu'nun yangın yeri gibi olduğunu, uluslararası düzenin yeniden tanzim edildiğini belirtti. Şentop, söz konusu dönemde yeryüzünde hür ve bağımsız tek bir Müslüman devlet bulunmadığına, galip devletlerin amacının da bu olduğuna dikkati çekerek, bu hedef için Birinci Dünya Savaşı sonrasında "kazanan haklıdır" kuralının işletildiğini; 20 milyona yakın sivil, 10 milyona yakın askerin hayatını kaybettiği savaş sonrasında mağluplar üzerinde keyfi tasarruflarda bulunulduğunu anlattı.
TBMM Başkanı Şentop, "Zaten aziz milletimizle ve İslam dünyasıyla, adını 'şark meselesi' koydukları ezeli bir sorunları vardı. Malazgirt Zaferi ile başlattıkları bu sorun, İstanbul'un fethiyle zirveye ulaşmıştı. Kazandıkları Birinci Dünya Savaşı ile 850 yıllık bir hesabı toptan görme imkanı yakaladıklarını düşünüyorlardı." diye konuştu.
Galip devletlerin, bunun ilk adımını 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile attıklarını söyleyen Şentop, bu devletlerin, Osmanlı'nın "mütareke (ateşkes)" olarak nitelendirdiği antlaşmayı Anadolu'yu hiçbir dirençle karşılaşmadan işgal etmenin belgesi olarak değerlendirmek istediklerine işaret etti. Milletin durumu fark ederek hemen harekete geçtiğini ve ilk teşkilatlanmaya Trakya'da gidildiğini anlatan Şentop, bunu Kars İslam Şurası'nın izlediğini; ardından hızlı bir şekilde Ardahan, Trabzon, İzmir, Alaşehir, Balıkesir, Nazilli, Muğla kongrelerinin toplandığını belirtti.
"ESASINDA TAM BİR AKBABALAR SOFRASIYDI"
TBMM Başkanı Şentop, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın Milli Mücadele'yi başlatmak için Samsun'a ayak basmasından önce başlatılan kongrelerin, devam eden süreçte Erzurum ve Sivas kongrelerinin zeminini hazırladıklarına işaret ederek Anadolu'da istiklal ve hürriyet mücadelesi devam ederken 18 Ocak 1919'da toplanan Paris Konferansı'nda devletlerin ve milletlerin geleceği ile yeni dünya düzeninin esaslarının görüşüldüğünü dile getirdi.
Savaştan yenik çıkan devletlerin masaya çağrılmadığına dikkati çeken Şentop, "Onlar, tek taraflı sözleşme yapar gibi, anlaşma şartları belirlenince, sadece nihai metni imzalamaları için davet edileceklerdi. Esasında tam bir akbabalar sofrasıydı. Galip devletler neyi pay edeceklerini biliyorlardı; sadece nasıl paylaşacakları hususunda uzlaşamıyorlardı. Misak-ı Milli'yi anlamak için Paris Konferansı ve sonrasında toplanan Londra Konferansı görüşme ve kararlarını iyi bilmek gerekiyor. Milli Mücadele'nin safhaları, esasen Paris Konferansı ile paralel bir süreci takip etti." şeklinde konuştu.
Şentop, Mustafa Kemal Paşa'nın Milli Mücadele'yi başlatmak üzere Samsun'a gidişini, Amasya'da yayımlanan genelgeyi, Erzurum ve Sivas Kongresi kararlarını Paris Konferansı görüşmeleriyle birlikte değerlendirmek gerektiğine dikkati çekerek "Milletin istiklalini, milletin azim ve kararı kurtaracaktır." sözünün Amasya Genelgesi'nde yer almasının, Paris Konferansı'ndan sonuçları itibarıyla ülkenin lehine bir sonuç çıkmayacağına kanaat getirilmesinden kaynaklandığını belirtti.
Meclis-i Mebusan'ın, Misak-ı Milli'yi ilan etmesi için bir süre daha beklenmesi gerektiğini belirten Şentop, "Çünkü Paris Konferansı, Osmanlı Devleti'ni nasıl pay edecekleri hususunu Londra Konferansı'na bırakmıştır. İşte Meclis-i Mebusan da tam bu aşamada Misak-ı Milli'yi kabul etmiştir. Esasında Misak-ı Milli, süreç üzerinde hızlandırıcı etki yaptı. İşgal altındaki bir ülkenin Meclis'i tarafından alınan kararlar meydan okuma mahiyetindedir. Misak-ı Milli'nin her maddesi aynı zamanda uluslararası işgal ve taksim planına bir cevap niteliğindedir." değerlendirmesinde bulundu.
"ŞEREFLE ANACAĞIMIZ BİR GEÇMİŞTEN GELİYORUZ"
TBMM Başkanı Şentop, Misak-ı Milli'nin milli hedeflerin manifestosu olduğuna işaret ederek, Meclis-i Mebusan'ın aldığı kararların en önemlisinin de Misak-ı Milli olduğuna dikkati çekti. Misak-ı Milli'nin, milli iradenin kararı olduğunu vurgulayan Şentop, Sivas Kongresi ile oluşturulan Heyet-i Temsiliye ile Meclis-i Mebusan arasında uyumlu bir ilişki bulunduğunu göstermesinin, kararın en önemli boyutu olduğunu kaydetti.
Misak-ı Milli kararlarıyla Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a ayak bastıktan sonra yürüttüğü çalışmaların onaylandığının ilan edildiğini belirten Şentop, "Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas kongrelerinde alınan kararlar, Misak-ı Milli ile teyit edilmiş ve Milli Mücadeleyi butlanla malül addetmek isteyen fitne odakları açığa düşürülmüştür." diye konuştu.
Misak-ı Milli'nin bir diğer önemli yanının, Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırlarını tayin etmesi olduğunu söyleyen Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Koruyacağımız, hak iddia edeceğimiz, dava edeceğimiz sınırlar Misak-ı Milli sınırlarıdır. Bugün de milli egemenliğimizi korumak, milli varlığımızı devam ettirmek için mücadele ediyoruz. 102 yıl önce yapılan milli yeminin hedefine ve ruhuna bugün de sadakatle bağlıyız. Bugün de 'bizim olanı, bizden olanı, bizimle olanı' korumak, savunmak ve yaşatmanın kavgasını veriyoruz. 102 yıl önce milli bekamıza yönelen tehditler, bugün de devam ediyor. Biz de maruz kaldığımız tehditleri artık sınırlarımızda karşılamıyoruz. Tehditleri sınırlarımız ötesinde karşılayıp aziz milletimizi ve gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimizi güvenli bir şekilde yaşatmaya çalışıyoruz. Büyük şair Yahya Kemal'in ifadesiyle harabati değiliz. Şerefle anacağımız, anlatacağımız bir geçmişten geliyoruz. Hayalci değiliz, hayal kurmuyoruz. Real politiğin farkındayız. Ama Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını, meşru haklarını korumakta ve savunmakta sonuna kadar kararlıyız."
"EMPERYALİZMİN ZULMÜ ALTINDA YAŞAYAN BİRÇOK MİLLETE DE ÖRNEK OLMUŞTUR"
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Misak-ı Milli'nin, milletin, ateş çemberinden çıkmak için mücadeleye başlarken pusulası olduğunu dile getirdi.
"Diğer adıyla Ahdi Milli'yi, kabulünün 102. yılı vesilesiyle dikkat ve titizlikle, derinlikle hatırlamaya, anlamaya ve anlatmaya mecbur olduğumuzu görüyoruz." diyen Şentop, Milli Mücadele tarihi açısından son derecede önemli olmasına rağmen Misak-ı Milli'nin mahiyeti ve tarihi önemi üzerinde hakkıyla durulmadığını kaydetti. Şentop, şunları kaydetti:
"Oysa Misak-ı Milli, milletimizin haklı mücadelesinin gerekçelerini ve yöntemini açıkça ortaya koyduğu, tüm dünyaya ve özellikle işgalci emperyal güçlere karşı ilan ettiği bir istiklal bildirisidir. Ülkemizin istiklal ve istikbalinin kuruluşunun resmi belgesidir. Milletin egemenliğini şahsında tecessüm ettiren Meclis tarafından alınmış bir karar olması sebebiyle de meşruiyeti tartışmasızdır; benzersizdir. Öyle ki Misak-ı Milli ile ortaya konan gerekçe ve yöntemler, milletin varlığını ve bağımsızlığını korumada çizdiği sınırlar, emperyalizmin zulmü altında yaşayan birçok millete de örnek olmuştur. Cezayir'den Hindistan'a ezilenler coğrafyasında özgürlük ve bağımsızlık ateşinin yanmasını sağlamıştır."
Değerli ilim insanlarının, kabul edilişinin 102. yıl dönümünde Misak-ı Milli'yi tekrar ele alarak tarihi önemine yakışır şekilde değerlendireceklerine ve öneminin kavranmasına katkı yapacaklarına yönelik inancını dile getiren Şentop, "Kuruluşunun 100'üncü yılını görkemli bir şekilde kutlamak için sabırsızlandığımız Türkiye Cumhuriyeti'ni, dünyanın en güçlü, güvenli, huzurlu ve müreffeh devleti haline getirmek için çalışıyor, gayret ediyoruz." dedi.
Mustafa Şentop, Misak-ı Milli'nin hazırlanmasına ve kabul edilmesine öncülük eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, Misak-ı Milli kararlarını alan ve bütün baskılara rağmen kararlarının arkasında duran milletvekillerini rahmet, minnet ve saygıyla andı.