Güncelleme Tarihi:
Balıkesir Kepsut L Tipi Cezaevi’nde Ulaş Yurdakul’un linç edilerek öldürülmesine ilişkin ailesi tarafından açılan tazminat davasında Adalet Bakanlığınca skandal bir yanıt verildi. 15 Temmuz’dan sonra koğuşlarda mevcudun artmasından dolayı bazı mahkumların yerde yatmak zorunda kaldığı kabul edilirken, Yurdakul’un kendi isteğiyle merdiven altında yattığı ileri sürüldü. Tazminat talep eden anne Fatma Yurdakul’un oğluna hiç mektup yazmadığı, kardeşi Deniz’in ise ara sıra telefon açtığı belirtilerek, tazminat talebinin reddi istendi. Bakanlık tarafından oğluna mektup yazmamakla suçlanan annenin okuma yazma bilmediği ortaya çıktı.
Balıkesir İdare Mahkemesi’nde açılan davaya Adalet Bakanlığı tarafından 10 Nisan’da yazılı bir yanıt gönderildi. Yanıtta, Yurdakul’un kaldığı koğuşa 14 Nisan 2016’dan 1 Ocak 2017’ye kadar sayım için 800 kez girildiği, maktülün darp edildiğine ilişkin gözle görülür bir ize rastlanılmadığı ve bu yönde ihbarın gelmediği ifade edildi. Yurdakul’un ailesiyle zaman zaman yaptığı telefon görüşmelerinde ve üç mektubunda bir şikayetinin olmadığı, idareye başvurusunun bulunmadığı belirtildi.
15 Temmuz’dan sonra cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklu sayısının arttığı ve bu nedenle koğuşlarda yer sıkıntısı yaşandığı kabul edildi. Kepsut L Tipi Cezaevi’nde mevcudun yarı oranında artarak 2200’e kadar çıktığı, ranzalara yapılan eklemelere rağmen mevcudun yüksek olmasından ötürü tutukluların yerde yattığı ifade edildi. Yanıtta şöyle denildi:
“Yurdakul’un barındığı C blokta 18 adet 28 kişilik, 1 adet 22 kişilik koğuş bulunduğu, hükümlünün olay tarihinde 28 kişilik koğuşta kaldığı, koğuşta 33 hükümlü tutuklunun barındırılması sebebiyle beşinin yerde yattığı, yerde yatanlara odalarda yatmaları için yönlendirme yapılmakta ise de zaman zaman kendi istekleriyle koğuşun farklı kısımlarında yatmayı tercih ettikleri, hükümlünün merdiven altında yatmasından dolayı bir şikayetinin olmadığı, ailesi tarafından da kuruma bir şikayetin ulaşmadığı anlaşılmaktadır.”
SADECE KARDEŞİ MEKTUP YAZMIŞ
Anne Fatma ve kardeş Deniz’in Yurdakul ile ilgilenmedikleri ileri sürülerek, şöyle devam edildi: “Ailenin Yurdakul’u hiç ziyaret etmediği, sadece Deniz’in ara sıra telefon görüşü yaptığı, Ulaş’ın annesi Fatma’ya üç defa mektup gönderdiği, annesinin hiçbir mektuba cevap vermediği, sadece bir defa kardeşi Deniz tarafından mektup geldiği tespit edilmiş olup bu bilgilerden anlaşılacağı üzere Deniz’in bir mektubu ve ara sıra yapmış olduğu telefon konuşmaları haricinde maddi ve manevi tazminat talebinde bulunan diğer yakınlarının hiçbir şekilde Yurdakul ile telefonda görüşmedikleri, ziyaretine gelmedikleri ve mektup göndermedikleri kayıtlardan tespit edilmiştir.”
Yurdakul Ailesi’nin avukatı Hakan Günarslan, anne Fatma Yurdakul’un okuma yazma bilmediğini belirtti. Yurdakul’un ölümünde idarenin kusuru olmadığı savunularak, şöyle denildi: “Tazminata hükmedilebilmesi için idarenin hukuka aykırı işlemi veya eylemi sonucu ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması ya da ilgilinin şeref ve onurunun zedelenmiş bulunması veya kişinin fiziki yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi gerekmektedir. Davacılara manevi tazminat ödenmesini gerektirecek şartların bulunmaması nedeniyle tazminat isteminin reddine karar verilmesini talep etmekteyiz.”