Oluşturulma Tarihi: Ekim 05, 2003 00:00
Verdiğim sözü tutup Tayyip Erdoğan'ı alkışlıyorum. Yok merak etmeyin kafamı duvara filan çarpmadım. Peki Erdoğan'ı sürekli yererken, nereden mi çıktı bu alkış? Söyleyeyim...Birkaç hafta önce yazdığım bir yazımda ''Başbakan Erdoğan'ın, Türkiye'yi bilgi toplumuna taşımakta kararlı olduklarını ima eden sözlerinde samimi olmasını, tüm şüphelerime rağmen herkesten çok diliyorum. Öyle olduğunu gösteren her adımının da, söz veriyorum en büyük alkışçısı olacağım'', demiştim.Erdoğan'ın samimiyeti hakkındaki şüphemi de ''Bekleyip göreceğiz. İnternet'i Türkiye sınırları dahilinde yaşayan herkesin ayağına, makul ücretlerle götürmeyi hedefleyen projelere mi öncelik verilecek, yoksa parayı bilişim donanımı ve yazılımları ithalatçılarının ayağına götürecek e.devlet projelerine mi?'', diyerek açıklamıştım.Aradan birkaç hafta geçti ve Başbakan Erdoğan TİM Ticaret Noktası isimli İnternet ana kapısının açılış töreninde yaptığı konuşmayla, hedeflerinin bilgisayar ithalatçılarına arka çıkmak değil, Türkiye'yi bilgi toplumuna taşımak olduğunu gösterdi.Erdoğan bu konuşmasında İnternet bağlantısız ev bırakmamayı hedeflediklerini söyleyerek e.Türkiye'nin birincil hedefine verdikleri önemin altını çizmiş oldu. Konuşma basında, tam da beklediğim gibi yeterli yankıyı bulamadı. Haberlerin arasına sıkıştırıldı, dünyadan bihaber birkaç yazar tarafından da alay konusu edilmeye kalkıldı.Bilgi toplumuna yönelik stratejilerin ve adımların Türkiye için önemini görmekten aciz medyamızın bu konulardaki bilgi düzeyi, hafta içinde Sabah gazetesi tarafından atılan bir manşetle de ortaya kondu. 1 Ekim tarihli Sabah gazetesinin manşeti ''Klavye başına'' idi. Bilişimciler hükümete 100 milyar dolar ayırın, karşılığında 1,5 milyar dolarlık Bilişim Eğitim Fonu kuralım ve 500 bin kişilik bilgisayarcı ordusu kuralım demişler. Sabah gazetesi de bu öneriyi çok önemsemiş, manşetine taşımış.Sabah'ın bilişimle ilgili bir haberi manşetine taşıması olumlu bir gelişme tabii ki. Bilgi toplumuna geçişin medyadaki rakipsiz destekçisi Hürriyet'te bile bu güne kadar göremediğim bir durum bu. Ama gönül isterdi ki, manşete çıkartılan
haber dişe dokunur bir mesaj içersin.Timur Sırt güzel bir haber hazırlamış. Türkiye'deki bilişim sanayicilerinin derneği TÜBİSAD'ın samimi taleplerini yansıtan bir habere imza atmış. Ancak adı bilişim de olsa bir sektörün çıkarlarını savunmaya yönelik mesajların manşete çıkartılması, Türkiye'yi bilgi toplumuna taşıyacak gerçek stratejilerin gölgede kalması tehlikesini yaratıyor.TÜBİSAD'ın projesi -Sabah'ın manşete taşıdığı boyutuyla- Türkiye'yi, bilişim teknolojisi üreten ülkelere, fason yazılım üretmekten öteye götüremeyecek bir proje olarak gözüküyor. Fason üretim yapan bir ülke konumunda olduğumuzda başımıza neler gelebileceğini tekstil sektöründeki deneyimlerimizden biliyoruz. Yazılım üretiminde fason üretici olsak n'olacak, olmasak n'olacak. Fason üretici olma özlemleri, sporda onurlu beraberliklere sevindiğimiz döneme benziyor.Şu an sonuna yaklaştığımız bir dönemin içindeyiz. Dünya güçler haritasının bilgi teknolojilerinin kullanımıyla sil baştan çizildiği bir dönem bu. Geride kalıp Bilgi Çağı başladığında, Türkiye'nin iyi bir yerde olmasını istiyorsak fason üretici olma özlemleriyle yitirecek vaktimiz yok.Zaten fason yazılım imalatında Hindistan başını almış gitmiş durumda. Asla rekabet edemeyeceğimiz Çin ise kapıda. İnternet altyapısına tam sekiz yıl boyunca topu topu 40 milyon dolar yatırım yapmış bir devletten, fason üretici olmak için 100 milyon dolar isteme lüksüne sahip değiliz. Eğer devlet bu alana para yatıracaksa, bu yatırımın en az beş katını İnternet altyapısına yapması şart.Bilgi toplumuna geçişte Türkiye'nin önceliği yüksek hızlı İnternet bağlantısının, makul ücretlerle her vatandaşın ayağına götürülmesidir. Bu gerçekleştiği takdirde bilgisayar ithalatçıları da kazanır, yazılım üreticileri de, varsa teknoloji geliştiriciler de. Ama en başta tüm sektörleriyle, tüm vatandaşlarıyla, tüm Türkiye kazanır.Erdoğan'ı alkışlıyorum, çünkü tüm bunların farkında olduğunu konuşmasındaki şu cümlelerle çok güzel özetliyor, ''(İnternet bağlantısız ev kalmadığında) her ev adeta bir derslik haline gelir. Bu adımı da atmaya mecburuz. (...) Ha şu soruyu sorabiliriz, acaba hepsinin işi var mı? Bugün yok ama büyük ufku olan insanlar olacaktır. Bu da bizim için bir önemli aşamadır. Bir hedefi yakalamaktır.'' Devamı gelecek not: TÜBİSAD raporunun Sabah'ın manşetine yansımayan, asıl önemli hedeflerine önümüzdeki haftalarda değineceğim.Moda oyun hazine avıYüz yıldan fazla geçmişe sahip eski bir macera oyunu olan ''kutu avı'' (letterboxing), İnternet'te açılan yüzlerce sitenin etkisiyle büyük bir hızla yaygınlaşmaya başladı. Kutu avı herkesin oynayabileceği bir macera oyunu. Daha çok çocuklu ailelere hitap ediyor. Oyuna katılmak isteyen ailelerin yapması gereken tek şey çocuklarını alıp sokağa çıkmak. Yanlarına almaları gereken malzeme plastik bir mühür, ıstampa, defter, kalem ve İnternet'ten edinecekleri ipuçlarından ibaret.İnternet'ten edinilen ipuçları, şehrin çeşitli yerlerine saklanmış kutuların bulunmasına yardımcı oluyor. Amaç daha çok parklarda, sayfiye yerlerinde saklanmış kutuları arayıp bulmak. Kutular aranırken hem yürüyüş yapmış olunuyor, hem çocukların kaşif duyguları uyandırılıyor, hem de eğleniliyor.Kutular belediyeler, köy tanıtım dernekleri gibi kurumlarca yerleştirilebildiği gibi bizzat oyuncular tarafından da yerleştirilebiliyor. Su geçirmez plastik kaplardan ibaret olan bu kutuların içinde birer mühür, defter ve bazen de çevredeki başka kutuların yerleri hakkında ipuçları bulunuyor.Saklı kutuyu bulan oyuncu, kutunun içindeki mühürle kendi özel define defterini, kendi özel mühürüyle de kutunun içindeki ziyaretçi defterini damgalıyor. Oyuncular kendi özel mühürlerini plastik damga yapan özel dükkanlarda hazırlatabilecekleri gibi, evde, örneğin patates kullanarak kendileri de hazırlayabiliyorlar. Önemli olan bulunan her kutudaki defteri hep aynı kişisel damgayla damgalamak ve böylece diğer oyuncular tarafından tanınmaya başlamak. Kutu avcıları zaman zaman düzenlenen kimi özel pikniklerde bir araya gelerek birbirleriyle tanışıyor ve birbirlerinin defterlerini damgalıyorlar.Bu oyun bildiğim kadarıyla henüz Türkiye'ye gelmedi. Ama çevrenizdeki bir parka gizleyeceğiniz kutucukla başlamasına katkıda bulunabilirsiniz. Eğer böyle bir girişimde bulunursanız, kutunun bulunmasını kolaylaştıracak ipucuyla birlikte bana gönderin, yayınlayayım. Hem bu oyunun Türkiye'de de başlamasına katkımız olsun, hem de kutuyu sakladığınız yörenin tanıtımına. Hele bir de bu ipuçlarını yazacağınız, kutunun saklandığı yöreyi tanıtan mini bir İnternet sitesi açarsanız, değmeyin keyfimize! www.letterboxing.org/c.webring.com/hub?ring=letterboxingnortwww.vitalcommunities.org/ValleyQuest/ValleyQuest.htmBelediyelere çağrıKutu avı çocuklar için hem eğlendirici hem eğitici bir oyun olmanın yanı sıra şehirlerin, beldelerin, köylerin tanıtımı için de güzel fırsatlar sunuyor. Belediyeler ve muhtarlıklar şehirlerine, beldelerine, köylerine saklayacakları kutular ve İnternet'te açacakları kutuların yerleri hakkında ipuçlarını yazan, yöreleri hakkında turistik ve kültürel bilgiler sunan siteler aracılığıyla mükemmel bir hizmet verebilirler.Bedava ofis dağıtılıyorWord, Excel, Powerpoint ve benzeri yazılımlardan oluşan ofis yazılımları paketlerine ücretsiz olarak edinilebilen güçlü bir rakip çıktı. Mayıs 2002'den beri geliştirilen ücretsiz ofis yazılımları paketi OpenOffice, üstelik Türkçe sürümü de dahil olmak üzere dağıtılmaya başlandı. Çeşitli İnternet sitelerinden ücretsiz olarak yüklenebilen ya da CD'si sipariş edilebilen Open Office 1.1 sürümü Adobe PDF ve Macromedia Flash desteğine de sahip. Windows 95 ve üstü tüm sürümleri, Linux x86 ve PowerPC ile Solaris işletim sistemlerinde çalışan OpenOffice 1.1'in Mac OS sürümü de yakında çıkmış olacak.OpenOffice.org Türkçe Proje Grubu proje lideri Görkem Çetin, Open Office kullanım oranının 2004 yılı sonuna kadar yüzde 20'yi bulacağını belirterek, çok yakında pek çok donanım üreticisi ve ulusal yazılım firmalarının da desteğini alacaklarını söylüyor.OpenOffice'in yeni sürümü Microsoft Office belgelerini açabildiği gibi, OpenOffice ile hazırlanan belgeler de Microsoft Office ile açılıp, kullanılabiliyor.tr.openoffice.orgdistribution.openoffice.orgŞebeke genişliyor:EMC2 ve CA da katıldıOracle'ın ''şebeke bilgiişlem'' (grid computing) kavramını hayata geçirdiği yeni ürünü 10G'ye bilişim dünyasından destek yağıyor. HP, Dell, Sun ve Intel gibi devler Oracle 10G'yi daha tanıtım aşamasındayken desteklediklerini açıklamışlardı. Bu tanıtımının ardından henüz iki hafta geçmiş olmasına rağmen sektörün iki büyük oyuncusu daha, Computer Associates (CA) ve EMC2 de, 10G'yi desteklediklerini açıkladılar. CA tarafından yapılan açıklamada ''Şirketlerin isteğe bağlı yönetim stratejilerini geliştirmeyi hedefleyen CA, buna paralel olarak Oracle 10G'yi Linux, Unix ve Windows işletim sistemlerinde desteklemektedir'', denildi. EMC2 ise 10G için disk bazlı yedekleme ve kurtarma sunacağını, diske yedekleme ve diskten geri yükleme sayesinde müşterilerin kritik verilerini daha etkin bir şekilde korumalarını ve geri yüklemelerini sağlayacaklarını açıkladı.Başbakan Erdoğan’a MIT desteğiİnternet'i Türkiye'deki her eve sokarak üniversite sorununa çözüm bulacağını söyleyen Tayyip Erdoğan'a ilk destek ABD'nin önde gelen üniversitelerinden biri olan MIT'den (Massachusetts Institute of Technology) geldi. MIT eğitim verdiği hemen hemen tüm alanların İnternet versiyonunu tüm dünyanın kullanımına açtığını açıkladı. Toplam 500 dalda açılan kurslarda ders notları, örnek proje ve ödevler dahil en ince ayrıntılar dahi unutulmamış. Kurslarda MIT dahilindeki tüm akademik disiplinlerin eğitim materyallerinden serbest kullanım olanağı sunuluyor.ocw.mit.eduwww.mit.edu
button