Oluşturulma Tarihi: Şubat 16, 2002 00:00
DÖRT yıldan beri şirin turizm beldesi Kaş'ta görev yapan doktor eşiyle ikamet eden 53 yaşındaki Alpaslan Ozan'ın tarikatçı olduğu iddia edilen kaymakamdan (Halil İbrahim Akpınar) çektiklerini kelimesini değiştirmeden yayınlıyoruz: ‘‘Ben Balgat'taki Amerikan Üssü'nden emekli oldum. Doktor olan eşimle dört yıl önce Kaş'a yerleştik. Eşim Sağlık Grup Başkanı'dır. Eniştem ünlü gazeteci ve Futbol Federasyonu eski Başkanı Cemal Saltuk'tur, merhum tiyatro sanatçısı Asaf Çiğiltepe halamın oğludur. İyi İngilizce bilirim; sosyal tarafım olduğu için bar ve lokallere takılırım. İçkiyi keyif aldığım için içerim. Alkolün de zararlarını bilirim. Ancak içki içenlere ne Tayyip, ne de başkaları karışabilir. Maalesef özellikle Refahyol döneminden sonra insanlar içki içtikleri için Alevi ve dinsiz ilan edilmiştir.BİR KAYMAKAM Kİ...Burada 33 yaşında, aslen Kahramanmaraş'ın Türkoğlu İlçesi'nden imam-hatip kökenli bir kaymakam var; sanki zaptiye amiri... İki yıl önce MHP İlçe Yönetim Kurulu'na seçildiğim gün kaymakam bizzat ilçe başkanımıza gelerek benim içki içtiğimi, namaza gitmediğimi, bu itibarla da MHP'den uzaklaştırılmam gerektiğini, aksi takdirde MHP'ye hizmet verdirmeyeceğini açık seçik beyan etmiştir.SEN ŞAMANİST MİSİN?İlçe başkanım da bunun kişisel bir tercih olduğunu, insanların kimseyi rahatsız etmedikçe içki içmelerinde bir engel olmadığını ifade etmiştir. Bundan sonra kaymakamın eşime ve bana saldırıları başlamıştır. İlçeye gelen Sağlık Bakanlığı müfettişi, benim içki içip içmediğimi, namaz kılıp kılmadığımı, Alevi olup olmadığımı, Şamanizm'le bir ilgim bulunup bulunmadığını sormuş, aynı soruları eşime de yöneltmiştir. Evet, İslamiyet'ten önceki 'Öntürkleri'i ilgilenir, araştırmalar yaparım. Değilim ama Alevileri severim. Müfettişin tavrı üzerine Antalya Valiliği'ne başvurarak, hazırlanan raporu istedim, verilmedi. Bu itibarla da suçlamaları yapan kişiler hakkında dava açamadım.AV RUHSATI VERMİYORAyrıca, 1969'dan beri kara avcılığı yaparım. Daha önce bulunduğum Çay (Afyon) Avcılık Kulübü'nün üyesi idim. Çankaya, Keçiören, Çorum'un Dodurga ve Ortaköy ilçelerinde av ruhsatı almıştım. Ruhsatı alırken hiçbir sorun çıkmadı; ama Kaş'ta isterken kızılca kıyamet koptu. Kaş Emniyeti, bizzat kaymakam emri ile içkili yerlerde görüldüğüm için av ruhsatı almamı engelledi. Beni hukuk dışı bir şekilde rapor almak için zorla hastaneye göndermek istediler. Kaymakamı, Antalya Valiliği'ne şikáyet ettim. Fakat valilik, nedense kaymakamı haklı gördü. Bunun üzerine İdari Mahkeme'ye başvurdum; evraklar 16.7.2001'de mahkeme kalemince alınmasına rağmen maalesef kayıp... Avukatım bir aydır idari mahkemede bu evrakları arıyor.MÜFTÜ BANA KÁFİR DİYORTurizmin beşiği sayılan Kaş'ta insanlar içki içtikleri için gizliden gizliye yargısız infaz ediliyor. Eğer size bu konuda bir şey yapamazlarsa birisi aleyhinizde garip iddialarla savcılığa başvuruyor ya da cami mikrofonundan isminiz verilmeden açık açık bizzat müftü tarafından 'káfir' ilan ediliyorsunuz. İlçemizde bir ara konferans veren Sorbon Üniversitesi'nden Prof. Haluk Tarcan'ı bile 'dinsizlikle' suçlayabilen bu tür kaymakamların tavrı karşısında, Tayyip Bey'in referandum yapmasına hiç gerek yoktur. Zaten bazı kaymakamlar referandumsuz gerekeni yapmaktadır. Bu konuyu önce TBMM İnsan Hakları Komisyonu'na, sonra da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürmeye hazırlanıyorum.’’ Laik Cumhuriyet'in bir kaymakamını tanıyın ve 'o kafa'ların daha çoğalmaları karşısında neler olabileceğini şimdiden hesap edin.Birilerinin kolladığı Kaş Kaymakamı, içki içenlere zaptiyelik yapıyorMHP İlçe Başkanı: ANAP koruyorALPASLAN Ozan'ın e-mail'le gönderdiği yakınmalarını Ankara'ya bir işi için giden MHP Kaş İlçe Başkanı Mehmet Karabaş'a aktardık. Onun da aynı konulardan şikáyetçi olduğunu gördük. Ve aynen şunları söyledi:‘‘Maalesef bütün söyledikleri doğru; tepkisine aynen katılıyorum. Üç yıldan beri herkesin içkisiyle, şununla bununla uğraşıyor. Bayağı rahatsız oluyoruz. Kaymakamın alınması için milletvekillerine başvurduk, ancak İçişleri Bakanlığı ellerinde olduğu için ANAP'lılar kendisini koruyor. Kaymakam, geçen yıl Patara'daki otelleri jandarmaya kapattırmaya kalktı. Ancak Turizm Bakanlığı'na durumu anlatarak, otellerin mühürlenmesini engelledik. Maalesef DSP ve MHP olarak gerçekten çok mustaribiz. Daha önce gelen müfettişe aleyhinde ifade verdim; hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Ankara'da birileri tarafından kollanıyor. Kaş'a yakışmayan bir kaymakamla ülkemiz, turizmimiz nereye gider bilemiyorum.’’Yorumsuz (3)BAYINDIRLIK Bakanlığı eski Müsteşar Yardımcısı Sedat Aban'ın, geçen hafta TBMM Soruşturma Komisyonu üyeleri tarafından ses kaydıyla alınan ifadeleri medyada pek yer almadı. 470 sayfalık tutanakta, Sedat Aban milletvekilleriyle 'samimi bir sohbet' yaptığını söylüyor. Bazı bölümlerde 'kayda alınmaması' koşuluyla ilginç açıklamalar yapıyor. Ancak bunlar tutanakta yer almıyor. Aban dava dosyasında bazı kişilerin yer almamasını eleştiriyor:‘‘... Ben Müsteşar Muaviniyim, Müsteşar (Ali Helvacı) nerede? Dosyaya bakıyorsunuz, ben bakanım! Bütün 'olur'ları Müsteşar uygun görüşle Bakan'a arz etmiş. Nasıl Müsteşar bunun dışında olabilir? Müsteşar'ın hiç mi suçu yoktur, iddianamede adı geçmiyor? Hadi çeteden olmasın, şeyden olmasın, bilmem, (TCK) 205. maddeden olmasın, 240'tan (görevi kötüye kullanma) olsun. Neden yok acaba, düşündürmüyor mu?(...) Bakanı götürmek için altta birtakım kişiler yenilecekti. Orada birilerine kıyabiliyorlardı, birilerine kıyamıyorlardı. Bana kıyabildiler, beni yediler. Ha demek ki, Türkiye'de bu iş siyasal bir olay.(...) Savcıya, 'sen uzaktan kumandalı hareket ediyorsun, oyuncaklara benziyorsun' dedim. 'Şu anda benim için ilahlar kurban istiyorsa, bana gücün yetiyor' dedim. Beni koruyan yok.(...) 'Aysbergin görünmeyen yüzü' derken 'işin görünmeyen, siyasal yönleridir' diyorum ben.(...) Ha (operasyon) birtakım yerlere gitmiyorsa, bu Karayolları Genel Müdürü'nü (Dinçer Yiğit) almamışlarsa, demek ki koruyan var. Bakanın kendi kadrosu varken, neden ben seçildim? Ben bakanın kadrosu değilim.’’Yorum yok...
button