Kâbe’de sabah namazının ardından yaklaşık beş yüz radikal İslamcı eylemci, daha önce Kâbe’nin çeşitli bölümlerine sakladıkları silahları alarak ateş etmeye başladılar. Kısa bir süre sonra Kâbe’nin mikrofon sistemini ele geçiren eylemciler, giriş kapılarını kapatarak Kâbe’yi teslim aldılar.
Eylemciler “emperyalistlerle işbirliği yapan, petrolü yabancılara peşkeş çeken, İslami hükümleri tam olarak uygulamayan” Suudi Krallığı’nın yıkılmasını, yerine İslam devletinin kurulmasını istiyorlardı.
Olay karşısında büyük şaşkınlık yaşayan Suudi hükümeti, ilk birkaç günlük tereddüdün ardından, eylemcilere silahlı baskın için fetvayı aldı...
İşgalin 6. günü operasyon başladı...
Önce kapıları tutan eylemcilere yoğun ateş açıldı. Ardından zırhlı araçlarla Kâbe’nin kapıları kırılarak içeri girildi. Bir yandan da helikopterlerle Kâbe’ye indirme yapıldı.
Göğüs göğüse çarpışmaların ardından Suudi kuvvetleri, zemin katı ve üst katları ele geçirdi. Operasyon sırasında zehirli gazlar kullanılarak eylemcilerin etkisiz hale gelmeleri sağlandı.
Eylemcilerin lideri Cuheyman sağ olarak yakalandı.
Operasyonun sonucu: 127 Suudi güvenlik gücü öldü... İsyancılardan ölenlerin sayısı ise 117... Baskın sırasında Kâbe’de namaz kılan ziyaretçilerden ise 26 kişi öldü...
Yargılamalar sonrasında baskına karışan 63 kişi, kafaları kesilerek idam edildi.
6 günlük baskın sırasında Mekke ve Medine’de sokağa çıkma yasağı ilan edildi...
Asırlardır kesintisiz devam eden tavaf, baskın süresince yapılamadı.
Sel suları altında kalan Kâbe’de yüzerek tavaf
1941 ve 1974 yıllarında Kâbe’yi, “havuzun içinde yüzen bir yapı”ya döndüren sel baskınları yaşandı.
1941’deki sel baskını o kadar güçlüydü ki, arabalar bile su üzerinde yüzdü.
Bu yılda yaşanan sel olayında Hacerül Esved taşının bir parçasının koptuğu söylenir.
1974’te yaşanan sel baskını da Kâbe ziyaretçilerini epey zorladı.
Tavaf sırasında sele yakalanan ziyaretçiler, bir süre Kâbe’nin duvarlarında oturdular.
Ancak yüzerek tavafa devam edenler de oldu...
Böylece...
Sel bile tavafı duramadı...
Yetkin rehberlerÇoğu Mısır’daki meşhur Ezher Üniversitesi’ni bitirmiş genç Türk rehberler, umreye gelenlere İslam tarihiyle ilgili en doğru bilgileri veriyorlar.
Kâbe sular altındaKâbe, aşırı yağışlar nedeniyle yakın tarihte iki kez sular altında kaldı. Ancak sele rağmen ziyaretçilerin tavafı sürdü. Kâbe’yi yüzerek ya da basit kayıklarla tavaf edenler oldu. Bir diğeri ise tam altı gün süren ve Kâbe’de kan akmasına yol açan baskındı. Tüm dünyada büyük tepki çeken baskına karşı İslam dünyasında büyük gösteriler yapıldı. Olayların ayrıntıları, uzun süre öğrenilemedi.
İlginç sorulara ilginç cevaplarSORU: Peygamber Camii’ne girerken kollarımıza yapışan insanlar bizden ne istiyorlardı?
CEVAP: Avluda kurulan binlerce iftar sofrası vardı... Kollarımıza yapışanların tek söylediği şuydu: Lütfen bizim soframıza buyurun... O kadar ısrarlıydılar ki, ancak “Biz başka bir sofranın davetlisiyiz” deyince kolumuzu bırakıyorlardı.
SORU: Dünyanın en büyük iftar sofrasını kim finanse ediyor, Türklerin sofrasında kimler vardı? Sofra nasıl rekor bir sürede kalktı?
CEVAP: İftar sofralarının maliyeti çok yüksek değil... Bu nedenle isteyen herkes sırayla finansör olabiliyor... Peygamber Camii’nin avlusunda Türklerin finanse ettiği çok sayıda sofra var... Türklerin sofralarında Medine’de bulunan Milli Eğitim’e bağlı okulların öğretmenlerinden Türk işçilerine kadar herkes yer alıyor...
SORU: Peygamber Camii’nin içinde yatan insanlardan bazıları neyin provasını yapıyorlardı?
CEVAP: Bembeyaz kıyafetler içinde öğle ile ikindi arası caminin içinde yatanlara bakınca, akla sadece “mahşer günü” geliyor... Biz de baktık ve “Mahşer günü gibi” dedik...
SORU: Medine’de rehberimizin bize anlattığı derslerle dolu cenaze namazı hikâyesi neydi?
CEVAP: Türkiye’de bazen “Falancanın cenaze namazı kılınmaz” tartışmaları gündeme gelir. Oysa Medine’deki rehberimiz bize, Peygamber’in bir uygulamasını anlattı: Peygamber döneminin ünlü münafıklarından, her fırsatta Müslümanların aleyhinde çalışan Abdullah bin Übey öldüğünde, onun cenaze namazını kılmak istemişti...
SORU: Türk işçileri Peygamber Camii’ni onarırken, bir sütunu niye daha büyük yaptı?
CEVAP: Sütunu büyük yaptılar, çünkü Peygamber’in secde ettiği yeri o sütunla kapatmak istediler. Amaç: Peygamber’in secde ettiği yere ayakla basılmasına engel olmaktı.
SORU: Türk işçileri, caminin inşaatı sırasında Hz. Muhammed’i rahatsız etmemek için ne önlem aldı?
CEVAP: Kullandıkları inşaat aletlerini kumaşla, kadifeyle sarıp gürültü çıkarmamaya özen gösterdiler. Türk işçilerinin Peygamber’in kabri başında yapılan inşaat faaliyeti, hep böyle sürdü...
SORU: Peygamber’in Medine’de ilk namazını kıldığı camiin tepesindeki küçük deliğin sırrı ne?
CEVAP: Kuba Mescidi’nde mihrabın üstündeki kubbede, herkesin fark edemeyeceği bir delik var... Bu delik, Kuba Mescidi’nin onarımında çalışan Türk işçiler tarafından açılmış. Hz. Peygamber’in namaz kıldığı yeri işaretliyor. Tam o deliğin altında kılınan namazın sevabının daha fazla olduğuna inanılıyor.
SORU: Kıblenin değiştiği gün Medine’de ne yaşandı?
CEVAP: Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa idi... Peygamber, Medine’de önceleri Mescid-i Aksa’ya dönerek namaz kılıyordu... Bir gün Medine’de Beni Seleme semtinde 30 kadar sahabesiyle ikindi namazını kılarken, kıblenin değiştiği emri geldi. Namazın iki rekatı Mescid-i Aksa’ya yönelik olarak kılınmıştı, ayet gelince son iki rekat tam tersi yönde bulunan Kâbe’ye yönelik olarak kılındı... Bu namazın kılındığı yerde yapılan mescide “Kıbleteyn Mescidi” adı verildi... “Kıbleteyn”, yani “İki kıbleli”...