Güncelleme Tarihi:
İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Celal Yılmaz, 17 Ağustos 2015 günü Halkalı’da trafikte tartıştığı ve sonrasında kendisini oturduğu siteye kadar takip eden ve elinde silahı bulunan motosiklet sürücüsü Ahmet Sülüşoğlu’nu 3 kurşunla öldürdü.
Yılmaz hakkında haksız tahrik altında kasten adam öldürme suçundan 12 yıldan 18 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Olay olduğunda tutuklanan Celal Yılmaz, avukatlarının itirazı üzerine 8 gün cezaevinde yattıktan sonra tahliye edilmiş, görülen ilk duruşmada tutuklanmıştı.
Bakırköy 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 4’ncü duruşmada savcı verdiği mütalaasında olayda meşru müdafaa şartları oluşmadığı, Celal Yılmaz’ın haksız tahrik altında Ahmet Sülüşoğlu’nun öldürdüğünü belirtti.
Celal Yılmaz son söz olarak “Evine saldırılan benim. Öldürülmek üzere saldırılan benim. Ama kasten öldüren ben oluyorum. Bunu kesinlikle kabul etmiyorum. Beraatımı istiyorum.” dedi.
Mahkeme, Celal Yılmaz meşru müdafaa savunma sınırlarını mazur görülebilecek heyecan korku ve telaş nedeniyle aşarak gerçekleştirdiği gerekçesiyle ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verildi.
Yılmaz tahliye edildi. Karara muhalefet şerhi koyan mahkeme başkanı Asuman Yetişkin sanığın haksız tahrik altında kasten öldürme suçundan cezalandırılması gerektiğini belirtti.
Sülüşoğlu Ailesi’nin Avukatı Halis Yıldırım kararı temyiz edeceklerini söyledi.
"30 YAŞINDA ÖLMÜŞ BİR GENÇ VAR"
Halkalı’daki polis lojmanlarının girişinde, 17 Ağustos 2015 gecesi trafikte tartıştığı Ahmet Sülüşoğlu’nu öldürdüğü gerekçesiyle "Haksız tahrik altında kasten adam öldürmek" suçundan 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Celal Yılmaz davasında karar çıktı.
Davanın karar duruşmasına, tutuklu sanık Celal Yılmaz ve 4 avukatı ile maktül Ahmet Sülüşoğlu’nun yakınları ve avukatları katıldı.
Sülüşoğlu Ailesi’nin Avukatı Halis Yıldırım, dosyadaki delillere göre meşru müdafaa koşullarının oluşmadığını belirterek, "Maktül açısından bir saldırıdan söz edilebilecek bir fiil ve eylem söz konusu değildir. 30 yaşında, yaşamının baharında ölmüş bir genç var. Sanığın kasten adam öldürme kastı ile hareket ederek suçu işlediği sabittir. Şikayetçiyiz ve sanığın cezalandırılmasını istiyoruz" dedi.
Esas hakkındaki mütalaası sorulan duruşma savcısı Talip Kalkan da, sanık ile maktülün trafikte tartıştığı, bu sırada sanığın aynı anda peş peşe 3 kez ateş ettiği belirtilerek, "Vücuduna isabet eden ateşli silah mermi çekirdeklerinin etkisiyle yere düşen Ahmet Sülüşoğlu’nun olay yerinde öldüğü anlaşılmıştır" dedi.
"MAKTÜLÜN KURU SIKI TABANCAYLA SALDIRI YAPMAYI PLANLAMIŞ OLMASI DÜŞÜNÜLEMEZ"
Savcı Kalkan, mütalaasında özetle şunları söyledi:
"Maktülün olay yerine dönmüş olmasının, biraz önce meydana gelmiş olan darp edilme olayının gururu üzerinde bıraktığı etki ve güvenlik görevlilerine karşı gururunu kurtarma psikolojisinden kaynaklandığı sanılmaktadır. Zira maktülün kuru sıkı tabancayla saldırı yapmayı planlamış olması düşünülemez.
Öldürme olayı site girişindeki güvenlik kamerasının görüş alanı içerisinde ve kamera saatine göre 00:57:28-00:57:35 arasındaki 7 saniyelik bir süre içerisinde meydana gelmiştir. Bu 7 saniye içinde maktülün sağ elinde tuttuğu ve kapağı yivde sıkışmış durumdaki kuru sıkı tabancanın namlusu yere dönük vaziyettedir. Sanığın ateş etmesi anına kadar maktülün sanığı fark ettiğine dair bir tepkisi kamera kayıtlarında gözükmemektedir. Maktül ne sanığa ne de güvenlik görevlilerine elindeki kuru sıkı tabancayı doğrultmuş değildir. Sanığın ateş etmesi anında maktülün şaşkınlık ve refleksle tabancayı tuttuğu sağ elini gelişi güzel yukarıya kaldırdığı, hatta aynı anda ve aynı refleks ile maktülün yüzünü kendisine yönelen namlunun aksi yönüne, kendi sağ omzundan geriye doğru çevirdiği, yani sağ tarafına doğru döndüğü gözükmektedir."
"İLK MERMİ PATLAMAYINCA TABANCASINI YENİDEN KURMUŞ"
"Sanığın güvenlik görevlisi Bektaş’ın omuzu üzerinden maktulün kafasına doğrulttuğu tabancanın tetiğine bastığı ve merminin patlamaması nedeniyle tabancasını yeniden kurup ateş ettiği sırada maktülün elindeki tabancanın namlusu yere dönük ve beli hizasının altında bulunmaktadır. Sanık savunmasında maktülün tabancasını bırakması yönünde uyardığını beyan etmiş ise de; maktülün elindeki tabancanın kuru sıkı ve kapağının sıkışmış vaziyette olduğunu anlaması sanıktan beklenilmemesi gerekmekle birlikte, 7 saniyelik süre içerisinde gelişen olay sırasında öldürme kastı dışında maktülü ikaz, ikna ve caydırma adına hiçbir seçeneğin sanığın aklına dahi getirmediği izlenen hareket tarzından anlaşılmıştır."
"KENDİSİNE MEYDAN OKUDUĞUNU GÖRDÜĞÜ MAKTÜLÜ CEZALANDIRMAK KASTIYLA HAREKET ETMİŞTİR"
"Sanığın kendisi veya olay yerinde bulunanları saldırıdan korumak amacından ziyade, kendisine meydan okuduğunu gördüğü maktülü cezalandırmak kastıyla hareket ettiği kanaati hasıl olmaktadır. Sanık açısından meşru müdafaanın şartları oluşmamıştır. Ancak trafikte karşılaştıkları andan itibaren başlayan ve yukarıda özetlenen süreç içinde maktülün davranışları nedeniyle sanığın ağır ve haksız tahrik altında bulunduğu açıktır."
Savcı Talip Kalkan, esas hakkındaki mütalaasının sonunda, sanığın "Haksız tahrik altında kasten adam öldürmek" suçundan cezalandırılması yönünde görüş bildirdi.
Sanık Yılmaz’ın avukatları ise savunma için süre istedi. Mahkeme, avukatlara yarım saat süre vererek duruşmaya ara verdi. Aranın ardından avukatlar son savunmalarını yaparak, esas hakkındaki mütalaaya katılmadıklarını, müvekillerinin suçu meşru müdafaa sınırları içinde işlediğini öne sürüp beraatine karar verilmesini istediler.
"ÖLDÜRÜLMEK ÜZERE SALDIRILAN BENİM AMA KASTEN ÖLDÜREN BEN OLUYORUM"
Son sözü sorulan sanık Celal Yılmaz, savcının esas hakkındaki mütalaasını kabul etmediğini belirterek, "Evime saldırılan benim, öldürülmek üzere saldırılan benim. Ama kasten öldüren ben oluyorum. Bunu kesinlikle kabul etmiyorum. Beraatime ve tahliyeme karar verilmesini istiyorum" dedi.
OY ÇOKLUĞU İLE ’CEZALANDIRILMASINA YER OLMADIĞI’NA KARAR VERİLDİ
Mahkeme, karar vermek üzere duruşmaya yaklaşık 1 saat ara verdi. Aranın ardından tarafların avukatlarını duruşma salonuna alan mahkeme heyeti, oy çokluğuyla "Meşru müdafaa sınırları ve mazur görülebilecek heyecan, korku ve telaş" gerekçesi ile sanık Emniyet Müdürü Celal Yılmaz hakkında "Cezalandırılmasına yer olmadığına" karar verdi. Mahkeme, kararla birlikte Yılmaz’ın tahliyesine hükmetti.
BAŞKAN KARARA MUHALİF KALDI
Mahkeme Başkanı Asuman Yetişkin ise karara muhalefet şerhi koyarak, sanığın "Haksız tahrik altında kasten adam öldürmek" suçundan cezalandırılması gerektiği yönünde görüş bildirdi.
Kararı duyan Ahmet Sülüşoğlu’nun yengesi Serpil Sülüşoğlu sinir krizi geçirdi. "Öldürdüler benim oğlumu, üstünü kapattılar" diye feryat eden Sülüşoğlu, adliyeye çağrılan ambulansla hastaneye kaldırıldı.
AVUKAT YILDIRIM: KARARI TEMYİZ EDECEĞİZ
Sülüşoğlu Ailesi’nin Avukatı Halis Yıldırım, duruşma çıkışı yaptığı açıklamada, sanığın beraat etmediğini vurgulayarak, "Ceza verilmesine yer olmadığına karar verildi. Ve tahliyesine karar verildi. Mahkeme meşru müdafaa koşullarını tespit edemediyse de, korku ve heyecanla bu suçu işlediği noktasından hareketle ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verdi. Temyiz imkanı vardır, temyiz edeceğiz. Celal Yılmaz ilk tutukluluğundan bir hafta sonra tahliye edilmiş, sonra da ilk duruşmasında bu heyet tarafından tutuklanmıştı. Gerek ailede gerek biz avukatlarda bir umut ışığı belirmişti. Ama bugün bu umut ışığı da bizim için ortadan kalkmıştır. Bu nedenle olumsuz bir sonuçla karşı karşıyayız. Temyiz edeceğiz ve Yargıtay’a götüreceğiz bu durumu" dedi.
AĞABEY SÜLÜŞOĞLU: BİZ ASLA MEŞRU MÜDAFAA OLDUĞUNA İNANMIYORUZ
Öldürülen Ahmet Sülüşoğlu’nun ağabeyi Mecnun Sülüşoğlu ise "Şu an hissettiklerimiz hayal kırıklığı. Hak yerini bulmadı. Bizim için gerçekten de hayal kırıklığı, büyük hayal kırıklığı. Aynı acıyı kimse yaşamasın diliyoruz. Üç gün sonra doğum günüydü, kaybettik, ne diyebiliriz ki? Hukuki mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Çocuğumuzu, kardeşimizi genç yaşta kaybettik. Biz asla meşru müdafaa olduğuna inanmıyoruz" diye konuştu.
CELAL YILMAZ PAŞAKAPISI CEZAEVİ'NDEN TAHLİYE EDİLDİ
Trafikte tartıştığı motosiklet sürücüsü Ahmet Sülüşoğlu'nu öldürmek suçundan yargılandığı davada, olayın "Meşru müdafaa sınırları ve mazur görülebilecek heyecan, korku ve telaş" nedeniyle meydana geldiği gerekçesiyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Celal Yılmaz cezaevinden tahliye edildi.
Celal Yılmaz, Bakırköy Adliyesi'ndeki işlemleri tamamlandıktan sonra, saat 21.00 sıralarında cezaevi aracıyla Üsküdar'daki Paşakapısı Cezaevi'ne getirildi. Tahliye işlemlerinin tamamlanmasının ardından, Celal Yılmaz saat 22.00'de aynı araçla cezaevinden ayrıldı.Bu arada, Celal Yılmaz'ı karşılamak için gelen yakınları, Yılmaz'ın tahliye olup araçla çıkması üzerine cezaevi önünden ayrıldı.
OLAY NASIL OLMUŞTU
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma dosyasına giren görüntülere göre olayda şunlar yaşandı:
Celal Yılmaz otomobiliyle, Ahmet Sülüşoğlu ise motosikletiyle saat tam 00.49’da olay yerine geliyor. Ahmet Sülüşoğlu motosikletinden indikten sonra Celal Yılmaz’ın üzerine yürüyor. Celal Yılmaz karnına tekme attığı Ahmet Sülüşoğlu’nu sonra da tokat ve yumrukla darp ediyor. Araya sitenin güvenlik görevlileri giriyor.
Saat 00.50’de emniyet müdürü evine gidiyor. Ahmet Sülüşoğlu da 00.51’de motosikletine binerek ara sokakta kayboluyor. Celal Yılmaz, saat 00.56’da kıyafetini değiştirmiş olarak yeniden lojmanların girişine geliyor ve güvenlikçilerle sohbet etmeye başlıyor. Ahmet Sülüşoğlu ise saat 00.57’de lojman girişine motosikletiyle geliyor. Ahmet Sülüşoğlu motosikletten iner inmez sağ elini sağ bel arka kısmına doğru atarak, kuru sıkı tabancasını çekiyor ve atışa hazır hale getiriyor. Araya güvenlik görevlisi giriyor. Ahmet Sülüşoğlu bu sırada tetiğe basıyor ancak tabanca ateş almıyor. Celal Yılmaz da güvenlikçinin arka tarafından 7.65 mm’lik Beretta marka tabancasıyla 3 el peş peşe ateş ediyor.
Görüntülerin daha önceki yayınlanmayan bölümlerinde ise Emniyet Müdürü Celal Yılmaz, tabancasını beline koyduktan sonra cep telefonuyla 112 ve 155’i arayarak olayı bildiriyor. Polis oldukları anlaşılan sivil kişiler de Ahmet Sülüşoğlu’nun nabzını kontrol ediyor. Ahmet Sülüşoğlu’nun hayatını kaybettiği ortaya çıkanca polisler olay yerini şeritle kapatıyor.