Tartışmalara rağmen büyümeye devam eden pazar: GDO'lu ürünler
Güncelleme Tarihi:
Dünyada bazılarının “katil mısır” diye karşı çıktığı, bazılarının da tarımsal verimliliği artırdığı gerekçesiyle desteklediği genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO), Tarım Bakanlığı’nın son dönemde yayımladığı yönetmeliklerle Türkiye’nin de gündemine girdi.
TÜRKİYE’DE DE KULLANILMAYA BAŞLANAN GDO’LU ÜRÜNLER HAKKINDA BİLMEK İSTEDİĞİNİZ HERŞEY
Tarım Bakanlığı’nın 25 GDO’lu ürünün kullanımına izin vermesi Türkiye’de tartışma yarattı. GDO’ya karşı çıkanlar bu karara tepki gösterirken, destekleyicileri ise yeni ürünlerin ekonomiye katkı sağlayacağına inanıyor.
Ancak bu tartışmalar dünyada yeni değil. Genetik yapısı laboratuar ortamında değiştirilen tohum gibi tarımsal ürünler olarak tanımlanan GDO kullanımı, dünyanın bazı ülkelerinde yasak olmasına karşın bazı yerlerde de oldukça yaygın.
GDO ya da sektörün kendisini tanımlamak için kullandığı biyoteknolojik ürünler sektörü, kısaca mısır, pamuk, soya fasülyesi gibi tarım ürünlerinin standart bir şekilde tarlada yetişmesini sağlayan tohumların üretimine dayanıyor.
Üretilen tohumların küresel çapta ekonomik büyüklüğü 2009 yılında 10. 5 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Bunun 2010 yılında 11 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu tohumlardan elde edilen tarımsal ürünlerin küresel ticaret hacmi ise 130 milyar dolar civarında. Tarlasında GDO’lu tohum kullanan çiftçilerin sayısı ise 14 milyon.
Ekilen tarım ürününün tohumunun laboratuarda üretilmesi ise başta çevreciler olmak üzere çok sayıda kişinin karşı çıktığı bir husus. GDO karşıtları, standart ürün elde etmek için tohumların yapısıyla oynanmasının uzun vadede insan sağlığını olumsuz etkileyebileceğini savunuyor.