Tartışma bitti!

Güncelleme Tarihi:

Tartışma bitti
Oluşturulma Tarihi: Eylül 06, 1999 00:00

Haberin Devamı

Eminönü'ndeki 500 yıllık Ahi Çelebi Camii 1990 yılında başlayan restorasyonu bir türlü tamamlanamadığı için, son depremden en fazla zarar gören tarihi yapılardan oldu. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün restorasyonu bir türlü bitirmemesi üzerine, bu işi İstanbul Ticaret Odası üstlenmek istemiş, ancak Vakıflar bu teklifi reddetmişti. Tartışma depremle noktalandı. Tarihi camii kolay kolay onarılamayacak biçimde hasar gördü.

Ne yangınlar, ne depremler, ne de seller vurdu Eminönü'ndeki 500 yıllık Ahi Çelebi Cami'ini, Vakıflar'ın ihmalkárlığı kadar. Evliya Çelebi'nin Hz. Muhammed'in elini öpüp şefaat dileyecekken seyahat dilediği rüyasına mekán olan Ahi Çelebi Camii, en son 1990'da başlayan restorasyon macerasını bir türlü tamamlayamayınca, depremle birlikte neredeyse tamiri olanaksız şekilde zarar gördü. Caminin minaresinde derin yarıklar, sağ duvarında ise ana gövdeden ciddi bir ayrılma ilk bakışta göze çarpanlar.

10 yıl öncesine kadar ibadete açık olan cami 1990 yılında İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından onarıma alınmış, ilk iş olarak iç ve dış sıvalar kaldırılmış ve kubbenin kurşun plakaları sökülmüş. 1994 yılında temeli sağlamlaştırmak için enjeksiyon yapılmış ancak hem kullanılan malzeme, hem de zeminin yumuşak yapısı nedeniyle zemin suyu caminin içine dolmuş ve ilk enjeksiyon işlemi başarısızlıkla sonuçlanmış. 1997'de ikinci kez bir enjeksiyon yapılmış ancak bu tarihten sonra caminin onarım ve restorasyonu rafa kaldırılmış.

Depo olarak kullanılıyor

Bu arada hemen ilginç bir anekdot aktaralım: Vakıflar yaklaşık 10 yıldır ödeneklerin yetersiz olduğu gerekçesiyle cami onarımını tamamlayamadığını öne sürerken, İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) restorasyonu üstlenme tekliflerini de reddetmiş. Restorasyon konusunda uzman bir belediye görevlisi ise, ‘‘Vakıflar uzun süre, bu camiyi yerinden söküp taşımak için uğraştı. Dalan döneminde Büyükşehir Belediyesi'ne de bu teklifi götürdüler ve onlar da kabul etti. Ancak Anıtlar Kurulu müsade etmediği için cami yerinde kaldı. Sanırım bu yüzden Vakıflar'dan uzun yıllar restorasyon için tahsisat çıkartılmadı. Tabi cami yerine ticaret merkezi yapmak çok daha karlı olacaktı herkes için,’’ diyor.

Caminin bakıma alındığı 1990 yılından bu yana gönüllü olarak bekçiliğini üstlenen Ramazan Yılmaz, depremden hemen sonra hırsızların türediğini ve caminin giriş kapısının yanındaki mermer üzerine eski el yazması plaketi çalmaya kalktıklarını söylüyor. Yılmaz hırsızları yakalayıp, duvardan söktükleri plaketi almış ve beyaz alçıyla eski yerine tekrar yerleştirmiş. Kimin tarafından olduğu bilinmese de içi eski araba tekerlekleri, işportacı arabaları ve daha akla hayale gelmeyecek malzemeyle dolu olan (herhalde birileri tarafından artık ortak depo olarak kullanılıyor) cami ile ilgili olarak Yılmaz, ‘‘Bunlar önemli değil, onarım başlarsa hemen boşaltılır,’’ diyor.

Zaten eskiydi!

Daha önce de pek çok örnekte olduğu gibi, her an hakkında ‘‘restütüsyona gerek yoktur’’ kararı çıkabilecek olan Ahi Çelebi Camii'nin inşa kitabesi olmadığı için kesin inşaat tarihi bilinmiyor. Ancak kaynaklara göre caminin yapılış tarihi 1500. Fatih, II. Beyazıd, Yavuz Selim ve Kanuni dönemlerinde yaşayan ve 90'ı aşkın bir yaşta ölen Kemalü'l Tabib Ahi Çelebi Mehmed bin Tabib Kemal Abi Han Tebrizi tarafından yaptırılan cami, 1539'da, 1653'de iki yangın geçirmiş, 1894'deki büyük depremde de ciddi hasar görmüş ancak yapılan iyi kötü onarımlarla bugüne kadar gelmeyi başarmış. Mimari değerinden çok tarihi değeri nedeniyle korunması gereken caminin ahşaptan yapılmış rokoko tarzı oymalı mihrabının, 1982'de yapılan uzman kontrollerinde son derece sağlam bir biçimde durduğu belirtiliyor, nitekim Ramazan Yılmaz da 1990'da mihrabın hálá yerinde olduğunu söylüyor. Eğer ilgilerini çekerse Vakıf yönetimine camiye gidip mihrabın işporta arabaları ve eski tekerleklerin altında ne durumda olduğunu görmelerini tavsiye ederiz. Tabi eğer her an yıkılacak gibi duran camiye girmeyi göze alabilirlerse!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!