Güncelleme Tarihi:
KURAN-I Kerim’in 58. suresidir; Mücadele ismini taşır. Ve “Hakkını aramak için Hz. Muhammed’le tartışan kadın” anlamına gelir. Rivayeti ise şöyledir:
Medineli Ensâr’dan Evs b. Samit, Hicretin dördüncü yılında karısı Havle’ye “zıhar” yapar. Ağırlıklı olarak Medine ve çevresindeki Arap topluluklarının kadına yönelik aşağılayıcı ve ayrımcı geleneklerinden biridir zıhar; bu aşağılama “anne” imgesini kullanarak gerçekleştirilir.
Annemin sırtı gibi
Yani, eşlerinden boşanmanın bir yolu olarak onlara “Sırtın annemin sırtı gibi” der; zıhar geleneğine göre artık eşler arasında cinsel bir ilişki imkânsızdır. Zıhar yoluyla evlilik sona erdirilir. Ancak bir süre Evs b. Samit yeniden Havle’yle birlikte olmak ister. Havle, Samit’in isteğini kabul etmez ve “Zıhar’ı kaldırmak için Hz. Muhammed’in görüşünü al” karşılığını verir.
Havle Hz. Muhammed’e gider
Samit’in “Bu konuyu Hz. Muhammed’le paylaşamam” itirazı üzerine sorumluluğu Havle üstlenir; zıharın kaldırılmasının, yeniden Samit’le beraber olabilmenin yolunu öğrenmek için Hz. Muhammed’in yanına gider. Diyanet İşleri Başkanlığı Kuran Yolu Tefsiri’nde Havle ile Hz Muhammed arasındaki diyalog şöyle özetlenir:
Hz. Muhammed’in yanıtı
“Gençliğini kocası uğruna tükettiğini, ona çocuklar verdiğini ama şimdi yaşlanınca kapı dışarı edildiğini; dertli dertli anlattı. Hz. Peygamber bu konuda ilahi bir bildirim almadığını ve bilinen hükümden (haramlık) başka bir çözüm söyleyemeyeceğini belirtti.” Havle, ısrarına karşın Hz. Muhammed’den istediği yanıtı alamayınca Allah’a “Halimi sana arz ediyorum. Beni bu sıkıntıdan kurtar. Zıhar’ın ortadan kaldırılması için Resulünün dilinden bir vahiy inzal buyur!” diye dua etmeye başlar. Kısa bir süre sonra Havle’nin istediği olur; sorunun çözümüyle ilgili olarak Mücadele Suresi’nin ilk dört ayeti iner:
Seninle tartışan kadın
“Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a yakınan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah sizin karşılıklı konuşmanızı işitiyordu. Çünkü Allah her şeyi işitmekte ve görmektedir. İçinizden karılarına zıhar yapanların karıları asla onların anaları değildir. Onların anaları sadece, kendilerini doğuran kadınlardır. Gerçek şu ki, onlar çirkin ve asılsız bir söz söylüyorlar. Şüphesiz Allah affedicidir, bağışlayıcıdır...”
Ramazan Sözlüğü
FAKİH: Sözlükte “dikkatli ve ince anlayışlı, ayrıntılı bir şekilde bilen âlim” anlamına gelen fakih, ıstılahta din bilgini, fıkıh âlimi, İslâm hukukçusu demektir. Çoğulu fukahâdır. Kur’ân-ı Kerim’de on dokuz yerde, anlamak, hakkıyla idrak etmek manasında, aynı kökten fiil olarak geçmektedir. Bir âyette de, yine aynı kökten türetilen tefakkuh kelimesi, dinde bilgi ve şuur sahibi olmak anlamında kullanılmıştır. Hadislerde ise, fıkıh ve tefakkuh kelimeleri, iyi anlamak, din ve Kur’ân konularında bilgi sahibi olmak anlamında kullanılmıştır. (Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Kavramlar Sözlüğü)
Sureleri isim olan ayetler
CASİYE SURESİ: Mushaftaki sıralamada 45’inci, iniş sırasına göre 65’inci sure ismini 28’inci ayette geçen ve “diz çöken, dizlerinin üstüne çöküp kalan” anlamına gelen “Casiye” sözcüğünden alır. Casiye bu ayette “Kıyamet sonrasında, mahşer yerinde bekleyen insanların heyecan ve korkularını” tanımlamaktadır:
“Bütün toplulukları diz çöküp boyun eğmiş olarak göreceksin. Her topluluk kendine ait defterin başına çağrılacak, o gün yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz. ‘Bu, size gerçeği söylemekte olan kitabımızdır, biz bütün yaptıklarınızı kaydetmekte idik’ denilecek. İman edip güzel işler yapanları sorarsan Allah onları rahmet deryasına daldıracak. İşte apaçık başarı budur”
Kulak damlası orucu bozar mı?
YANIT: Kulak ile boğaz arasında da bir kanal bulunmaktadır. Ancak kulak zarı bu kanalı tıkadığından, su veya ilaç boğaza ulaşmaz. Bu nedenle kulağa damlatılan ilaç orucu bozmaz. Kulak zarında delik bulunsa bile, ilaç hiç mideye ulaşmayacak ya da çok azı ulaşacaktır. Bu miktar oruçta affedilmiştir. Orucu bozacak kadar ilaç ya da su mideye ulaşırsa oruç bozulur.
Soralım öğrenelim
Nihat HATİPOĞLU
? İnsanlarla ilgili olan melekleri ve görevlerini sayabilir misiniz?/NESLİHAN ÖZKAYA/ÇANAKKALE
Meleklerden dördü büyük meleklerdir. Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail. Cebrail, vahiy meleği, İsrafil, kıyameti, dirilişi ve sonra da mahşere toplamayı ifade eden suru üfüren melektir. Mikail ise tabiat olaylarından, rızıklardan sorumlu melektir. Münker ve Nekir, ölümden sonra kabirde sorgu soracak meleklerdir. Kiramen Katibin, amelleri yazmakla ilgili meleklerdir. Bunlara hafaza da denir. Hamele-i arş, arşı taşıyan melektir. Hazin, cennet ve cehennemde bekçi meleklerdir. Malik, cehennemde görevli melektir. Bunlara Zebani de denir. Rıdvan, cennette görevli melektir. Mukarrabun ve illiyyun ise Allah’a yakın ve görevi üstün meleklerdir. Başkaca melekler de vardır.
? Melekler gaybi geleceği bilirler mi?/ESMA ÜSTÜN/SİNOP
Gayb bilgisi Allah’ın kontrolündedir. Ancak Allah bildirirse bilebilirler. Zira Bakara suresinin 31-32. ayetlerinde “Melekler yüce Allah’a şöyle derler: ‘Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka hiçbir bilgimiz yoktur.’ Bazı melekler belli zaman dilimlerinde kendilerine verilen bilgiler dahilinde kısmi gaybi bilebilirler.
? Keramet nedir?/AHMET AKDAĞ/URFA
Peygamberlik iddiasıyla bir ilgisi olmaksızın, bir müminde harikulade -olağanüstü- bir halin meydana gelmesidir. Eğer kendisinde bu olağanüstü haller görülen kişi iyi ameller işleyen iyi bir mümin değilse buna istidrac denir. Keramet Allah’ın veli kullarına verilen bir ikram sayılır.
Oruçluyu tok tutan kurabiye
A.A.
ABD Başkanı Barack Obama’ya, Kırkpınar Yağlı Güreşleri için kente gelen sumo güreşçilerine, siyasilere ve sanatçılara ikramlarıyla ünlü Edirneli şekerlemeci Arif Meriç, oruç tutanlara özel kurabiye üretti. Şehr-i Ramazan adını verdiği kurabiyeyi un, yağ ve tuz olmadan ürettiği için sağlıklı da olduğunu belirten Meriç, “Sahurda ve iftarda bir tane yiyeceksiniz, koca gün acıkmayacaksınız. Çünkü bu kurabiye enerji deposu” iddiasında bulundu.