Güncelleme Tarihi:
23 YILLIK ÖĞRETMENİM
Sizi tanıyalım. Kimdir Fulya Tuncer?
1971 İstanbul doğumluyum. Bir erkek kardeşim var, doktor. İlk, orta ve lise eğitimimi İstanbul’da bitirdikten sonra Ankara Gazi Üniversitesi’nde İktisat Bölümü’nü okudum. Üniversiteyi bitirdikten sonra hemen, 1993 yılında Mustafa ile nişanlandık. 96 yılının ağustosunda da evlendik. 24 yıllık evliyiz. 23 yıllık sınıf öğretmeniyim. 2003 yılında da ikizlerimiz Nazlı ve Umut dünyaya geldiler, 17 yaşındalar.
Nasıl tanıştınız?
Mustafa ile akrabayız. Ben İstanbul’da büyüyorum, eşim Amasya’da. Ailemle yaz tatillerinde, yılda 10-15 gün Amasya’ya gelirdik. Mustafa ile de Amasya’ya geldiğimiz o günlerde birbirimizi görebiliyorduk. Eşim üniversitede İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanınca değişti hayatımız aslında. Üniversitede birinci sınıfı bitirdiğim yaz tatilinde yine Amasya’ya geldik. Mustafa tarlada çalışıyordu. Yanına gidip ‘Kolay gelsin’ dedim. O gün açıldı bana. Bekliyordum zaten, bir şeyler olduğunu seziyordum. Evlenmek için okulun bitmesini bekledik.
Mustafa Tuncer: Çiftçi çocuğuyum. Tütün kırdığımız sırada Fulya ‘Kolay gelsin’ demeye geldi. Açılmayı, dolayısıyla da gelmesini beklediğim bir yaz tatiliydi zaten. Bizim dönemimizde erkeğin kıza arkadaşlık teklif etmesi bile çok büyük olaydı. Ben de arkadaşlık teklif ettim. Aileler de bizim birlikte olmamızı istiyorlardı. Stajımı, 92 yılında Ankara’da, Fulya’nın yanında yaptım. Köyde süt kardeşimin düğününde atmosferden çok etkilenmiş olacaklar herhalde bizimkiler ‘Mustafa ile Fulya’nın da yüzüklerini takalım’ demişler. Düğünde, bize yüzük takmaya karar vermişler.
BEN YOKKEN BENİ İSTEMEYE GELMİŞLER
Fulya Tuncer: İsteme olayımız sürpriz oldu bana. Daha doğrusu haberim geç oldu. İstemeye İstanbul’a geldiklerinde ben evde yoktum. Ne kadar safmışız. Üniversite bitmiş, bilgisayar kursuna gidiyorum. O sabah da kalktım erkenden dershaneye gittim. Döndüğümde istenmiştim. Geldiğimde bitmişti tüm hikâye. Ben yokken beni vermişler. Kahve yapan oldu mu bilmiyorum ama ben yapmadım (Gülüyor).
Evlilik teklifi yapmadı Mustafa Bey. Hiç romantik, duygusal biri de değildir zaten. Zaman zaman sitem ederim, ‘Sen hiç evlilik teklif etmedin’ şeklinde. Evlilik yıldönümü, doğum günü aklınıza hangi özel gün geliyorsa bir hediye alayım yok. Evlilik teklif etmedi ama üç gün üç gece köy düğünü yapıldı; cuma, cumartesi ve pazar. İstanbul ve Ankara’dan, üniversiteden arkadaşlarımız gelmişti. Aralarında ilk defa köy düğünü görenler vardı. Üç gün boyunca hem kız evinde hem damat evinde yenildi, içildi, eğlenildi. Çok güzeldi.
TRAKTÖRDE OTURMAYI BİLMİYORDU
MUSTAFA Tuncer, sevgililik döneminde Fulya Hanım’ı traktörden düşürmüş. Fulya Tuncer bu anısını anlatınca Mustafa Tuncer yıllar sonra geçiyor traktörün direksiyonuna, alıyor eşini de yanına başlıyor sürmeye. Bir taraftan traktör süren Mustafa Bey bir taraftan da anlatıyor Fulya Hanım’ın “Beni düşürdü” anısını: “Traktörün arkasına tahta takılır. Oraya oturdu. Oturan tedbirini almazsa sırt üstü gider. Fulya da öyle olmuştu. Ben düzgün sürüyordum, tamamen Fulya’nın oturmayı bilmemesinden kaynaklanıyor. 6 yaşımdan beri yani 43 senedir traktör sürerim ben.”
İSTANBUL DEDİ MERZİFON’A GETİRDİ
Merzifon’da yaşamaya nasıl karar verdiniz?
Fulya Tuncer: Evlenmeden önce ‘Evleniriz ama İstanbul’da yaşayacağız’ demiştim. Başta ‘Olur’ dedi. İstanbul’da yaşamak istemeyince, ‘Ankara olsun. Senin okuduğun şehir’ dedi. Sonra bu vaatler küçüldükçe küçüldü. İstanbul ve Ankara’nın ardından ‘Merzifon’a yerleşelim’ dedi. Öyle ki, o gün ‘Sen beni bu gidişle Gümüşhacı köyüne götüreceksin’ demiştim. İstanbul dedi, Merzifon’a getirdi.
Mustafa Tuncer: İstanbul beni çok boğmuştu. Üniversite yılları, söz nişan derken yaklaşık 10 sene git gel yapmışım. İstanbul’un en güzel tarafı koşarak kaçılma anı bence. İstanbul vaat değil de temenniydi diyelim. Merzifon benim de aklımda yoktu ama birlikte okuduğum arkadaşlarım burada avukatlık ofisi açmıştı. Askerliği yaptım döndüm, ailem de ‘Memleketine gel. Burada insanlara faydan olsun’ deyince, rotayı Merzifon’a kırdık.
SİNİRLENEN TARAF BENİM
Birbirinizi anlatır mısınız?
Fulya Tuncer: Mustafa Bey çok sakindir. Hatta sakinliği kimi zaman sinir eder. Evde sinirlenen, bağıran taraf benim. Beni, ‘Fulya çok sinirlidir diyeceğim’ diye tehdit etti, sizin geleceğinizi söyler söylemez. Dürüsttür, açık yüreklidir; dostunuz arkadaşınızdır. Üşengeçtir. Yemekle, temizlikle işi olmaz.
YORGUN DOĞMUŞLAR KULÜBÜ
Mustafa Tuncer: Fulya tez canlıdır. Çok iyi bir eş ve annedir. Ailelere karşı da iyi bir evlattır. Bir şey yapmıyorum evde çünkü siz ne yaparsanız yapın arkanızdan gelip kontrol eder. Masayı silersiniz, o arkanızdan yeniden siler. Böyle olunca yapmama duygusu oluşuyor. Üniversitede bizim bir kulübümüz vardı. İsmi, ‘Yorgun Doğmuşlar Kulübü’ydü. Kulüp tüzüğünün birinci maddesi ‘Çalışmak yorar’dı. Hâlâ o tüzük maddelerini saklarım (Gülüyor).
OY İSTEMEK ÇOK ZORMUŞ
Peki ya siyaset...
Fulya Tuncer: Merzifon’da avukatlık yaparken siyasetle de ilgileniyordu. Dededen babadan CHP’liyiz. İl, ilçe yöneticilikleri yaptı. 2015’te vekillik için önseçim kararı alındı. Şansını denemek istediğini söyledi. Olmazsa siyasetle tamamen bağını koparıp, avukatlığa devam edeceğini anlattı. Her zaman destekledim. Önseçimde de seçimde de çok çalıştım. Başkası için oy istemek kolay ama ‘Bana oy verir misin’ demek kadar zor bir iş yokmuş.Seçim akşamı kutlamayı da köyümüzde yaptık. Sonuçlar gelir gelmez toplanıp köye gittik. Tüm insanlar köyde toplanmışlar; kurban kesildi orkestra geldi, oynadık, eğlendik.
Mustafa Tuncer: Siyasetin hep içindeydim. Babam 1973’te, 29 yaşındayken CHP’nin muhtarlarındandı. Ben 6 yaşımdayken Ecevit Hükümeti kurulduğunda bizim köye 4-5 bakan gelmişti. Bizim evde misafir olan da olmuştu. O ziyaret benim için dönüm noktasıydı, çok ilgi çekiciydi. Sonrasında babamla partinin her toplantısına gittim. 2015’te şansımı denemek istedim.
İKİZ SÜRPRİZİ
TUNCER çiftine ikiz bebekler büyük sürpriz olmuş. Cinsiyetleri de doğumda belli olmuş. “Mavi ve pembe hiçbir şey öremedik. Tüm örgü işleri beyaz, sarı yeşildi” diyor Fulya Tuncer. Altı hafta erken doğan ikizlerden Umut, 8 gün kuvözde kalmış. Mustafa Tuncer günleri “Kuzenim Onur ‘Abi yaşarsa bizim Umudumuz olsun’ dedi. Umut’un ismi oradan geldi” diye anlatıyor.
ONLİNE DERSLERİ AİLE BOYU İZLİYORLAR
Uzaktan eğitime alışabildiniz mi?
Dördüncü sınıfları okutuyorum. Pandemiye üçüncü sınıfın ortasında yakalandık. Canlı yayınlarla devam ediyoruz ama çok zor. 15 öğrencim var; ortalama 7-8 öğrenci geliyor derse. Kimisinin interneti bitiyor, kimi öğrencimin bilgisayarları canlı yayınlarda takılıyor. Sınıfta 15 çocuğa, canlı yayında tüm aileye ders veriyorsunuz. Öğrencime sordum ‘Beni nereden takip ediyorsun’ diye. ‘Televizyondan öğretmenim’ dedi. Kim kim izliyorsunuz dedim, ‘Babaannem, ben ve annem’ dedi. Ailece oturmuşlar televizyon izler gibi beni izliyorlar (Gülüyor). İzleyicilerim aile boyu. Müdahale edenler oluyor, kardeşi ağlayan, babası yan koltukta oturan... Okulu ve öğrencilerimi çok özledim. 23 yıldır ilk defa okuldan ayrı kalıyorum.