Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın ismi değişiyor

Güncelleme Tarihi:

Tarım ve Köyişleri Bakanlığının ismi değişiyor
Oluşturulma Tarihi: Mart 23, 2010 16:37

DÜNYA Su Günü ve Dünya Meteoroloji Günü kutlamalarına katılmak üzere Afyonkarahisar'da bulunan Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın adının Tarım ve Gıda Bakanlığı olarak değişeceğini açıkladı.

Üniversitelerdeki araştırma görevlilerinin maaşlarının da düzeltileceğini kaydeden Eroğlu, profesör maaşlarını ise ‘İdare eder” diye yorumladı.

Dünya Meteoroloji Günü Kutlamaları, Afyonkarahisar Korel Termal Otel'de Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun katılımıyla gerçekleşti. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürü Mehmet Çağlar'ın ardından meteoroloji ile ilgili bir sunum yapan İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Başkan Vekili Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Türkiye'de erken uyarı sistemi bulunmadığını anlattı. Dünyanın birçok ülkesinde sesli uyarılar ve kitle iletişim araçlarıyla bir erken uyarı sistemi olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kadıoğlu, Türkiye'de ise sirenlerin sadece 10 Kasım günü kullanıldığını söyledi. Prof. Dr. Kadıoğlu, “Savaş durumunda kullanılacağı bilinen sirenlerin normal bir zamanda çalınması halinde bizim insanımız saatine bakar. Siren çalsanız bizim halkımız saygı duruşuna geçer” dedi.

BAKANLIĞIN ADI DEĞİŞİYOR

Daha sonra söz alan Çevre ve Orman Bakanı Eroğlu, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın adının ‘Tarım ve Gıda Bakanlığı’ olarak değiştirileceğini açıkladı. Türkiye'nin iklim değişikliğinden etkileneceğini, özellikle Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kuraklık tehlikesi bulunduğunu vurgulayan Eroğlu, “Tabii buna göre önlemler almamız gerekiyor. Bu durumdan en çok etkilenecek su kaynakları ve tarımdır. Su kaynaklarını tek elden yönetmek gerekiyor. Suyumuzu çok iyi şekilde kullanmamız gerekiyor. Bilhassa kuraklığa karşı gayretle Tarım ve Köyişleri Bakanlığımızın yeni adı da Tarım ve Gıda Bakanlığı olacak” diye konuştu.

Kyoto Protokolu'nu dünyanın birçok ülkesinin imzaladığını ve Türkiye'nin bu protokole katılış sürecini anlatan Bakan Eroğlu, Türkiye ile ABD'nin Kyoto Protokolu'ndan kaçındığı şeklinde dünyada oluşan izlenimden yakındı. Türkiye'nin ABD ile aynı kefeye konulduğunu belirten Eroğlu, ABD'nin gaz salınımının yüzde 27, Türkiye'nin ise binde 4 olduğunu hatırlattı. ABD ile bu konuda aynı kefeye konulmaktan şikayetçi olan Bakan Eroğlu, geçen yıl Aralık ayında Kopenhag İklim Değişikliği Zirvesi'ne katıldığını hatırlatarak şöyle dedi:

“Maalesef Kopenhag'da bir karar alınamadı. Ve bu karar Meksika'ya kaldı. Ben bu yıl sonunda Meksika'da bir karar alınacak diye düşünüyorum. Biz evet Kyoto'ya geç taraf olduk, ama Türkiye küresel iklim değişikliğiyle mücadelede gerekli çalışmaları yapıyor. Biz ulaştırma alanında gerek eski araçların trafikten çekilmesi, yakıt kalitesinin yükseltilmesi, raylı ulaşım sistemlerinin gelişmesi, (mesela metrobüs, Marmaray gibi) bunlar önemli ölçüde katkı sağladı. Bazı şehirlerimizde raylı ulaşım gelişiyor. Bunun dışında çevre konusunda büyük yatırımlar yapıldı. Vahşi depolama alanları bertarafı suretiyle bunların modern katı atık bertaraf tesislerine dönüştürülmesiyle emisyonlarda yüzde 8 seviyesinde bir azalma olacak.”

CEPLERİNDE AKREP VAR

Pek çok şehre doğalgaz bağlantısı yapıldığını belirten, ağaçlandırma çalışmalarına da değinen Bakan Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim aslında küresel iklim değişikliğiyle ilgili mücadelede yerimiz var. Alnımız açık. Tarihi mesuliyetimiz çok cüzi. Dolayısıyla göğsümüzü gere gere Kyoto'ya da taraf oluruz ancak şu var. Tarihi süreçte büyük mesuliyeti olan Amerika yüzde 25, Avrupa Birliği yüzde 20 gibi, Rusya yüzde 7 gibi, Hindistan, Çin de vesaire. Onların da mutlaka bu konuda ellerini taşın altına koyması gerekir. Her şeyi az mesuliyeti olan veya hiç olmayan ülkelerden beklememek gerekiyor. Ancak onların ceplerinde akrep var. Ellerini ceplerine atmıyorlar. Meselenin özü budur. Hep topu taca atıyorlar.”

Meteorolojinin kendisini daha geliştirmesi gerektiğine değinen Veysel Eroğlu, anlık ve net erken uyarılar verilmesi gerektiğini kaydetti. Gerekirse erken uyarı sistemiyle ilgili düzenleme yapabileceklerine de değinen Bakan Eroğlu, şunları söyledi:

“Çok mesafe katettik, ama daha katedeceğiniz mesafeler var. Bunun en önemlisi özellikle erken uyarı sisteminin bir düzene, bir sisteme oturmasıdır. Bunlar DSİ ile birlikte, üniversitelerimizle birlikte gerekirse düzenleme yapılacaksa da yaparız. Felaket deyince sadece deprem, sel yok ki yani. Bana göre kuraklık da bir felakettir. Dolayısıyla onun da planı olması gerektiği kanaatindeyim. Bundan sonra ‘kuvvetli yağış bekleniyor’ falan değil, model çalışması yapılacak. Şu noktada şu seviyede su yükselecek, tahliyesinin yapılması lazım. Bu hazırladığımız planda sarı ve kırmızı alarm durumları da olması lazım.”

Güneş enerji sistemlerinin pahalı olduğunu ve maliyetlerinin yüksekliğine anlatan Bakan Eroğlu, Türkiye'nin güneş enerjisi teknolojisinden geri kalmaması için 500 megawatt'lık bir güneş enerjisi santrali kurulması gerektiğini söyledi. Uzay araştırmaları için Türkiye'nin geri kaldığını kabul eden Bakan Eroğlu, geri kalmanın yakalanamayacak olarak algılanmamasını istedi. Bu konuda üniversitelerle her türlü işbirliğine hazır olduklarına söyleyen Eroğlu, DSİ'ye KPSS ile Meteoroloji Mühendisi aradıklarını, ancak başvuran olmadığını açıkladı.

MAAŞLARA İYİLEŞTİRME

Mühendis maaşlarında iyileştirme yapıldığını hatırlatan, araştırma görevlileriyle ilgili de iyileştirme müjdesi veren Bakan Eroğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Bakanlar Kurulu'nda ben mühendis arkadaşlarımızın maaşlarının düşük olduğunu söyledim. Sayın Başbakanımızın da gayretleri ve büyük destekleriyle iyileştirdik. Çünkü Maliye para vermek istemiyor. Maliye'nin de cebinde şeyler var yani. Dolayısıyla biz de almak istiyoruz. Güzel bir iyileştirme yapıldı. İyinin iyisi var ama bakıyoruz. Üniversitelerdeki araştırma görevlilerinin maaşlarının biraz düşük olduğunu biliyorum. Onu da takip edeceğiz. Araştırma görevlilerinin maaşının belirli bir seviyeye çekilmesi lazım diye düşünüyorum. Ama profesörlerin maaşları konusunda ben de profesör olarak emekliyim. Ve idare eder diye düşünüyorum. Biraz da döner sermayeden gelenlerle idare edelim diye düşünüyorum.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!