Tarihin saklı köşesi: Sovyetlerin altın çağı

Güncelleme Tarihi:

Tarihin saklı köşesi: Sovyetlerin altın çağı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 24, 2011 12:36

Sovyetler, İkinci Dünya Savaşı’nın sonrasında uzay keşfinde birçok ilke imza attı. 1960’lı yılların ortasına kadar bu alanda rakipsiz olan Ruslar, Ay’a insan göndermeye çok yaklaşmıştı. Ancak bu proje başarısız olurken, Ay’a çıkmayı başaran ABD uzay keşfindeki bayrağı Rusların elinden aldı. Günümüzde halen, Sovyetlerin uzay keşfindeki başarıları ABD’ye karşı verdikleri “mücadele hırsına” bağlanır. Oysa Sovyetlerin başarı öyküsünün altında, adı uzun yıllar saklı kalmış bir dehanın imzası var.

Haberin Devamı

YURİ GAGARİN'İN HAYATINDAN KARELER/Foto Galeri

 

 

12 Nisan 1961 tarihinde, bir çiftçinin oğlu 2,25 metre uzunluğunda ve 2.43 metre genişliğindeki bir kapsülün içine girdi ve uzaya fırlatıldı. Dünyanın yörüngesinde geçen 108 dakika sonra, 27 yaşındaki Yuri Gagarin, paraşütle Dünya’ya ayak bastı ve uzaya çıkan ilk insan unvanını aldı.

 

1957’de uzaya ilk uyduyu gönderen Sovyetler, dört yıl sonra da ilk insanı uzaya yollamayı başarmıştı. 1966’da ise Luna-9 keşif aracı Ay’a başarılı bir iniş yaptı. Sovyet Rusya’nın ABD’ye karşı elde ettiği büyük üstünlük, Ay’a ayak basılmasıyla devam edecekti. Ancak bu proje başarısız olurken, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Rusların uzay keşfindeki üstünlüğü de sona erdi.

Haberin Devamı

 

Tüm bunların nedeni, Sovyetlerin uzay araçlarının ve roketlerinin tasarımcısı Sergey Korolev’in 1966’da ölmesiydi. Ancak ölümünden sonra tanınan Korolev, Sovyetlerin uzay projelerindeki beyniydi. Gagarin ile 1959 yılında yollarının kesişmesi, Sovyetlerin 50’li ve 60’lı yıllarda uzay keşfinde sayısız ilke imza atmalarını sağladı.

 

“BÜYÜK TEMİZLİK”TEN SAĞ ÇIKTI

Korolev, Moskova’da Sovyetlerin önde gelen uçak tasarımcısı Adrey Tupolev’den eğitim aldı. 1933’te, henüz 26 yaşındayken Sovyetler Birliği’nin ilk sıvı yakıtlı roketini tasarladı. Korolev, Sovyet sistemine bağlı ve üretme arzusuyla çalışan bir mühendisti. Ancak 1930’lu yılların sonlarında baş gösteren felaketin kurbanlarından biri oldu.

Tarihin saklı köşesi: Sovyetlerin altın çağı

Haziran 1938’de, Sovyet gizli polisine (NKVD) bağlı dört ajan Korolev’in evini bastı. Dayak yiyen Korolev bir bardak su isteyince, bardağı suratında parçaladılar. Casusluk yapmakla suçlanan Korolev, GULAG (Çalışma Kampları Yönetimi Baş İdaresi) tarafından Sibirya’nın kuzey doğusunda Kolima altın madeninde 10 yıl çalışmaya mahkum edildi.

Haberin Devamı

 

Tupolev, öğrencisinin Kolima’da çürümesine izin vermedi. Korolev, beş ay sonra çalışma kampından salıverildi. Ancak bu süre içinde tüm dişlerini kaybetti ve bir kalp krizi geçirdi. Daha da kötüsü, çenesi daimi olarak sakat kalacak şekilde kırılmıştı. Korolev, “Büyük Temizlik” yıllarında diktatör Joseph Stalin’in korkunç acımasızlığına maruz kalan milyonlarda tekiydi sadece.

 

Moskova’ya gönderilen Korolev, beş yıl kaldığı hapishanede uçak ve roket tasarımları üzerinde çalıştı. 1945’te, Kızıl Ordu’ya çağrılarak Albay rütbesiyle Almanya’ya gönderildi. Ruslar, balistik füzelerin babası V-2’leri ele geçirince, Korolev’in de kaderi tümden değişti.

Haberin Devamı

 

Öte yandan, ABD birçok fırlatılmaya hazır V-2’nin yanında, bu roketin tasarımcısı Alman bilim adamı Wernher Von Braun’u ele geçirmişti.

 

ABD, sahip olduğu büyük avantaja rağmen Korolev’in zekasıyla mücadele edemedi.Korolev, V-2’nin güdüm sistemi ve motorundaki mühendisliği hemen çözdü. Gecesini gündüzüne katarak çalıştı ve 21 Ağustos 1957 tarihinde, dünyanın ilk kıtalararası balistik füzesi R-7 ateşlendi. Kazakistan’daki Baykonur üssünden fırlatılan R-7, 6 bin 500 km kat ederek Kamçatka Yarımadası’na ulaştı. İlk kıtalararası füzesi Atlas-D’yi 29 Temmuz 1959’da ateşleyen ABD, Korolev’in çok gerisinde kalmıştı.

 

Uzaya çıkacak ilk insanı taşıyan roketi üreten Korolev, şimdi bu amacı gerçekleştirmeyi sağlayacak kişiyi aramaya başladı.

Haberin Devamı

 

Korolev’in başarıları

-1957'de ilk kıtalararası füze R-7’yi tasarladı.

-3 Kasım 1957’de Laika adlı köpeği uzaya yolladı.

-1957’de Rusların ilk iletişim ve casus uydusu Sputnik-1’i uzaya yolladı.

-Ağustos 1962’de Vostok 3 ve Vostok 4’ü eş zamanlı olarak uzaya yolladı ve uzayda ilk iletişim görevini yönetti.

-16 Haziran 1963’te uzaya çıkan ilk kadın Valentina Tereşkova’yı Vostok 6 ile uzaya yolladı.

-12 Ekim 1964’te Voşkod 1 üç kişilik mürettebatla uzaya yollandı. İlk kez birden çok kozmonotun yer aldığı uzay görevi gerçekleştirildi.

-18 Mart 1965’te ise Voşkod 2 iki mürettebatıyla uzaya yollandı. Alexi Leonov, Korolev’in idaresiyle ilk uzay yürüyüşünü gerçekleştiren kozmonot oldu.

SOVYETLERİN KAHRAMANI

Haberin Devamı

Çiftçi anne-babanın oğlu Yuri Gagarin, 1942’de köyleri geri çekilmekte olan Almanlar tarafından işgal edilince, ailesiyle kazdıkları derme çatma barınağa sığındı. Hayatta kalmayı başaran Gagarin, 1950’de Moskova’nın yolunu tuttu. Teknik okula girdikten sonra pilot olması ve MiG-15’ler ile görevlere başlaması uzun sürmedi.

 

Ekim 1959’da, Sovyetler Birliği’nin yetenekli pilotlarını keşfetmek için hava üslerini gezen bir ekip oluşturuldu. Hangi görev için seçildiklerini bilmeyen pilotların çoğu, girdikleri testlerde başarısız olurken, Gagarin dahil birkaç pilot, tüm elemeleri geçmeyi başardı.

 

Korolev, 19 Ağustos 1960’da Belka(sincap) ve Strelka (ok) adlı köpekleri yörüngeye yolladı ve sağ salim geri getirmeyi başardı. Ancak tüm dünya, bir insanın roketle ateşlenme esnasındaki yoğun kuvvete ve yerçekimsiz ortama nasıl dayanacağı konusunda hala kesin bir fikre sahip değildi. Korolev, Vostok uzay aracıyla uzaya göndermek için mükemmel fiziksel dayanıklılığa ve boyu 1.67’den kısa birini arıyordu. 1.57 boyundaki Gagarin, bu iş için biçilmiş kaftandı.

 

Gagarin’e rakip olabilecek tek isim Gherman Titov’du. Bir öğretmenin oğlu ve daha iyi bir eğitim almış olan Titov, uzaya gidecek kişi olarak seçileceğinden çok emindi. Ancak kendisine tarihi güne bir hafta kala seçilen kişinin Gagarin olduğu söylendi. Bunun nedeni propagandaydı. Titov gibi orta sınıf biri yerine, bir çiftçinin oğlunun uzaya çıkması, mütevazi bir insanın en büyük başarılara ulaşabileceğinin kanıtı olacaktı.

 

Gagarin, 12 Nisan 1961 sabahı, acil bir durum olasılığına karşı yanında hazır bulunan Titov’la selamlaştı ve Vostok kapsülüne girdi. Ruslar, Amerikan tarzı olduğu için geri sayım yapmadı. Saat 09.06’da Korolev kendi eseri R-7’nin ateşleme düğmesine bastı. Vostok’un yörüngeye ulaşmasıyla, Ruslar arasında inanılmaz bir sevinç yaşandı. Saat 09.50’de ABD üzerinden geçmeye başlayan Gagarin, yarım saat sonra inişe geçti. Her bir manevrayı Korolev yerden kontrol ediyordu.

 

Vostok inişe geçmeye başladığında büyük bir sorun yaşadı. Ana modüle kapsülü bağlayan kablolardan biri kopmadı. Vostok, kendi etrafında dönmeye başlayınca, atmosferde ateş topu gibi ilerleyen kapsülün ısıya hassas kısımları alevlere maruz kaldı. Bir süre sonra, yanan kablo koptu ve neredeyse bayılmak üzere olan Gagarin kapsülün kapağını açarak paraşütle iniş yaptı. Gagarin’in indiği yer, Moskova’dan 722 km uzaklıktaki Smelovka’nın yakınlarındaki Smelovka köyüydü.

 

Günümüzde, Gagarin’in nasıl bir iniş yaptığına yönelik tartışmalar devam etmektedir.

 

ALTIN YILLARIN SONA ERİŞİ

Korolev ABD’yi çok kolay yenmişti. Gagarin’in Kuzey Amerika’nın üzerinden geçtiği ana kadar, NASA’nın (Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi) en büyük başarısı Ham adlı bir şempanzeyi 17 dakika yörünge altında uçurmak olmuştu.

 

Gagarin’in başarısı ABD’yi harekete geçirdi. 25 Mayıs 1961’de, dönemin ABD Başkanı John F. Kennedy, “Ay’a insan gönderip sağ salim getireceklerini ve bunu 10 yıl içinde yapacaklarını belirten” tarihi konuşmayı yaptı ve ABD-Rusya yarışının ikinci raundunu başlattı.

 

Rusların karşısında ABD’ye şans veren çok azdı. Gagarin ve Korolev’li Sovyetler yenilmez görünüyordu. Ancak kısa zamanda her şey tersine döndü. Korolev’in sağlığı çok bozuktu. Tutukluluk döneminde gördüğü muameleden dolayı çok fazla sakatlığı vardı. Boynunu çeviremiyordu, insanların gözünün içine bakmak için gövdesini doğrultması gerekiyordu. Çenesi o kadar kötü kırılmıştı ki, ağzını fazla açamadığından kahkaha atamıyordu.

 

14 Ocak 1966’da sıradan bir ameliyat için hastaneye yatan Korolev ameliyat masasında aşırı kan kaybetmeye başladı. Doktorlar nefes alabilmesini sağlamak için ciğerlerinde tüp yerleştirmek istedi. Ancak çenesindeki sakatlığı ve gırtlağındaki yaralar buna izin vermedi.

 

Rusya’nın uzay-havacılık alanında yetiştirdiği en büyük deha 59 yaşında öldü. Pravda gazetesinin verdiği iki sayfalık ölüm ilanıyla, Sovyetler başarılarının ardındaki gerçek ismi tanımış oldu. Sadece iki yıl sonra, Korolev’in dehasını somutlaştıran Gagarin, rutin bir eğitim uçuşunda hayatını kaybetti. Sovyetlerin uzay keşif programı öksüz kalmıştı.

 

Korolev, ölümünden kısa bir süre önce ilk insanı Ay’a taşıması için tasarladığı 105 metre uzunluğundaki dev N1 roketi üzerinde çalışıyordu.Mühendisler, Korolev’in mirası üzerinde çalışmaya devam etti ancak Korolev’in kılavuzluğu olmadan başarının yanına yaklaşamadılar. 1969’da N1’le iki test uçuşu yapıldı. İlk roket havada, ikincisi ateşleneme esnasında infilak etti. Birkaç hafta sonra, Von Braun’un Saturn V roketi Apollo uzay aracını Ay’a taşıdı. Neil Armstrong, 21 Temmuz 1969 tarihinde Ay’a ayak basan ilk insan unvanını kazandı.

 

*Guardian'da Robin McKie imzasıyla yayımlanan "Sergei Korolev: the rocket genius behind Yuri Gagari" başlıklı yazıdan yaralanılmıştır.

 

mygokmen@hurriyet.com.tr

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!