Tarihi Rebul'de 3'üncü kuşak
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 08, 2001 02:03
İstiklal Caddesi'ndeki 106 yıllık tarihi Rebul Eczanesi'nin veliahtı Kerim Müderrisoğlu, bu yıl Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nden mezun olarak, ailenin 3'üncü kuşak eczacısı oldu.
1895 yılında Fransız Jean Cesare Reboul tarafından ‘Grande Pharmacie Parisienne-Büyük Paris Eczanesi’ adıyla kurulan tarihi eczane daha sonra Müderrisoğlu ailesine geçti. Cumhuriyetin ilk eczacılarından Kemal Müderrisoğlu, Eczacılık Okulu'ndan mezun olduğu 1923 yılından itibaren Reboul'ün yanında çalışmaya başladı. 1938 yılında yaşlanan Reboul, işletecek varisi olmadığı için eczaneyi Müderrisoğlu'na devretti. Kemal Müderrisoğlu, 1986 yılında, 82 yaşında vefat etti.
OSMANLI'DAN BERİ
Bunun üzerine eczaneyi, 3'ü de Eczacılık Fakültesi'nden mezun olan ve ilaç ve eczacılık üzerine çalışmalar yapan oğulları Ali, Mehmet ve Ahmet Müderrisoğlu işletmeye başladılar. Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'ni önceki gün bitiren Kerim Müderrisoğlu ailenin 3'üncü kuşaktaki tek eczacısı ve Rebul eczanesinin mesleki anlamda veliahtı oldu. Kerim'in yeğenleri meslek tercihlerini psikoloji ve işletmeden yana kullandılar.
‘Pera Eczaneleri’ diye adlandırılan Beyoğlu'ndaki ilk eczanelerden biri olan Rebul, İstanbul'da, Osmanlı'dan günümüze, kurulduğu yerde yaşamını sürdüren tek eczane. Ağa Camii'nin yanındaki tarihi Rumeli Han'ın altındaki eczanenin orijinal dolap, ilaç üretim aletlerinden ne yazık ki günümüze fazla bir şey kalmamış. Mehmet Müderrisoğlu, orijinal mobilya ve aletlerin bir bölümünün eskiyerek yok olduğunu, bir bölümünü de Hacettepe Üniversitesi'ndeki Eczacılık Müzesi'ne verdiklerini söyledi. Tarihi eczanenin geçmişi hala işlev gören, 1800 yıllarından kalma tartının demirlerinde yaşıyor artık. Mehmet Müderrisoğlu, tarihi eczanenin aralarında 35'e yakın yabancının da bulunduğu, bazıları profesör olan bir çok eczacıya da staj olanağı sağlayarak, yetişmesine katkıda bulunduğunu anlattı.
BABANIN HAKLI GURURU
Geçmişten günümüze eczanenin işletmecileri Reboul, Kemal Müderrisoğlu ve Mehmet Müderrisoğlu'nun eczanenin duvarına asılı resimleri tarihi anlatıyor. Kemal Müderrisoğlu'nun 1923 tarihli Osmanlıca diplomasının, yanında oğlu Mehmet Müderrisoğlu'nun diploması duruyor. Önümüzdeki günlerde 3'üncü kuşak Kerim Müderrisoğlu'nun diploması da babasının yanına yerleşerek, aile geleneğini sürdürecek. Marmara Üniversitesi'ndeki törende oğluna diplomasını veren Mehmet Müderrisoğlu, büyük mutluluk duyduğunu belirterek, ‘‘Kerim, ailemizin 5'inci eczacısı oldu. Bu inanılmaz bir duygu. Çok büyük bir keyif. Eczacılık yüce bir meslek ve insana hizmet etmek bambaşka bir duygu’’ dedi.
Rebul’ün lavantası
Tarihi eczanenin 1937'dan beri ürettiği lavanta kolonyası, kısa sürede İstanbul'un vazgeçilmezleri arasına girdi. Kemal Müderrisoğlu tarafından üretilen Rebul Lavanta Kolonyası, özellikle erkeklerin gözdesi oldu.
Mehmet Müderrisoğlu, ‘Rebul’ün lavantası'nı üniversite eğitimi alan, sofistike müzikten zevk alan eski İstanbul levantenlerine benzer bir zümrenin kullandığını belirterek, şunları anlattı:
‘‘Lavanta kolonyasının esansını, ilk çıktığı günden beri aynı yerden alıyoruz. Esans Fransa'nın Grasse bölgesinde yetişen lavanta çiçeğinden elde ediliyor. Lavantalar, gün ışığı görmeden, sabaha karşı toplanıyor. Çünkü günışığı bitkinin kokusunu değiştiriyor. Bölgede her yıl belli bir rekoltede ürün elde ediliyor. Yağmur yoğunluğuna göre değişik rekoltelerde, çok az koku farkı olabiliyor. Kolonyamız yüzde 98 oranında doğal. Sadece yağmurdan doğabilecek farklılığı önlemek için yüzde 2 katkı maddesi koyuyoruz.’’
Rebul, İzmir Serbest Bölge'de 150-200 bin şişe üretilen lavantanın yanı sıra, limon kolonyasını andıran traş losyonu, ‘‘Silverline' ve ‘Rebacit' parfümleri, kadınlara yönelik kozmetik ürünler ve hava spreyleri de üretiyor.
OSMANLI'DAN BERİ
Bunun üzerine eczaneyi, 3'ü de Eczacılık Fakültesi'nden mezun olan ve ilaç ve eczacılık üzerine çalışmalar yapan oğulları Ali, Mehmet ve Ahmet Müderrisoğlu işletmeye başladılar. Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'ni önceki gün bitiren Kerim Müderrisoğlu ailenin 3'üncü kuşaktaki tek eczacısı ve Rebul eczanesinin mesleki anlamda veliahtı oldu. Kerim'in yeğenleri meslek tercihlerini psikoloji ve işletmeden yana kullandılar.
‘Pera Eczaneleri’ diye adlandırılan Beyoğlu'ndaki ilk eczanelerden biri olan Rebul, İstanbul'da, Osmanlı'dan günümüze, kurulduğu yerde yaşamını sürdüren tek eczane. Ağa Camii'nin yanındaki tarihi Rumeli Han'ın altındaki eczanenin orijinal dolap, ilaç üretim aletlerinden ne yazık ki günümüze fazla bir şey kalmamış. Mehmet Müderrisoğlu, orijinal mobilya ve aletlerin bir bölümünün eskiyerek yok olduğunu, bir bölümünü de Hacettepe Üniversitesi'ndeki Eczacılık Müzesi'ne verdiklerini söyledi. Tarihi eczanenin geçmişi hala işlev gören, 1800 yıllarından kalma tartının demirlerinde yaşıyor artık. Mehmet Müderrisoğlu, tarihi eczanenin aralarında 35'e yakın yabancının da bulunduğu, bazıları profesör olan bir çok eczacıya da staj olanağı sağlayarak, yetişmesine katkıda bulunduğunu anlattı.
BABANIN HAKLI GURURU
Geçmişten günümüze eczanenin işletmecileri Reboul, Kemal Müderrisoğlu ve Mehmet Müderrisoğlu'nun eczanenin duvarına asılı resimleri tarihi anlatıyor. Kemal Müderrisoğlu'nun 1923 tarihli Osmanlıca diplomasının, yanında oğlu Mehmet Müderrisoğlu'nun diploması duruyor. Önümüzdeki günlerde 3'üncü kuşak Kerim Müderrisoğlu'nun diploması da babasının yanına yerleşerek, aile geleneğini sürdürecek. Marmara Üniversitesi'ndeki törende oğluna diplomasını veren Mehmet Müderrisoğlu, büyük mutluluk duyduğunu belirterek, ‘‘Kerim, ailemizin 5'inci eczacısı oldu. Bu inanılmaz bir duygu. Çok büyük bir keyif. Eczacılık yüce bir meslek ve insana hizmet etmek bambaşka bir duygu’’ dedi.
Rebul’ün lavantası
Tarihi eczanenin 1937'dan beri ürettiği lavanta kolonyası, kısa sürede İstanbul'un vazgeçilmezleri arasına girdi. Kemal Müderrisoğlu tarafından üretilen Rebul Lavanta Kolonyası, özellikle erkeklerin gözdesi oldu.
Mehmet Müderrisoğlu, ‘Rebul’ün lavantası'nı üniversite eğitimi alan, sofistike müzikten zevk alan eski İstanbul levantenlerine benzer bir zümrenin kullandığını belirterek, şunları anlattı:
‘‘Lavanta kolonyasının esansını, ilk çıktığı günden beri aynı yerden alıyoruz. Esans Fransa'nın Grasse bölgesinde yetişen lavanta çiçeğinden elde ediliyor. Lavantalar, gün ışığı görmeden, sabaha karşı toplanıyor. Çünkü günışığı bitkinin kokusunu değiştiriyor. Bölgede her yıl belli bir rekoltede ürün elde ediliyor. Yağmur yoğunluğuna göre değişik rekoltelerde, çok az koku farkı olabiliyor. Kolonyamız yüzde 98 oranında doğal. Sadece yağmurdan doğabilecek farklılığı önlemek için yüzde 2 katkı maddesi koyuyoruz.’’
Rebul, İzmir Serbest Bölge'de 150-200 bin şişe üretilen lavantanın yanı sıra, limon kolonyasını andıran traş losyonu, ‘‘Silverline' ve ‘Rebacit' parfümleri, kadınlara yönelik kozmetik ürünler ve hava spreyleri de üretiyor.