Güncelleme Tarihi:
New York Times’da Peter Baker imzasıyla yayımlanan bir haber analizde anlaşmanın yüzlerce nükleer silahın rafa kaldırılmasını gerektireceği hatırlatıldı. Ancak anlaşmanın asıl önemi Rusya’yla yeni bir ortaklığın ve yenilenmiş nükleer güvenlik rejiminin bir kanıtı.
Anlaşmanın Prag’da 8 Nisan’da imzalanması durumunda Başkan Barack Obama’nın arka arkaya yapılacak iki nükleer enerji zirvesinde eli güçlenecek. Böylece Obama nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya vizyonu konusunda ısrarcı olabilecek. Sözü geçen iki zirvede Obama silahların yayılması ve eldeki nükleer maddelerin teröristlerin eline geçmesinin önlenmesi konusunda uluslararası bir uzlaşı oluşturmaya çalışacak.
Yaklaşmakta olan zirveler konusunda lobi çalışmaları yapan Küresel Güvenlik Ortaklığı isimli grubun başkanı Kenneth N. Luongo, anlaşmanın geniş perspektiften bakıldığında anlamı nükleer silahların meşruiyetinin sona erdirilmesi olduğunu söyledi. Luongo, “Obama ve Medvedev diğer ülkelere gidip, ‘İşte silahsızlanma adına bunu yaptık. Şimdi nükleer terör ve nükleer maddeler konusunda ciddi çalışmalar yapma şansımız var’ diyebilecek” dedi.
Clinton yönetimi sırasında Sovyet ülkelerine danışmanlık yapan emekli büyükelçi Stephen Sestanovich, Beyaz Saray’ın yeni anlaşmayı “pek çok büyük kilidi açabilecek bir anahtar” olarak gördüğünü ifade etti. Ancak Sestanovich, ABD ile Rusya arasındaki derin güvensizliğin gücünü koruduğunu ve yeni anlaşmanın bunun aşılmasını sağlamayacağını belirtti.
GeoStrategic Analysis isimli ulusal güvenlik danışmanlığı şirketinin başkanı Peter Huessy, “Bunun çok büyük bir haber olduğunu ya da tarihi bir dönüm noktası olduğunu söyleyemem” dedi. Huessy, yüzdelere bakılırsa bu anlaşmanın nükleer silahlara getirdiği kısıtlamanın 2002 yılında George W. Bush döneminde imzalanan Moskova Antlaşması’nın yarısı olduğunu hatırlattı.
“Bu anlaşmayla elimize ne geçti” diye soran Huessy, anlaşmanın kendisini ikna etmediğini savundu.
Obama yönetimi yeni anlaşmanın karşı karşıya olduğu kısıtlamaların farkında ancak sürecin en başından beri metnin Moskova’yla karşılıklı güvenin tesis edilmesi için bir çaba olduğunun altını çiziyor.
İlk tur görüşmelerin başarıya ulaşmasının ardından Obama, depolardaki savaş başlıkları ve taktiksel silahlar dahil eldeki silahların daha da azaltılması için ikinci tur müzakerelere başlamayı istiyor. Dahası ABD ilerleyen süreçte Çin, İngiltere ve Fransa gibi diğer nükleer silah sahibi ülkeleri de müzakerelere katmak istiyor.
Prag’da antlaşmanın imzalanmasından dört gün sonra, Obama 45 ülkenin liderini Washington’da ağırlayarak nükleer maddelerin yanlış ellere geçmesini önlemenin yollarını tartışacak.
Dünya liderleri bir ay sonra bu sefer Nükleer Silahların Azaltılması Antlaşması’nın olağan gözden geçirme konferansı için New York’ta bir araya gelerek Kuzey Kore ve İran gibi ülkelerin silah geliştirmesinin önüne nasıl geçilebileceğini görüşecek.
Öte yandan Obama, nükleer maddeler konusunda bir antlaşmanın da müzakere edilmesini istiyor. Başkan ayrıca Senato üzerinde baskı kurup Kapsamlı Silah Yasağı Antlaşması’nın da onaylanmasını sağlamayı planlıyor.
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Robert Gibbs, “Eğer yeni START anlaşmasını hayata geçirebilirsek, bu ABD ile Rusya’nın hem iki ülkedeki nükleer güvenlik sorunlarına cevap verebildiği hem de nükleer silahlarının dünya geneline yayılmasını önleyebileceği anlamına gelir” dedi.
Sovyetlerin eski silah müzakerecilerinden, Monterey Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü uzmanı Nikolai Sokov, yeni anlaşmanın mütevazı olduğu kadar ilerideki süreç için gerekli de olduğunu ifade etti.
Sokov, “Geçtiğimiz birkaç ayda o kadar çok çaba gösterildi ki bunu önemli bir adım olarak görme eğilimi söz konusu. Bence önümüzdeki 10 yıl içinde bu anlaşmanın gerçekte ne olduğu anlaşılacak: Daha büyük adımların atılmasını sağlayan küçük bir köprü anlaşma.”