Güncelleme Tarihi:
İstanbul'da yaşayan endüstri mühendisi Tamara Alcal ile kuyumcu Avedis Bıçakçı, Akdamar'daki Ermeni kilisesindeki tarihi ayinin ardından nişanlandı.
İrem KÖKER
Van'dan bildiriyor
Nişanın ardından sorularımızı yanıtlayan genç çift, çok mutlu olduklarını söyledi.
Akdamar'ın kendileri için çok kutsal ve çok değerli bir mekan olduğunu ifade eden Alcal, "Burada bu ayine katılmak bizim için imkansız bir rüya gibi" dedi.
Bıçakçı ise "Çok mutluyuz. Bu ayin ve burada nişanlanmış olmamız bizim için çok anlamlı" diye konuştu.
Akdamar'ın kendileri için çok önemli olduğunu belirten Bıçakçı hem ayine katılmış olmanın hem de burada nişanlanmanın unutulmaz bir deneyim olduğunu belirtti.
Bıçakçı, "Böyle tarihi bir günde nişanlandığımız için çok mutluyuz. Çifte mutluluk yaşıyoruz" dedi.
Genç çift, seneye dünya evine girmeyi düşündüklerini ve kalabalık bir davetli topluluğu olacağı için düğünü Akdamar'da yapmak zor olacağından İstanbul'da evleneceklerini de sözlerine ekledi.
AKDAMAR'IN EFSANESİ "AH TAMARA"
Efsaneye göre, adadaki kilisede yaşayan rahibin güzel kızı Tamara'yı gören sahil köylüsü genç aşık olur. Ancak rahip, bu aşka izin vermez ve delikanlının bir daha adaya gelmemesini söyler. Ama aşk, iki kıyı arasında gece olunca fener işaretleriyle devam eder.
Tamara, her gece eline aldığı fenerden yayılan ışıkla yerini belli eder. Feneri gören sevgilisi, yüzerek karşı kıyıdan, adaya ulaşarak sevgilisi ile gizlice görüşür. Bir süre sonra durumu fark eden rahip, fırtınalı bir gecede kızını odasına kilitler, kendisi de kıyıda fenerle bekler.
Fener ışığını gören genç, hemen suya dalarak karşıya ulaşmak için yüzmeye başlar. Gencin yüzdüğünü gören rahip, elindeki fenerle sürekli yer değiştirir. Fener ışığını yüzerek takip eden ve bir süre sonra yorgun düşen genç, ne ileri gidebilir ne de geriye dönebilir. O an “Ah Tamara” diye seslenerek, suda boğulur.
O tarihten itibaren adaya 'Ahtamara' adı verilir. Adının ismi bir süre sonra değişikliğe uğrayarak, 'Akdamar' olarak anılmaya başlar.