Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlı olarak restore ettirilen, Beşiktaş'taki “Akaretler Sıraevleri”nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, İstanbul'da şu anda tüm otellerin yatak kapasitelerinin dolu olduğunu ve ihtiyaca cevap veremediğini söyledi.
Vatandaşın “Ben otel yapacağım ve bu şaheser olacak. Bırak da bitireyim” dediğini belirten Erdoğan, ancak engellerin çıkarıldığını ifade etti. Başbakan Erdoğan “Biz yeni bir karar aldık. İstanbul'a özel tarihi eserlerimizin birçoğunu otellere çevirelim. Hem tarihimizi tanıtalım, hem bu eserlerle yatak kapasitemizi arttıralım” dedi.
İstanbul'un “müze şehir” olması için müzelerin sayısının artırılması gerektiğini ifade eden Erdoğan, bu çerçevede hem vakıf eserlerinin hem de Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın elindeki eserleri süratle hayata geçirmenin gayreti içinde olduklarını kaydetti.
OSMANLI'NIN İLK TOPLU KONUT ÖRNEĞİ
Akaretler'deki sıra evlerin Sultan Abdülaziz döneminde hizmete açılmış Osmanlı döneminin ilk toplu konut ve ilk sıra ev örneği olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, kendilerinin de toplu konuta büyük önem verdiklerini, 81 ilde başlatılan 290 bin toplu konuttan 170 binini sahiplerine teslim ettiklerini anlattı. Erdoğan, “İstiyoruz ki, Türkiye gecekondularla adeta akşam yatılıp, sabah planlanmış ülke olmasın. Üzerinde düşünülsün, projeler zihinsel üretimin neticesinde oluşsun. Bunu da başarmanın mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.
Serdar Bilgili'nin sıra evleri restore ederek İstanbul'a hem tarihi bir mekan, hem işlevsel bir alışveriş merkezi hem de dinlenme ve nefes alma imkanı kazandırdığını belirten Erdoğan, “Şimdi Akaretler bizim için çok daha anlamlı bir mekan haline geliyor. Akaretler'den yukarı dediğimiz zaman artık yorulmayacağız. Bu yokuş artık dinlendiren bir yokuş oldu. Ortaya çıkan eserde, mimariden, estetikten, kullanışlılıktan ve sadelikten taviz verilmediğini görüyoruz. Aslına uygun olarak yapılması önemli” diye konuştu.
Erdoğan, burada kilit taş yerine granit taşların kullanılmasını da önemli olduğunu, böylece kolay kolay buranın deformasyona uğramayacağını söyledi.
“GÖÇ İSTANBUL'U TEHDİT EDİYOR”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1950'li, 60'lı ve 70'li yıllarda kente başlayan aşırı göçün İstanbul'u tehdit ettiğini söyledi. Artık mümkün olduğunca buraya gelmemeye çalıştıklarını ama belli bir yükü alan İstanbul'un bunu artık kaldıramadığını ifade eden Erdoğan, şimdi depremle birlikte valilik, büyükşehir ve ilçe belediyeleriyle koordineli yeni adımlar attıklarını kaydetti.
Yeni Yerel Yönetimler Yasası'nı da bunu için çıkardıklarını belirten Erdoğan, bu adımlarla birlikte İstanbul'un çok daha farklı bir hale geleceğini söyledi.
Erdoğan, İstanbul'un 2010 yılı Avrupa Kültür Başkenti ilan edildiğini de hatırlatarak, “İstanbul'u süratle dünya kültür başkentine hazırlamamız lazım. Bunun çalışmaları yapılıyor. Birçok tarihi eser restore ediliyor. İnanıyorum ki, onurla, gururla 2010 yılını karşılayacak ve bunu da başaracağız” dedi.
Erdoğan, önümüzdeki yıl IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantılarının İstanbul'da yapılacağını, bu toplantılar için bütün hazırlıkların yapıldığını bildirdi.
Haliç kenarındaki Sütlüce Mezbahası'nı belediye başkanlığı döneminde kültür merkezi olması için çalışma başlattığını, ancak görevi bıraktıktan sonra orasının yarım kaldığını belirten Erdoğan, “Şimdi sayın Topbaş, bu dönemde orayı tamamladı. Önümüzdeki birkaç ay içinde Sütlüce Kongre ve Turizm Merkezi olarak hizmet verecek” dedi.
İSTANBUL'A VERİLEN ÖNEM
Erdoğan, İstanbul'un çehresini değiştirmeye yönelik tüm surları ele aldıklarını belirterek, şunları söyledi:
“Eminönü ile ilgili atılan adım da budur. Eminönü ilçesini Fatih'e katarken düşündüğümüz incelik var. Eminönü, mevcut nüfusuyla 30 bin ama gündüz nüfusu 3 milyon. 30 bin nüfusun Eminönü'ne sağladığı kaynakla siz 3 milyonluk bir yükü kaldıramazsınız. Belediyeciliği bilen de konuşuyor, bilmeyen de...
Biz, Eminönü'nü Fatih'in içine katmak suretiyle daha güçlü, tüm tarihi eserleriyle bütünleşen bir Fatih'i meydana getireceğiz. Böylece Fatih ilçesi içindeki bazı ucubelerden de kurtulmak suretiyle... Mesela Sulukule projesi var. Bunun hakkında da böyle garip garip şeyler konuşuyorlar. Bunu konuşanlar daha bir kere gidip Sulukule'yi görmüş değildir. Görmüş olsalar böyle konuşmazlar. Şimdi yapılan Sulukule projesine bak. Bu projeyi gördüğün zaman, eğer samimiysen, aklıselim sahibiysen diyeceğin şey; 'Arkadaş tebrik ederim. Burada güzel bir eser meydana getiriyorsun. Sulukule'yi o ucube halinden kurtarıp, modern, çağdaş ama tarihi bir sokak, tarihi caddelerle donanmış bir yer haline getirdiğiniz için size teşekkür ederiz' diyeceksin. Bu atılan adım budur. Biz İstanbul'u seviyoruz. İstanbul sevdalısıyız. İstanbul'a aşığız. İstanbul yaşanılabilir bir kent olmanın ötesinde, Türkiye'nin vizyonu olan bir kenttir. Ona gereken önemi vermemiz lazım ve gözümüz gibi bakmamız gerekiyor.”
Başbakan Erdoğan, İstanbul'a yapılan yatırımların birçoğunun da yer altında yapıldığını belirterek, “Adeta kuyu misali yerin altına tüneller açılıyor. Bütün bu tüneller İstanbul'un ulaşımını rahata kavuşturmak için açılıyor. Metroya yönelik olarak da, hafif metro da dahil bütün bu yatırımlar yapılıyor ama bunlar hep yerin altında olduğu için görünmüyor. Millet minareyi görür ama kuyuyu görmez. O bakımdan sıkıntı var. İnanıyorum ki bütün bu engeller bittiği zaman, takdiri de yapacaktır” diye konuştu.