Fuat Oktay, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin restorasyonu 4 yılda tamamlanan tarihi binasının açılışında, kökleri İstanbul'un fethine kadar giden İstanbul Üniversitesi'nin "tarihten geleceğe bilim köprüleri kurmak" düsturu ile bölgesel ve tarihsel olarak yükseköğrenimde kilit rol üstlendiğini, 220 bini aşan öğrenci sayısıyla Türkiye'nin en büyük üniversitelerinden biri olduğunu İstanbul Üniversitesi'nin dünyanın en iyi üniversiteleri indeksine adını yazdırdığını, bilimsel yayınlarının niteliği ve üretkenliği ile de ülkenin gurur kaynağı eğitim kurumlarından biri haline geldiğini dile getiren Oktay, mezunlarının iş hayatında göstermiş oldukları başarıya dikkati çekti.
Oktay, "Örnekleri bugün aramızda da bulunan devletimizin birçok değerli bürokratı, Nobel ödüllü araştırmacılar ve bilim insanları İstanbul Üniversitesi'nin tedrisatından geçmiştir. Bugün açılışını yaptığımız Siyasal Bilgiler Fakültesi tarihi binası gibi üniversite bünyesinde pek çok tarihi fakülte binası bulunmaktadır. Türkiye'de üniversite deyince akıllara İstanbul Üniversitesi'nin Beyazıt yerleşkesinde bulunan tarihi ana kapısının görüntüsü gelir. Bu tarihi binada öğrenim görecek öğrencilerimizin, yarını şekillendirmek için tarihimizden feyz alacaklarına inanıyorum. Köklü medeniyetimizin geleneksel değerlerini zamanın ruhuyla harmanlayıp yüksek nitelikli akademik üretime dönüştürmeniz sizlerden beklentimizdir." dedi.
"ANADOLU'DA BİLİM İNSANLARI, İLİM VE FELSEFE MEŞALESİNİ ATEŞLEMİŞTİR"
"Tarihte ilk üniversiteler bizim topraklarımızda kurulmuştur." diyen Oktay, Anadolu medeniyetinin, bilimsel araştırma ve yenilikçi yöntemler geliştirme noktasında oldukça zengin olduğunu ifade etti.
Batı dünyasının, Orta Çağ karanlığını yaşadığı dönemlerde Anadolu'da bilim insanlarının, ilim ve felsefe meşalesini ateşlediğini dile getiren Oktay, şöyle devam etti:
"2 bin 200 yılı aşan devlet geleneğimizin 'Devlet ebed müddet' anlayışı çerçevesinde devlet kademelerinde görev yapacak kişilerin en iyi şekilde yetiştirilmesi her zaman öncelik verilen konulardan birisi olmuştur. Profesyonel devlet yöneticilerinin yetiştirilmeleri için dünyada açılan ilk üst düzey eğitim kurumu, Fatih Sultan Mehmet'in kurduğu Enderun Mektebi'dir. Yüzlerce yıl eğitim veren Enderun'dan sonra, cennet mekan Abdulhamit Han tarafından 'Mekteb-i Mülkiye' kurulmuştur. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi de geçmişten bugüne ortaya koyduğu akademik üretim kalitesi ve yetiştirdiği devlet adamları ile bu geleneğin bir devamı olduğunu kanıtlamıştır."
"GELECEK VİZYONUMUZ ÜNİVERSİTELERİMİZİN YENİLİKÇİLİK VE İLERLEMENİN MERKEZİ HALİNE GELMESİDİR" Tarihten alınan şuur ve gelecek vizyonu doğrultusunda bugün de nitelikli insan yetiştirmeye azami önem verdiklerine vurgu yapan Oktay, şöyle devam etti:
"Bu doğrultuda, Türkiye'de yükseköğrenim alanında 16 yıldır oldukça önemli adımlar atılmıştır. Bugün, sayısı 200'ü geçen üniversitelerimizde yaklaşık 7,5 milyon öğrencimiz eğitim almaktadır. Sadece üniversiteleşme değil üniversitede kalite ve niteliğin artırılması konusunda da önemli adımlar attık, atmaya devam ediyoruz. Bilgiyi ve teknolojiyi üreten bir ülke olma yolunda ciddi gayretler sarf ediyoruz. Bunun yanı sıra Ar-Ge yatırımlarını ve inovatif girişimcileri destekliyoruz. Gelecek vizyonumuz; 2053, 2071 hedeflerimiz doğrultusunda üniversitelerimizin yenilikçilik ve ilerlemenin merkezi haline gelmesidir. II. Abdulhamit Han'ın dediği gibi 'Maarif bütün ilerlemelerin hazırlayıcısıdır', biz buna inanıyoruz. Biliyoruz ki bir millet sürekli biçimde yükselmek istiyorsa, bunun yolu kadim birikimlerini ve dinamizmini gençliğine aktarmasından geçer. Başarı, üniversitelerimizin geçmişi geleceğe bağlayabilmeleriyle oluşacak, perçinlenecektir."
"BURASI, BİLGİNİN HEM İÇERİ HEM DIŞARI DOĞRU AKTIĞI BİR YERDİR" İstanbul Üniversitesi'nin tarihinin bir üniversitenin kurum olarak zaman içerisinde nasıl köklü bir yapıya dönüştüğünü ve modern sosyal hayata nasıl bağlandığını gösteren örneklerden olduğunu aktaran Oktay, "Burası, bilginin hem içeri hem dışarı doğru aktığı bir yerdir. Aynı zamanda yetenek ve fikirlerin üzerinde büyüdüğü verimli bir zemindir. Üniversite, gençlerin, tarihi kendilerinin şekillendirmesi gerektiğini öğrendiği yerdir. Bunun da en kuvvetli hissedildiği yer sanıyorum, buram buram tarih kokan İstanbul Üniversitesi'dir." değerlendirmesinde bulundu.
Fakülte binasının restorasyonuna Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatları doğrultusunda başlanıldığını söyleyen Oktay, restorasyonun binanın özelliklerini kaybetmeden kullanılacak şekilde gerçekleştirildiğinin altını çizdi.
Ülkenin tarihi değerlerinin tamamına sahip çıkmayı bir borç bildiklerini belirten Oktay, şunları kaydetti:
"Bizler, ülkemizin tarihi değerlerinin tamamına sahip çıkmayı bir borç biliyoruz. Çünkü tarih, bir milletin sadece hafızası değildir. Tarih aynı zamanda bir milletin geleceğine ışık tutan, ilham veren, yol gösteren kayıtlardır. Biz, tarihimizden sadece ibret almayız, aynı zamanda kuvvet alırız, ilham alırız, ders alırız. Bu bina da maziden atiye anlamlı bir mesaj taşıyan abide bir eserdir. Alınabilecek mesajlardan birisi: 'Eğer nereden geldiğini bilmiyorsan, nereye gideceğini de bilemezsin.' Bir başka deyişle, 'Geldiğin yeri unutursan gideceğin yolda kaybolursun.' Biz geldiğimiz yeri de gideceğimiz yeri de hamdolsun iyi biliyoruz. Yahya Kemal'in dediği gibi 'Kökleri mazide olan atiyiz.' Tarihin ilk üniversitelerini topraklarında barındıran bir ülke olarak, cihanşümul bilim anlayışımızı geleceğe birlikte taşıyacağız. Sosyal bilimlerde geçmişten geleceğe özgün yaklaşımlarla dünyadaki yarışta öncü olmalıyız."
"Eğitim ve inovasyon dünyayı daha müreffeh ve yaşanır bir yer haline getirecektir"
Bugünün dünyasında ülke olarak yapay zeka ve sanal gerçeklik gibi gelişmelerde önde yer alınması gerektiğine işaret eden Oktay, şöyle devam etti:
"Eğitim ve inovasyon dünyayı daha müreffeh ve yaşanır bir yer haline getirecektir. Bunları başarmak için bilgi akımı oluşmalı, bilgi dolaşıyor olmalı, insanlarla, toplumla açık temas halinde olmalıdır. Bu, hem bilgiyi uygulama yeteneğini hem de mevcut ve yeni durumlarda bilgiyi birleştirebilme yeteneğini gerektirir. Altını çizerek ifade etmek isterim ki, değişim çağında değil, çağın değiştiği bir zamanda yaşıyoruz. Hem yeni bilgi hem de uygulayıcıların bilgiyi uygulama becerisi, araştırmadan elde edilmektedir. Hem kendi içinde hem de kendisi hakkında bilgi üreten ve kullanan sistemlerin oluştuğu bir çağdayız. Bu yeni bilgi yöntemine uyum sağlamak zorundayız; sürecin sonuç kadar önemli olduğunu ve bu sürecin toplumu organize etme şeklimize yeni talepler getireceğini bilmeliyiz. Geleceğin şartları, mesleklerinde üstünlük sağlayan ve kolayca iş değiştirebilecek esnek uzmanları gerektirecektir."
Üniversitelerin, meslek okullarının, eğitim merkezlerinin ve tüm eğitim sisteminin, insanları yeni gerçekliğe hazırlaması gerektiğini vurgulayan Oktay, ortak çalışma kültürü, iş birliği, bilgi ve yeni teknolojilerin uygulanmasının önemine değindi.
Oktay, bilim ve inovasyondaki üretkenlik gibi alanların gelecekte yönelinmesi gereken alanlar olduğunu ifade etti.
"Çağın kendisinin değiştiği bir zamanda bugüne bakarak başarılı olamayız"
Oktay, sadece bugüne dair sorunları düzelterek geleceğe hazır olunamayacağını dile getirdi. Yapılacak değişikliklerin, sistemin gelecekte nereye doğru evrildiğini ele alarak belirlenmesi gerektiğini aktaran Oktay, "Fark yaratan insanlar, çevrelerindeki dünyaya bağlı olanlardır. Fark yaratanlar, aktif, dinamik ve çevresi ile ilgili olanlardır. Daha önce de belirttiğim gibi çağın kendisinin değiştiği bir zamanda bugüne bakarak başarılı olamayız. Ülkemizin hedeflediğimiz yere ulaşması için değişimi anlayıp, değişimler olduğunda hazır olmalıyız. Ancak o zaman değişimin gerisinde kalmaz ve başarıya ulaşırız." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada akademik gelişimi desteklemeye devam edeceklerinin bilinmesini isteyen Oktay, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bizlere düşen görev, devletimizin vizyoner kimliğine uygun yeni misyonlar edinmek ve bayrağı daha da ileri taşıma gayreti göstermektir. Yani, bizleri daha da ileriye taşıyacak her ne var ise onu bulup yükselen geleceğimizi, medeniyetimiz ışığında inşa etmeye çalışmaktır. Her geçen gün daha gelişen, büyüyen, akademik çalışmaları ile çığır açan, sanayi üretimi ve teknoloji kalitesiyle adından söz ettiren bir ülke olmamızda sizlere önemli görevler düşmektedir. Geçmişte kısa bir süre akademisyenlik görevinde bulunmuş, içinizden birisi olarak ben de bu sorumluluktan üzerime düşeni yapmaya hazır olduğumu ifade etmek isterim. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi tarihi binasının hayırlı eğitim, öğrenim ve araştırma faaliyetlerine vesile olmasını diliyor, binanın inşa ve ihyası sürecinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum."
Yükseköğretimde Dijitalleşme Projesi
Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç da İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin alanında yükseköğretim camiasının önde gelen kurumlarından olduğunu, restorasyon ile binanın tarihi dokusunun gün yüzüne çıkarıldığını söyledi. Fakültenin 1979 yılında kurulduğunu ifade eden Saraç, ilk yıl 146 öğrencinin fakülteye kaydolduğunu kaydetti.
Saraç, önümüzdeki günlerde yükseköğretimde dijitalleşme projesinin ilk somut adımının atılacağını sözlerine ekledi.
"Bu okul ismini geri alsın"
Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Dr. Nureddin Nebati ise fakültenin mezunları adına konuştu. Restorasyon çalışmalarının bir yıl olarak planlandığını ancak çalışmaların 4 yıl sürdüğüne değinen Nebati, bu durumu Türkiye Cumhuriyeti'nin yeniden dirilişine benzetti.
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi adının bir gecede Siyasal Bilgiler Fakültesi olduğunu kaydeden Nebati, şu ifadelere yer verdi:
"Bu okulda eğitimin öğretimin ayrıcalığı, paydaş olmayı, kardeşliği, birlikte hareket etmeyi, hocalara saygı duymayı, ötekileştirmeyi değil birlikte hareket etmeyi, bu okulda güzellikleri paylaştık. Bu okul kuruluşundan bugüne birçok yönetici yetiştirdi. Bugün aramızda bakanlar, milletvekilleri, valiler, kaymakamlar var. Bu okul bir kaymakam yetiştirsin diye ismini feda etti. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi olarak kurulan bu okul bir akşam vakti İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi oldu. Bir çağrıda bulunuyorum; İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi ismini geri alsın. Bu okul ismine uygun ve istisna. Bu okul ismini fazlasıyla hak ediyor."
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak ve Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşegül Komsuoğlu Çıtıpıtıoğlu da birer
konuşma yaptı. Program, konuşmaların ardından mezun buluşmasıyla tamamlandı.
Bu arada, restorasyonda 100 işçinin çalıştığı, bir milyonun üzerinde özgün boyutlarda tuğla kullanıldığı, 21 derslikli binanın 11 bin 500 metrekare kapalı alana sahip olduğu bildirildi.