A.A.
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 28, 2010 20:45
Burdur'un Ağlasun ilçesine 7 kilometre uzaklıkta bulunan ve ilk yerleşim izleri M.Ö 4200 yılına kadar uzanan antik Sagalassos kentinin 1800 yıllık görkemli yapıtlarından Antoninler Çeşmesi, 13 yıl süren restorasyonun ardından yeniden suyla buluştu.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Aygaz ile Belçika Leuven Üniversitesi ve Belçikalı bazı kurumların iş birliğiyle ayağa kaldırılan Antoninler Çeşmesi önünde düzenlenen açılışta yaptığı konuşmada, çeşmenin yeniden hayat bulmasında katkıda bulunanlara teşekkür etti.
Günay, geçen yıl buraya bir akşam üzeri geldiğini ve bekçiden başka kimse bulunmadığını ifade ederek, “Bir bekçi bir de ben vardım. Sonra Semih Ercan geldi. Burada bir yıl içinde inanılmaz bir güzelliği görebileceğimizi anlattılar ve bu söz tutuldu. Bütün çalışanlara minnetlerimi sunuyorum” dedi.
Bugünün ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı görevine getirilişinin 3. yılı olduğunu hatırlatan Günay, “Bu 3 yıllık görev süresinde çok sevindiğim ve heyecanlandığım anlar oldu. Bu o özel anlardan biri” diye konuştu.
Günay, bu sabahtan itibaren tarih içinde yaptığı yolculukta 3500 yıl önceye gittiğini kaydederek, şöyle devam etti:
“Bu topraklar Türkiye... Bunu ancak Türkiye'de yaşayabilirsiniz. Bir günde binlerce yıl geriye ve bugüne gelebilirsiniz. Bu topraklarda ne varsa, hangi dönemden kaldıysa, bunların hepsinin adı Anadolu... Bugün bu topraklarda ne varsa, hangi dönemden kalmışsa, ayrım yapmaksızın hepsine Sagalassos gibi sahip çıkmaya, korumaya ve hepsini insanlığın emaneti olarak, insanlığın ortak malı olarak geleceğe taşımaya çalışıyoruz.”
UNESCO'nun, yaptıkları başvuruyu kabul ederek, Sagalassos, Afrodisyas, Perge, Çatalhöyük ve Likya kalıntılarını dünya mirası geçici listesine aldığını anımsatan Günay, “Hayalim yakın gelecekte Sagalassos'un kalıcı listeye katılması. Bunu birlikte yapacağız” dedi.
Günay, Antoninler Çeşmesi'nin heykellerinden olan ve Burdur Müzesi'nde sergilenen Dionysos heykellerinin replikalarını yapma sözü vererek, “Şimdi siz bunu yaptınız. Ben de gelecek yıl buraya küçük bir katkı yapmak istiyorum. Dionysos heykellerinin replikalarını gelecek yıl bu tarihe kalmadan beraberce buraya yerleştirelim ve yeni bir tören yapalım” diye konuştu.
Sagalassos'un kendisini çok heyecanlandırdığını ifade eden Günay, Marcus Aurelius'un heykelinin 90 santimetre büyüklüğündeki baş bölümünün kentteki hamam içinde bulunduğunu öğrendiğinde heykeli görmek için iki kez resmi olmayan biçimde arabasına atlayıp, Burdur Müzesi'nin deposuna geldiğini ve uzun süre heykelin karşısına oturup düşündüğünü anlattı.
Günay, “Bu anıt, Aurelius anısına yapılmış bir anıt. Aurelius sıradan bir imparator değil, filozof kral. Biz hala onun deneme, yazı ve sözlerini ilgiyle okuyoruz. Bu törenle Marcus Aurelius'u bir kez daha yad etmiş ve saygı sunmuş oluyoruz” dedi.
“PROJEYE BUNDAN SONRA DA DESTEK OLACAĞIZ”
Aygaz Genel Müdürü Yağız Eyüboğlu da Sagalassos'un tüm dünyada en iyi korunmuş antik kentlerden biri olduğunu belirterek, Aygaz olarak medeniyetler beşiği Anadolu'nun tarih ve kültür zenginliğini gelecek nesillere kazandıracak çalışmalara önem verdiklerini, bu kapsamda Waelkens ve ekibi tarafından başlatılan Sagalassos'taki çalışmalara destek vermeye karar verdiklerini anımsattı.
MS 161-180 yılları arasında Roma İmparatoru Marcus Aurelius döneminde inşa edilen, 7 farklı taş türünün kullanıldığı Antoninler Çeşmesi'nin restorasyonuna 6 yıldır destek verdiklerini bildiren Eyüboğlu, mimari restorasyon uzmanı Semih Ercan ve ekibinin, 3500 parçaya ayrılarak toprak altına gömülen çeşmeyi ayağa kaldırmasının 13 yıl sürdüğünü anlattı.
Eyüboğlu, “Çeşmenin, 1800 yıl sonra tarihin derinliklerinden gün ışığına çıkmasına tanık oluyoruz. Çeşmenin suyundan içen herkesin Anadolu'nun topraklarının zenginliğine katkıda bulunacağına inanıyoruz. Projeye bundan sonra da destek olacağız” diye konuştu.
ESERLER, 2011'DE BELÇİKA'DA SERGİLENECEK
Belçika'nın Ankara Büyükelçisi Pol De Witte de Sagalassos antik kentinde elde edilen sonuçların, Türkiye'nin zengin kültürel miraslarını geleceğe taşımak için önemli bir aşama olduğunu belirtti.
Antik kentte yapılan kazılarda çıkarılan ve uluslararası basında da manşetlere taşınan bazı eserlerin 2011 yılının ekim ayında Belçika'da sergileneceğini bildiren Witte, “Bu sayede Belçika'daki çok sayıda Sagalassos dostu, şirket ve hayırseverler, kazı sonuçlarını görme imkanına kavuşacak. Bu kişiler yıllarca bu kazıları mali yönden desteklemişlerdir” dedi.
ÇOCUKLUK HAYALİNE ÖMRÜNÜ VERDİ
Sagalassos antik kentinin 25 yıldır kazı başkanlığını yürüten Marc Waelkens de 1956 yılında 6 yaşında bir çocukken Truva'nın keşfiyle ilgili bir roman okuduktan sonra babasına gidip, “Büyüdüğüm zaman Türkiye'de arkeolojik çalışmalar yapmak istiyorum” dediğini anlattı.
Waelkens, 12 yıl sonra Belçika'da arkeoloji eğitimi almaya başladığını ve 19 yaşında geldiği Türkiye'de daha sonra ülkesinde unutulan gerçek konukseverliği bulduğunu belirterek, “Bugün eşim, çocuğum olarak nitelendirdiğim bu yerde 25 yıllık zorlu çalışmalardan elde ettiğim hazinelerden birinde sizleri ağırlamaktan mutluluk duyuyorum” diye konuştu.
Projenin, Antalya çevresinde yüzeyde görülen eserleri kayıt altına alma amacıyla başladığını anlatan Waelkens, şöyle devam etti:
“Ben daveti kabul ettiğimde, bunun hayatımın her alanını ele geçireceğini bilmiyordum. Sagalassos'a vardığımızda sabah 07.30'du. Bu saatlerde günün en güzel ışıkları dağlık bölgeyi aydınlatıyordu. Kırılan çömleklerin sesi geldiği için korkarak yürüyordum. Gözlerime inanamıyordum. Antik kentin kalıntıları o zamanlar daha fazla görünüyordu. Çünkü çobanlar sürülerini otlatıyordu. Anadolu'da 15 yıllık saha çalışmasının sonunda bu kadar iyi korunmuş bir saha görmemiştim ve buranın olmam gereken yer olduğunu anladım. Kazı izni için başvurdum, şansımız yaver gitti, projeyi kazanmakla kalmadık, özel maddi destek de aldık. 1989'da sadece 5 kişiyle çalışmak için izin aldık. Ertesi yıl Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulunun kazı iznini imzalaması gerekiyordu. Dönemin Anıtlar ve Müzeler Müdürü, veda ziyaretim sırasında bana kazı izninin olduğu bir zarf verdi. Bu hayatımın en mutlu günü oldu. Artık Sagalassos beni ve sağlığımı ele geçirdi, kamera, ilk yardım çantası ve diz üstü bilgisayarla yamaçlarda yürüdüğüm için birkaç yıldır hareket kabiliyetimi kaybettim. Ama büyük bir zevk almış olmam bütün bu zahmetlere değiyor. Bütçenin kısıtlı olması, bütün lojistikle kendim uğraşmam nedeniyle ilk yıllar zorlu mücadeleyle geçti. Kazılar daha uzun yıllar sürecek. Aygaz olmasa bu yapı tamamlanamazdı.”
Katkıda bulunanlara teşekkür eden Waelkens, konuşmasını, “Son teşekkürü de ona yapmak istiyorum. Onun uğruna bütün enerjimi, sağlığımı feda ettim. O bana hayatımın en güzel günlerini ve duygularını yaşattı. Teşekkürler Sagalassos” sözleriyle tamamladı. Waelkens'in bu sözleri ayakta alkışlandı.
ÇEŞME 13 YILDA TAMAMLANDI
Restorasyon uzmanı Semih Ercan da bugün bütün restorasyon ekibi olarak bir rüyayı gerçekleştirmenin mutluluğunu ve böylece güzel bir anıtı Türkiye'ye kazandırmanın onurunu yaşadıklarını söyledi.
Çeşmenin, döneminin refah ve zenginliğinin de bir göstergesi olduğunu belirten Ercan, 28 metre eninde, 9 metre yüksekliğindeki anıtsal çeşmenin, 650 yıllarında büyük bir depremle şehirle beraber yerle bir olduğunu kaydetti.
Kazılar sonunda tamamen yıkılan binanın parça parça olduğunu, ama büyük çoğunluğu korunan parçaların anıtsal çeşmenin yeniden ayağa kaldırılmasını sağladığını belirten Ercan, 1998 yılında başlayan ve her yıl 3 ay olmak üzere 13 yıl süren restorasyon çalışmalarının 4 aşamada tamamlandığını anlattı.
Ercan, ilk aşamada 3500 kırık parçanın birleştirildiğini ve 400 bloğa dönüştürüldüğünü aktararak, blokların yapıdaki özgün yerlerinin anlaşılması üzerine eksik kısımların belirlendiğini söyledi.
Restorasyonun ikinci ve en uzun kısmında eksikliklerin tamamlandığını ve anıtın tamamının ayağa kaldırıldığını ifade eden Ercan, 200'e yakın taş ocağı gezilerek, orijinaline yakın taşlar bulunduğunu kaydetti.
Ercan, daha önce Türkiye'de hiç uygulanmayan taşı taşla tamamlama metodunun ilk kez bu binada kullanıldığını anlatarak, “10 yıllık çalışmadan sonra 3500 parçalık puzzle çözülmüş ve çeşme bütün görkemiyle ortaya çıkmıştır. Projenin 3. aşamasında yapı depreme karşı güçlendirilmiştir. 4. aşamada ise antik kent tekrar suya kavuşturulmuştur” diye konuştu.
Bu projede 1800 yıl önce emekle yontulan taşa can verdiklerini ve yerlerine geri döndürdüklerini ifade eden Ercan, şunları kaydetti:
“Bunları yaparken yılladır kimse zarar vermesin diye toprağın altında sakladığımız 4 medusa başını güneşle buluşturduk. Suyu, 1800 yıl önceki yerinden çağlatıp, anıta tekrar hayat verdik. Bunları yaparken de antik dönemdeki mimariye, mühendisliğe ve taş işçiliğine olan hayranlığımız, binayı yapanlara saygımız her seferinde daha da arttı. Bu restorasyonun gelecekte diğer antik kentler için de ilham kaynağı olmasını diliyorum.”
“BU ÖRNEK BİR PROJEDİR”
Belçika Leuven Üniversitesi Onursal Rektörü Marc Vernenne de Sagalassos'un tamamen üniversitenin bir projesi olduğunu belirterek, “Bu, örnek bir projedir. Bilim dünyasındaki uluslararası konumunu muhafaza etmesini ve geliştirerek sürdürmesini de sağlamıştır. Sagalassos hakkında yapılan bütün saha çalışması ve araştırmanın, mükemmel bir emeğin ürünü. Marc Waelkens, hem genel kitleye hem de çevresine, ekibi olmadan bu başarıyı elde edemeyeceğini dile getirmektedir. Ama kendisinin katılımı olmasaydı bu başarının elde edilemeyeceği bir hakikattir” diye konuştu.
Belçika ve Türkiye arasında Sagalassos sayesinde kurulan iyi ilişkilerin gelecekte muhafaza edileceğine ve daha da gelişeceğine emin olduğunu ifade eden Vernenne, Sagalassos'un gerçek bir hazine olduğunu kaydetti.
Törene, Isparta Valisi Ali Haydar Öner, Burdur Valisi Süleyman Tapsız, Belçikalı akademisyenler ve Ağlasunlular da katıldı.
Törenin sonunda Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Akademik Oda Orkestrası konser verdi.