Güncelleme Tarihi:
Birinci ve İkinci Meclis binalarından Çanakkale Şehitliği ve tabyalarına kadar birçok tarihi eserin restorasyon projelerine imza atan CHP Ankara Milletvekili Nihat Yeşil ile bayram tatilinde buluştuk.
ÖĞRETMENLİK İSTİYORDU 1402’LİK OLDU
Tuncelili, tek maaşlı, kalabalık bir memur ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelen 65 yaşındaki Yeşil’in yaşam öyküsü, yakın siyasi tarihten bir özet gibi. Gazi Eğitim Enstitüsü’nde edebiyat öğretmenliği hayalleri kurarken, kendisini Kültür Bakanlığı’nda memur olarak buldu. Askeri darbenin hemen öncesinde mezun oldu, öğretmenliği tercih edince de Ürgüp Ortaokulu’na tayin edildi. Ancak daha gidip göreve başlamadan darbe oldu, gözaltına alınıp, 5 yıl kadar tutuklu kaldı. Cezaevinden çıktığında ise 1402 sayılı sıkıyönetim yasasının “memuriyet yasağı”na uğradı. “Pazarda iç çamaşırı satmaktan marketçiliğe kadar yapmadığım iş kalmadı bu dönem” diyor o günler için. Hatta 3 dükkân sahibi bile oluyor.
“KÜLTÜR MÜTEAHHİTLİĞİ”
Ama tarih hobisi nedeniyle eski eserlere ilgisi vardı. Müteahhitliğe başlayıp ufak ufak restorasyon işlerine girmeye başladı. Müzeler, kaleler derken işler ilerlemeye, Birinci ve İkinci Meclis binaları, yine Ankara’nın tarihi yapılarından eski Sayıştay ve Türkocağı binaları, Hacı Bektaş Veli Dergâhı, Çanakkale Şehitliği ve tabyalarının restorasyon proje ve uygulamalarına kadar uzandı. Şehitlik ve tabyalardaki başarısıyla o tarihte Başbakan olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan da büyük takdir görmüştü. Kendi deyimiyle artık, “kültür müteahhiti” olmuştu. “Bu işi, ‘Abdullah Amca’ dediğimiz yanımızda çalışan ustamızdan öğrendim, ilkokul mezunu bile değildi” diyen Yeşil, yıllar sonra da üniversiteden mimarlık diplomasını alarak, alaylılığının yanına mektepliliğini de ekliyor: “Diploma almakla mimar olunmuyor ki... Hiçbir yere de vermedim, zaten bu işi yapıyordum...”
CERRAH HASSASİYETİ İSTER
Meclis’in resmi internet sitesindeki biyografisinde de mesleğinin yanında, “restorasyon uzmanlığı” yazan Yeşil, yaptığı işi, “basit müteahhitlik işi değil” diye tanımlıyor. Peki, nedir bu restorasyonculuk? Şöyle anlatıyor: “Nasıl ki bir ameliyatta insanın dokusunda en ufak bir sinir ucunu kaçırırsanız o vücut felç olup fonksiyonunu yitiriyorsa, restorasyon da öyledir. Burada amaç insanlık tarihine mal edilmiş o değerleri topluma yeniden kazandırmaktır. Doğru yapılmazsa o zaman geçmişi, tarihi yok etmiş olursunuz. Onun için çok hassas bir iştir restorasyon. Çok inceliklidir, cerrah hassasiyeti ister. Bu alanda tarihçilerimiz, arkeologlarımız, mimarlarımız, yani çok nitelikli insan gücümüz var. Dünyayla yarışan, övünç kaynağı müteahhitlerimiz de var. Önemli olan bu değerli insan kaynağını kullanmak.
OĞLU DA BABA MESLEĞİNİ SEÇTİ
Son zamanlarda muhtevasını biraz bozdular bu işin. Doğru şeyler değil bunlar, görünce insanın içi yanıyor.” Son 3 dönemdir milletvekili olan 3 çocuklu Yeşil’in oğlu Umut Çağlar da baba mesleğini seçmiş. Şu anda da Haydarpaşa Garı’nın restorasyonunu yapıyor. Yeşil, “Milletvekiliyim, o nedenle işin dışındayım ama zaman zaman gider oğlumun işlerini kontrol ederim. Oğlum, ‘Babam gelip yine bir bahane bulur’ diye takılır. Ama öyleyim. Gördüğüm en ufak bir eksiğe takılırım. Tamam, mükemmel olmayabiliriz ama en doğrusunu yapalım” diyor.