Tarih dergisi nasıl yapılırmış herkes görecek

Güncelleme Tarihi:

Tarih dergisi nasıl yapılırmış herkes görecek
Oluşturulma Tarihi: Kasım 03, 2002 00:00

Önümüzdeki çarşamba günü, tarihi güler yüzlü ve eğlendirici tarafından ele alan, birbirinden ilginç konularla ve resimlerle dolu, büyük boy 24 sayfalık yepyeni bir dergiyle tanışacaksınız: ‘‘Hürriyet Tarih’’ ile...Benim yönetimimde hazırlanan Hürriyet Tarih'te geçmişin renkli, eğlenceli, ama mutlaka ders alınması gereken olaylarını Türk tarihçiliğinin en saygın isimlerinin kaleminden okuyacaksınız.ÖNÜMÜZDEKİ çarşamba günü, yepyeni bir dergiyle tanışacaksınız: ‘‘Hürriyet Tarih’’ ile...Tarihi güler yüzlü ve eğlendirici tarafından ele alan, birbirinden ilginç konularla ve resimlerle dolu, büyük boy 24 sayfalık ‘‘Hürriyet Tarih’’, bundan böyle her çarşamba günü sizlerle olacak. Benim yönetimimde hazırlanan Hürriyet Tarih'te geçmişin renkli, eğlenceli, ama mutlaka ders alınması gereken olaylarını okuyacak, olayların meydana geldiği günlere gidecek ve o ánı yaşayacaksınız. Türkiye'de tarihin, sanat ve bilim tarihinin ve geçmişi konu alan hemen alanın en önemli ve en saygın isimleri, Hürriyet Tarih'te her hafta sizler için yazacaklar.GÜLDÜRKEN ÖĞRETECEKDergiyi hazırlarken tarihin asık suratlı değil, güler yüzlü ve hoş vakit geçirtici bir şekilde sunulmasına yani ‘‘okunmasına’’ özen gösterdik. Zira tarih, okullarımızda ‘‘öğrencilerin sevmedikleri dersler’’ sıralamasının hemen ilk başlarında yeralır olmuştu ve sevilmemesinin çeşitli sebepleri vardı: Tatsız, monoton ve monotondan da öte kuru ve ezbere dayalı bir şekilde öğretiliyor, işin en önemli tarafı olan günlük hayatta tarihten ders çıkarılması gereği bir yana bırakılarak geçmişin öğrencilerin hafızalarına gereksiz bir bilgi çöplüğü halinde tıkılmasına çalışılıyordu.Bu iş üstelik sadece okullarla da sınırlı kalmıyor ve tarih, ülkemizde yayınlanan bazı tarih dergilerinde ideolojik boyutta fikir empoze etme vasıtası olarak kullanılıyor, dolayısıyla Türkiye'de yayınlanan beş adet tarih dergisinin toplam tirajı altı bini bir türlü geçemiyordu. Bu sayı İngiltere'de 300, Fransa'da 350 bin civarındaydı.Yayıncılık geçmişi son derece zengin olan Türkiye'de bundan 40-50 sene önce çıkan tarih dergilerinin toplam tirajı, bugünkü toplam tirajların neredeyse on katı kadardı ama o dergilerin çok önemli bir başka özellikleri vardı: Yayıncıları tarihte uzman olmalarının yanısıra, o devrin önde gelen gazetecileriydi. Olaylara gazeteci gözüyle bakmayı ve konuları dikkat çekici taraflarından ele almayı gayet iyi biliyorlar, dolayısıyla da yazdıklarını okutuyorlardı.Hürriyet Tarih'te biz de öyle yaptık ve geçmişi eğlendirici, hoş vakit geçirtici ve güleryüzlü tarafından sunmaya çalıştık. Sıkıcı ve anlaşılması zor akademik üslup yerine basit ve akıcı bir dil kullandık. Konuları ilgi çekici taraflarından ele aldık, bunları çok sayıda resimle süsledik ve her konuyu mutlaka bir belgeye dayandırdık. En önemli kaynağımız, hemen her konuda milyonlarca belgenin bulunduğu Osmanlı arşivleri oldu.Sizler de yazacaksınızBütün bunların yanında, Hürriyet Tarih'in ‘‘halka açık’’ bir yayın olmasına yani yazı kadrosunda okuyucuların da yer almasına itina gösterdik. Yaşadığınız şehirde, kasabada yahut köyde duyduğunuz veya gördüğünüz tarihi olayları kaleme aldığınız ve fotoğraflarını da gönderdiğiniz takdirde, yazılarınız derginin her sayısında yeralacak ayrıca ‘‘Tarihin Güzin Ağabeyi’’, sizlerden gelen soruları cevaplandıracak.Önümüzdeki çarşamba gününün, Türkiye'nin tarih yayıncılığında bir dönüm noktası olacağına inanıyorum. Benim yönetimimde hazırlanan ve görsel yönetmenliğini Sanlı Ergin'in yaptığı ‘‘Hürriyet Tarih’’, okuyucuyu çok uzun bir aradan sonra tarihin güler yüzlü çehresiyle yeniden buluşturacak ve dergide yeralan bazı konular, Türkiye'nin artık bıkkınlık getiren gündemini değiştirerek yeni ve hoş tartışmalar yaratacak.Hürriyet Tarih’e kimler yazıyor?Hürriyet Tarih'in ilk sayısında kapak konusunu bendeniz yazdım ve 80 küsur seneden beri konuşulan ama ayrıntıları çok dar bir çevrede bilinen bir hadiseyi belgeleriyle naklettim: Mustafa Kemal Paşa'nın Osmanlı hanedanına mensup bir sultanla, Sultan Vahideddin'in kızı Sabiha Sultan'la evlenme isteğinin ayrıntılarını ve tarihi değiştirebilecek bu evliliğin niçin gerçekleşmediğinin öyküsünü... İşte, derginin önümüzdeki çarşamba günü çıkacak olan ilk sayısında yeralan kalem erbabı:İlber ORTAYLIKim olduğunu yazmama gerek yok, zira tarihe ve kültüre meraklı olup da Prof. Dr. İlber Ortaylı'yı tanımayan hemen hiç kimse yoktur. Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın önde gelen tarihçilerinden biri, ilmi kongrelerle akademik yayınların vazgeçilmez adı ve son zamanlarda bazı TV'lerin ‘‘bilimsel rating’’ yıldızıdır. Senelerce ‘‘Mekteb-i Mülkiye’’de yani Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde hocalık yapan İlber Ortaylı geçen yıldan buyana İstanbul'da yaşıyor, Galatasaray Üniversitesi'nde ders veriyor, dünyanın dört bir tarafındaki üniversitelerin davetlerini kabul edip memleket memleket dolaşarak oralarda da ders anlatıyor, konuşmalar yapıyor. Hürriyet Tarih'in yazı kadrosunda yer alan Prof. İlber Ortaylı, üstadı olduğu çok önemli bir konuda, tarihin nasıl yorumlanması gerektiği hususunda hepimizi şaşırtacak ama çok şeyler öğretecek konuları ele alacak.Nurhan ATASOYSanat tarihi hocalarının duayeni ve bugün ‘‘Türk Sanatı’’ dendiği zaman dünyanın hemen her tarafındaki akademik çevrelerin ilk hatırladığı iki-üç isimden biridir. Osmanlı çadırları konusunda bugüne kadar yapılmış tek yayın olan ‘‘Otağ-ı Humayun’’, eski zaman dervişlerinin tekke eşyalarını ayrıntılarıyla anlatan ‘‘Derviş Çeyizi’’, Osmanlı dokuma sanatını ve gelmiş geçmiş en kıymetli kumaşlardan birini bütün yönleriyle ele aldığı ‘‘İpek’’, Prof. Dr. Nurhan Atasoy'un eserlerinden birkaçıdır ve eserleriyle yurt içinde ve dışında çok sayıda ödül almıştır. ‘‘Hocaların hocası’’ olan Prof. Atasoy, Hürriyet Tarih'e sanat tarihi yazıları yazacak ve Türk sanatını alışılmış kalıplarla değil yepyeni bir şekilde, okuyucuyu gülümseten bir üslupla anlatacak.Erhan AFYONCUHürriyet Tarih'in yayın hazırlıklarını yaptığım sırada bana en büyük yardımda bulunanların başında, Dr. Erhan Afyoncu vardı. Türkiye'nin dört bir tarafındaki üniversitelerde ders veren tarihçilerden yazı sağlanması işini o halletti. Marmara Üniversitesi öğretim üyesi olan Dr. Afyoncu, genç nesil Osmanlı tarihçileri arasında yoğun bir yayın faaliyetinde bulunmasıyla ve yaptığı yayınların geniş çevrelerde ses getirmesiyle biliniyor ve tartışılan bu araştırmalarının başında, İstanbul'un fetih gününün 29 Mayıs olmadığını ortaya koyduğu çalışması geliyor. Ben, meslekdaşları arasında Osmanlı arşiv yazılarının en karmaşığı ve en zoru olan ‘‘siyakat’’ı gazete okur gibi okumasıyla da tanınan Erhan Afyoncu'nun, geleceğin en seçkin Türk tarihçileri arasında yer alacağına eminim.ZeyneP DRAMALITürkolojinin kurucusu Ord. Prof. Fuad Köprülü'nün halen hayatta bulunan birkaç öğrencisinden biri ve çok uzun yıllar yurt dışında yaşamış bir tarihçi. Bugüne kadar Baltık ülkelerinin akademik dergilerine yazan Dr. Zeynep Dramalı, ileri yaşına rağmen Hürriyet Tarih'in yazı ekibine katılmayı arzu etti. Zeynep Hanım her hafta, genellikle Avrupa tarihiyle ilgili bir konuda yazacak.Burak ÇETİNTAŞUluslarası ilişkiler eğitimi almış olmasına rağmen evi eski fotoğraf ve belge çöplüğü gibi olan ve İstanbul'u hemen her gün mezarlığından harabesine kadar tavaf eden genç bir araştırmacıdır. Nüshasına kütüphanelerde bile rastlanmayan bazı ilginç risalelerle nadir fotoğraflar onun arşivinden çıkar. Burak Çetintaş, Hürriyet Tarih'in her sayısına bazen ilginç bir konuyla, bazen de hiç görmediğimiz bir kitabın tanıtımıyla katkıda bulunacak.Yazı kadromuzdaki öteki allámelerimizHürriyet Tarih'in ileriki sayılarında, alanlarında saygın mevki edinmiş olan daha pek çok isim yer alacak: Zamanımızın son allámelerinden Turgut Kut, İstanbul Üniversitesi'nin sanat tarihi hocalarından Prof. Dr. Gül İrepoğlu, Türkiye'nin en kıdemli Türk Edebiyatı Tarihi hocası olan Prof. Dr. Günay Kut ve birçok seçkin tarihçi, meselá Prof. Dr. Vahdettin Engin, Dr. Fikret Sarıcaoğlu, Dr. Ufuk Gülsoy, Dr. Tufan Gündüz, Dr. Arif Bilgin, Dr. Gülay Öğün Bezer, Okan Yeşilot, Halil Pazarlı ve Topkapı Sarayı'nın müdiresi olarak tanıdığımız ama bu bürokratik görevinin dışında sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da en önde gelen minyatür uzmanlarından olan Dr. Filiz Çağman sık aralıklarla Hürriyet Tarih'te yazacaklar.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!