Tarabya gecelerinin romantik prensi

Güncelleme Tarihi:

Tarabya gecelerinin romantik prensi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 30, 2023 06:28

Bir dönem altın çağını yaşayan tavernaların kalbinin attığı İstanbul Tarabya’nın en ünlü isimlerinden Cengiz Kurtoğlu ile beraberiz! Sahne hayatında neredeyse 40 yılı deviren, Duvardaki Resim, Liselim ve Hain Geceler’le gönüllere taht kuran Cengiz Baba, geçen seçim dönemine de damga vurdu. Hem eski albümlerini karıştırmak hem de ‘Duyanlara Duymayanlara’nın seçim şarkısı olma hikâyesini bir de kendisinden dinlemek üzere kapısını çaldık...

Haberin Devamı

Cengiz Kurtoğlu, uzun yıllardır İstanbul’un dışında, Silivri’deki geniş bahçeli evinde kalabalık ailesiyle yaşıyor. Kapısı açık; her on dakikada bir içeri neşe içinde ya bir yeğen ya bir kuzen ya torunlar giriyor. Başköşede (Cengiz Bey de dahil!) bütün ailenin ‘Anne’ dediği eşi Fadime Hanım oturuyor. İçeri adımınızı atar atmaz siz de ailenin parçası oluyorsunuz; fotomuhabiri arkadaşım Levent Kulu ile birlikte bu sıcak ve kapsayıcı enerjiyle sarılıp sarmalanıyoruz. Cengiz Bey, “Aile bizde çok önemlidir” diyor. Bunda kendi hikâyesinin etkisi var. Cengiz Kurtoğlu, 1959 yılında Artvin’in Arhavi ilçesinde dünyaya geliyor. Hepsinin ismi C harfiyle başlayan dört kardeşler; Cemal, Cengiz, Cemil ve Canan. Çocuklar henüz çok küçükken İstanbul’a taşınıyorlar. Baba Kadıköy, Pendik hattında minibüs şoförlüğü yapıyor.

Haberin Devamı

Tarabya gecelerinin romantik prensi

ESKİ TÜRK FİLMİ GİBİ MAHALLE

Cengiz Bey, “Çocukluğumda Altıntepe, Küçükyalı-Maltepe-Pendik” diye çok bağırmışlığım vardır” diyerek başlıyor: “Küçükyalı’da eski Türk filmlerindeki gibi ahşap üç katlı bir evde oturuyorduk. Ancak hayatım neşeli günlerden uzaktı. Ben dört yaşındayken parçalanmış bir ailenin evladı olduk. Annem evi terk edip Almanya’ya yerleşti. Evde annemizi bekledik ama o gidişin dönüşü olmadı. Babam çalışırken bizimle babaannem, halam ilgilendi. Sonra başımıza bir üvey anne geldi. Ondan sonra hayatımız karardı. 1969 yılında Arhavi’ye döndük. Babam İstanbul-Arhavi-Ankara hattında çalışmak için eski bir otobüs aldı.”

Tarabya gecelerinin romantik prensi

Cengiz Kurtoğlu - Zeynep Bilgehan

CİHA DAĞI’NIN EFSANE ÇOCUKLARI

Ortaokulda hayatına ışık saçan iki gelişme oluyor. İlki; hayatının aşkı Fadime Hanım ile tanışmak. Cengiz Bey, “Tabii ben yakışıklıyım, çok peşimden koştu!” diye anlatıyor. Ona hayat veren ikinci aşkı da müzik oluyor: “Ağabeylerim yöremizin meşhur dağından esinle ‘Ciha Dağı Efsanesi’ diye bir orkestra kurdular. Beni de yanlarında taşırlardı. Modern folk çalarlardı. Bana da tef çaldırırlardı. Grubun asıl şarkıcısı rahmetli ağabeyim Cemal’di ama zamanla bana da şarkı söyletmeye başladılar.”

Haberin Devamı

Tarabya gecelerinin romantik prensi

‘Kurtoğlu Ailesi, 2023’

BİR KASET ÜMİDİYLE İSTANBUL

Ciha Dağı Orkestrası’nda dönemin popüler sanatçıları Cem Karaca, Barış Manço, Erol Evgin’den şarkılar söylemeyi seviyordu ama gönlündeki isimler; Ferdi Özbeğen ve Ümit Besen’di. Bir gün kimselere söylemeden bir ‘kaset’ ümidiyle İstanbul’a gitti. Ama sonuç hüsran oldu: “Bir kaset kaydedip Unkapanı’nın yolunu tuttum. Kervan Plak’ın kurucusu, yapımcı rahmetli Yaşar Kekeva babamın çocukluk arkadaşıydı; ‘Sonra konuşuruz’ diye beni memlekete yolladı. Bir daha ses çıkmadı.”

ÇAYKUR’DA İŞÇİLİK GÜNLERİ

İstanbul’dan hayal kırıklığıyla dönüyor. Henüz 16 yaşında… Müzik uğruna okulu da bırakmış… O da Çaykur’a işçi olarak giriyor. 1978’de de büyük aşkı Fadime ile evleniyor. Ama aklı hâlâ İstanbul’da: “İstanbul’a gelip gitmeye devam ediyordum. Çay fabrikası işi 1981’e kadar sürdü. Sonra bir bankanın güvenlik görevlisi oldum. İçeride kasaya da yardım ediyordum. Bir gün bir yönetici bunu gördü ve sert tavırla ‘Git dışarıda kapıda dur!’ deyince sinirlendim. İstifa ettim, 10 gün sonra İstanbul’a geldim. Ha şimdi de buradayım işte!”

Haberin Devamı

‘YA BATAR YA ÇIKAR‘ DEDİĞİMİZ ŞARKI 6 AYDA 1.5 MİLYON SATTI

Bir dönemler Mecidiyeköy’de karışık korsan kasetler satılıyor, onunkiler de büyük ilgi görüyordu. Kurtoğlu’nu kimse tanımıyordu ama sesi meşhur olmuştu! Anlatıyor: “Korsan kasetim hasbelkader Unkapanı’na düşüyor. Şahin Özer “Getirin bana bu çocuğu!” diyor. Önüme bir deste boş kâğıt koydular. Hepsini imzaladım, yeter ki bana kaset yapsınlar! 1984’de ilk kasedim ‘Sen Sözden Anlamaz Mısın’ çıktı. Unkapanı’nda Şahin Abi’yle otobüs durağına gidip taksileri durdurup ‘Bunu teybine koyar mısın?’ diyorduk. Herkes çok beğeniyordu. Ya satacağız ya batacağız diye iki bin adet çıkardığımız kaset altı ayda bir buçuk milyon sattı!”

Haberin Devamı

Tarabya gecelerinin romantik prensi

SENE 1980’ler

ASKERLİK OKUL GİBİ OLDU

Kaset satmıştı ama para yoktu… Cengiz Bey, “Veresiye yazdırıyorduk. Borçlar birikince marketin önünden geçemiyorduk. Albümlerden para gelmiyordu” diye anlatıyor. ‘Unutulan’ albümünden sonra Orhan Alkan sayesinde Oba’da ‘alt piyanist’ olarak iş bulabiliyor. Piyano çalmayı askerde öğreniyor; Ankara Orduevi’ndeki askerliği sırasında İTÜ Konservatuvar mezunu müzisyenlerin yardımıyla müzik bilgisi ilerliyor; “Velhasıl askerlik okul gibi oldu” diyor.

Tarabya gecelerinin romantik prensi

SENE 1970’ler

MÜŞTERİ BENİ VESTİYER SANDI

Oba’da bir buçuk yıl çalıştıktan sonra Tarabya’daki Zarifi’ye geçiyor. Sene 1980’lerin sonları… Taverna kültürü altın çağını yaşıyor. Kurtoğlu anlatıyor: “Her akşam sahne vardı ve hep doluyduk. İlk yıllarda kulisimiz bile yoktu. Vestiyerde pantolonumu değiştirirken kürklü hanımefendiler beni personel zannedip ceketini astırır, beş dakika sonra da sahnede göz göze gelirdik (gülüyor)! Eğlence sektöründe sırf biz vardık; arabesk müzik. Yazılı basında da çok çıkardık. Sadece ‘sakıncalı’ diye TRT’ye çıkamazdık! Kasetlerimin Anadolu’da da satılmaya başlaması ve Gülhane Parkı’ndaki Açıkhava konserleriyle daha da tanındım. 1989’dan sonra Avrupa’ya çok gittim. Parasal anlamda da hakkımızı aramaya başladık. Sonra büyüdük, büyüdük…”

Haberin Devamı

Tarabya gecelerinin romantik prensi

SENE 1998

KÖYDE FADİME SOSYETEDE FATOŞ

“Ben Fadime’ye eşim demem. Köyde Fadime, pazarda Fatma, sosyetede Fatoş derim ama son yıllarda çocuklarımızla torunlarımızla hepimiz ben de dahil ‘anne’ demeye başladık çünkü karı koca artık erdik. Hanımın yanında aşk konuşmaktan utanırım” derken Fadime Hanım ise uzun evliliklerin sırrını “Sabır “diye veriyor. 

Tarabya gecelerinin romantik prensi

SENE 1960’lar “Fadime ile ayrı köylerdendik ama aynı okuldaydık”

DUYANLARA DUYMAYANLARA NASIL SEÇİM ŞARKISI OLDU: CUMHURBAŞKANIMIZ SAHNEDE ZORLU BİR RAKİP

Bugünlere gelirsek... Önce Duyanlara Duymayanlara’nın hikâyesi; “1990’larda Kenan Doğulu, ‘Yaparım Bilirsin’ ile bir çıkış yakalayıp popüler müzik bir anda Türkiye’yi kasıp kavurunca ‘Galiba biz bittik’ dedim. 1995 yılında ‘Duyanlara Duymayanlara’ albümünü yapmıştık. Ama ben ‘Klip mlip çekmem, memlekete dönüyorum’ dedim, çektim gittim. Üç gün sonra klip ekibi Arhavi’deydi! Klibi çektik, Kral TV’de yayınlanınca ‘Duyanlara Duymayanlara’ iki buçuk milyon sattı. Bitmediğimizi gösterdik!” İşte o şarkı yıllar sonra büyük bir seçim kampanyasına damga vuracaktı... Kendisinden dinleyelim:

Tarabya gecelerinin romantik prensi

DOĞAÇLAMA OLDU

“Duyanlara Duymayanlara’nın söz ve müziği değerli müzisyen Sezgin Büyük’e aittir. Halkta karşılığını bulmuş bir eserdi. Her sahnemde yüzlerce insan bu şarkıyı ister. Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul Gençlik Buluşması’nda Sakiler grubuyla şarkıyı söyleyecektim. Seçimlere henüz 5 ay vardı. Ancak Sakiler gelemedi. Cumhurbaşkanımız da sahnede zorlu bir rakip! O indikten sonra kimse kalmaz diye konuşması biter bitmez şarkıya girdim. ‘Kalın sağlıcakla’ dediği anda ben ‘Duyanlara...’ diye başladım. Karşıdaki on bin kişi de bir anda ‘Duymayanlaraaa!’ diye bağırdı. Heyecandan şekerim  yükseldi, dilim kurudu! Cumhurbaşkanımızla beraber düet yaptık ve çok tuttu! Her şey bir anda doğaçlama oldu. Bir reklam ajansının çalışması falan yok yani.

“ARUYORUM, ARUYORUM TELEFON HEP KAPALU!”

Bir hafta sonra Polat Yağcı aradı; seçim şarkısı arıyorlarmış. Ona hem şarkıdan hem benden bahsediyorlar. Cumhurbaşkanımız da ‘Sevdiğimiz aşk şarkılarıyla Cengiz kardeşimle çalışmaların içinde olalım’ demiş. Hakkı Yalçın ve aranjör Ceyhun Çelik ile şarkının sözlerini ‘Türkiye için’ diye değiştirdik. Sayın Cumhurbaşkanımız beni aradı; ‘Hakkını helal et’ dedi. Birbirimize bir türlü ulaşamıyorduk. Ona ‘Memleket diliyle; Ha bu telefonu niye açmıyorsun?’ dedim. Bana ‘Ya mubarek adam asıl ben aruyorum, aruyorum senin telefonun hep kapalu!’ dedi.” Şarkının seçim başarısındaki etkisi neydi? Yanıtı: “Sözler halkta yerini buldu. Ömrümün sonuna kadar helal olsun. İnsani olarak, aile yapısı olarak, delikanlı duruşuyla, dünyaya başkaldırmasıyla, doğru ve düzgün adam olduğu için halk onu çok seviyor. 40 yıllık tanışıklığımız var.Sayın Cumhurbaşkanımıza ‘65’imden sonra beni meşhur ettiniz!’ diye espri yaptım.”

KILIÇDAROĞLU İSTESE ONA DA SÖYLERDİM

Peki kutuplaşmış Türkiye ikliminde herkesin sevdiği klasikleşmiş bir şarkının ‘siyasileşmesi’nden endişelenmemiş mi? Şöyle yanıtlıyor: “İğnenin ucu kadar bile endişem olmadı. Kemal Kılıçdaroğlu da arasa beni ona da şarkı söylerdim. Ben ayrı gayrı düşünmüyorum. Biz hepimiz kardeşiz. Bu siyasi kavgalar nedir kardeşim! Sen de gelseydin iktidara seni de alkışlayacaktık. Sen de inşallah iyi yönetimle yaparsın. Ben düşman gibi bakmıyorum, kimse de böyle bakmasın. Fanatikler varsa da dinlemesinler kardeşim beni. Bundan sonra ne düşmanım ne de dostum olsun.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!