OluÅŸturulma Tarihi: Mart 27, 2000 00:00
TANTANA OTORİTESİ Keyiflerine düşkün bazı sefa ehli insanlar ile okur yazar makulesinden zarif kimseler kahvelerde toplanırdı. Kimi kitap ve güzel şeyler okur, kimi tavla ve satranç oynar, kimi yeni söylenmiş gazeller getirerek şiirden ve edebiyattan bahseder, bazıları da ziyafet tertip ve sefa ederlerdi. O dereceye kadar geldi ki: Mazuller, kadılar, müderrisler hatta ulemadan, meşayihten, kibardan seçkin kimseler (böyle bir eğlenecek ve gönül dinlendirecek yer olmaz) diyerek kahvehaneye dolmaya başladılar, oturacak yer bulunmaz oldu. İmamlar, müezzinler ve halk kahvehaneye mübtela oldu. Mescidlere kimse gelmez oldu. Bu hal karşısında ulema, kahvehane için; "kötülük yeridir, oraya gitmektense meyhaneye varmak daha iyidir" diye fetvalar verdiler.Thevenot, Osmanlı İmparatorluğu hakkında yazarken bir de şunu söylüyor: 'Kahve en çok Türklerde içilmektedir. Uyumayı engeller, mideyi rahatlatır ve hazmetmeye yardım eder; nihayet, Türklere göre kahve bütün ağrılara iyi gelmektedir. Günde en az iki veya üç fincan kahve içmeyen zengin veya fakir kimse yoktur ve kahve kocanın karısına sağlamak zorunda olduğu şeylerden biridir.'Ancak bu kahve tutkusu, Osmanlı yöneticilerinin her zaman hoşlarına giden bir şey değildi. Bu durumda padişah dördüncü Murad kahve ve tütünü yasaklayan bir ferman çıkardı ve emirler büyük sertlikle uygulandı. (Robert Mantran / Osmanlı İmparatorluğu )Bunlar bize tarihten değil, günümüzden
haberler gibi gelebilir. Yarın bütün barların, eğlence mekanlarının hatta kafelerin kapatılması yönünde bir yasa tasarısı hazırlandığını okusam, hiç de şaşırmam. Bunun nedeni; oralarda yasa dışı işler yapılıyor olması veya herhangi bir rahatsızlık iddiası olabilir. Yasaklar için nedenler bulmak kolaydır, önemli olan zihniyettir. Garip bir şekilde zihniyet on yedinci yüzyıldan beri pek bir değişiklik göstermemiştir ülkemizde...Evinizde veya herhangi bir yerde istedikleri zaman parmak izinizi bir bilgisayar aracılığıyla alıp, kimlik tespitinizi yapan polisleri gördüğümde, bunun bir
film olduÄŸuna sevinmiÅŸtim (Fifth Element). Ancak haftasonu bara gittiÄŸimde, tam eÄŸlenceye adapte olmak üzereyken bir grup polisin içeri girip, ellerinde laptoplarıyla GBT almaya koyulduklarında, ülkemin bilgisayar çağı anlayışıyla gurur duydum. Haklıydılar; bara gidip, rezilce eÄŸlenenler, iÅŸleri güçleri olmayan potensiyel suçlular veya kaçaklar olur genellikle. Bu durumda fetvanın tezden verilmesi caizdir.Ve bu rezil insanlara saat ikiye kadar eÄŸlenmek yeter de artar bile. Hatta keÅŸke ÅŸu uygulamalardan rahatsız olsalar da hiç gitmeseler. Evlerinde oturup, ülkelerine faydalı iÅŸler yapabilirler pekala (televizyon seyredebilirler, ütü yapabilirler)… Hem duyarlı yöneticilerimizden birinin bir tespitini de unutmayalım; eÄŸer barlar dörde kadar açık olursa sabahın dört buçuÄŸunda okuluna gitmek üzere yola çıkan bir çocuk, bir ayyaÅŸla karşılaÅŸabilir yol üstünde... Ãœlkemizde ilk ve orta dereceli okulların sabah beÅŸte açıldığını düşünürsek bu her an olabilecek bir felakettir. Hem o çocuk, bardan çıkan biriyle karşılaÅŸmasının yaratacağı ÅŸoktan ömrü boyunca kurtulamayabilir ve ileride kendisinin de barlara gitmesiyle sonuçlanacak bir bunalıma girebilir.Bütün bu haklı gerekçeler bir yana barların ikide kapanmasını hatta hiç açılmamasını gerektirecek baÅŸka nedenler de vardır mutlaka. Ama ben bunları bilmiyorum. Benim bildiÄŸim birilerinin her ÅŸeye karışabilecek gücü kendilerinde bulmasının nedenleridir. Bu neden bu insanların devlet anlayışının her ÅŸeyin önünde olduÄŸu inancıyla beslenen kiÅŸilikleridir. Devletçi yapının korunması devletin koruyucu ve dağıtıcı rolünden vazgeçmemesiyle, bu politikalara devam etmesiyle mümkündür.Casinolar kapatıldı, sigara yasaklanmaktan beter edildi, barlar kapatılmak üzere.. Bütün bunların sadece keyfi yasaklamalar olduÄŸunu bilmeyen yok. Ãœstelik yüzlerce insan zaten ekonomisi kötü ve iÅŸ alanları çok sınırlı olan ülkemizde iÅŸsiz kaldı. Casinolara yapılan yatırımlar boÅŸa gitti. Geçen seneki turizm krizinde herkes kara kara düşünüp nedenler aradı. Turistlerin neden birdenbire ardı arkası kesildi kimse anlam veremedi…Devlet yüce kudretiyle insanları kumardan koruduklarını açıkladı. Kumardan korudukları insanlar Kıbrıs'a para akıtmaya, turistler de baÅŸka ülkelere gitmeye baÅŸladı. Devlet yine kara para aklanmalarını engellemeye çalıştıklarını buyurdu. Kumarhaneler ışıl ışıl salonlardan karanlık yeraltına indi. Ä°nsanlar denetimsiz ve güvensiz yerlerde kumar oynamaya baÅŸladılar. Casinolardan saÄŸlanan vergiler, yeraltındaki mafyalara gitmeye baÅŸladı. Ãœlkemiz bir zenginliÄŸini daha kaybetti. Devletin insanların iradesini hiçe sayarak "devlet baba" rolüne soyunması kimseye inandırıcı gelmedi, kimleri ve hangi çıkarları korumaya çalıştıkları açığa kavuÅŸmadı. Devlet kara para oluÅŸumunu engellemek ve kontrolü saÄŸlamak konusundaki baÅŸarısızlığını herkesin önünde ilan etmiÅŸ oldu. Pire için yorgan yaktılar. Pireyle savaÅŸmak akıllarına veya iÅŸlerine gelmedi.Yasaklayıcı zihniyet baÅŸka çözümleri aramak yerine sürmeye devam ediyor. Bir problem çıktığı için herhangi bir ÅŸeyi yasaklayan insanlar çok daha kötü problemlere yol açtıklarını düşünemeyecek kadar öngörüsüz ve sığ olduklarını gösteriyorlar. Ä°ÅŸin kötüsü ülkemizdeki cahil halk onların söylediklerine inanıp, özgürlüklerini savunmaya çalışmaktan vazgeçiyorlar. Demokrasinin en büyük öğelerinden biri olan halk susuyor. Sivil toplum örgütleri gereÄŸince iÅŸlemiyor, insanlar baskılar karşısında hemen siniyor. Bir sürü darbe yaÅŸamış ülkemizde, doÄŸu insanının kanaatkarlığı ve boyun eÄŸiÅŸi yöneticiler tarafından kullanılıyor. Yöneticiler kendilerini hükümdar gibi hissetmekten hoÅŸlanıyor. HoÅŸlarına gitmeyen bir ÅŸey olunca hemen boynu vurduruluyor. Kimsenin hakkı, istekleri gözönüne alınmıyor. Boynunun vurulması buyrulan bir uygulama da yeÅŸil pasaportlar... Devlet onlarca yıl kendine hizmet etmiÅŸ, güvenirliliÄŸini ispat etmiÅŸ memurlarına saÄŸladığı ufak bir imtiyaz olan yeÅŸil pasaportları da kaldırmaya karar verdi. Tüm dünyada sınırların kaldırılması hakkında düşler kurulurken, Avrupa'da giriÅŸler serbestleÅŸtirilirken bizimkiler yine yasaklamaya karar verdi. Neden ise üçbeÅŸ kanundışı kullanımın olması. Devlet yine basiretsizliÄŸini gösterip, kanundışı kiÅŸilere bu pasaportun verilmesini engelleyemediÄŸini ve engellemeye de gücünün yetmeyeceÄŸini itiraf etmiÅŸ oluyor. Ve bütün bu çirkin ÅŸeylerin faturasını yine aç sefil yıllarca çalışmış olan emekli memurlar ödüyor.CumhurbaÅŸkanımız bir televizyon programında geliÅŸmeleri anlatıyor. 1920'den beri ülkemizde birçok ÅŸeyin geliÅŸtiÄŸini ve bunun da kendi sayesinde olduÄŸunu söylüyor. Dünyada elli yılda inanılmaz ÅŸeyler yapılırken bizde "elektriÄŸin tüm köylere ulaÅŸmış olmasıyla" (!!!) övünülüyor. GeliÅŸim doÄŸal bir süreç olarak deÄŸil, devletin halka saÄŸladığı bir lutuf olarak gösterilmeye çalışılıyor.Ä°ÅŸin kötüsü geliÅŸimin bu kadarı bile baÅŸtakilere fazla geliyor. Onlar geçmiÅŸten örnekler veriyorlar sürekli. GeçmiÅŸi özlüyorlar. Bireylerin deÄŸerinin olmadığı, onlara hesap verilmesi gerekmediÄŸi güzel günlerine dönmek istiyorlar. Çünkü onların elinde ve aklında yeni ÅŸeyler yok ve ancak eskiye dönerlerse kendilerinin bir deÄŸeri olabileceÄŸini biliyorlar içten içe. Eski tozlu raflardaki albümlerde sarı soluk renkli fotoÄŸraflarda kalması gereken tarihten bir yaprak konumundaki insanlar hırsla tutunuyorlar koltuklarına hala. Göstermek istemiyorlar insanlara yeni bir yüzü bile. Annem 1950'den beri, 19 Mayıslardaki resmi gösterilerde yer alan genç kızların etek boylarının her geçen sene birkaç santim daha uzadığını söylüyor. Böyle devam ederse gençlerin ve genç düşüncelerin ayağının takılıp düşmesi hedefleniyor hissine kapılıyorum. SöylediÄŸim gibi halkın katılmadığı bir demokrasi yoktur. EÄŸer insanlar ses çıkarmazsa tüm yasakların onaylandığı düşünülür. Ben zaten casinoya, bara gitmem, yeÅŸil pasaport da almadım diyorsanız bile; bu yasaklardan hoÅŸlanmadığınızı duyurmanız gerekir. Bara gitmeseniz bile, turizmin aldığı darbeler sizi ekonomik olarak mutlaka bir ÅŸekilde etkileyecektir. Barların ve casinoların kapatılmasına ancak kendilerine veya kocalarına hakim olamayan cahil insanlar sevinir. Bunların kapatılması dertlerine deva deÄŸildir halbuki. Tam tersine böyle uygulamalar cehaletin devamını saÄŸlama konusunda baÅŸarılı olabilir. Yasakların çekiciliÄŸi de herkesce malumdur. DoÄŸrularınızı baÅŸkalarının belirlemesine izin verirseniz, nerede karşınıza çıkıp sizi engelleyeceklerini tahmin edemezsiniz. Barda sakince sohbet eden birini huzursuz etmek için suçlu muamelesi yaparak GBT'si laptoplarca alınıyorsa, karyolasında uyuyan birine de yarın aynı muamele yapılabilir.Her zaman ÅŸikayet edip, çözüm fikri sunmayan insanlardan olmamak için ufak bir toplum hareketi uygulamasını size duyurmak istiyorum. Åžu anda Ankara'da pilot olarak uygulanan daha sonra da Ä°stanbul'da yürürlüğe konması düşünülen barların ikide kapatılması kararını protesto etmek için Ankara'da bar çıkışlarında bir süre beklenmesi uygulaması baÅŸladı. Daha önce sadece travestilerin ekmek paraları için protesto ettiÄŸi bu yasaklamayı diÄŸer bara giden insanlar da protesto ederse, halk barlara sadece travestilerin gitmediÄŸini anlamış olacaktır. Kontrollü eÄŸlencenin kontrolsüz yerlere taÅŸmaması için ve yoÄŸun stres altında olan halkın eÄŸlenme hakkının ellerinden alınmaması için bunun desteklenmesinin yerinde olacağını düşünüyorum. Ãœstelik travestilerin de haklı bir ÅŸekilde söylediÄŸi gibi sabaha karşı "iki"de hızlarını alamayacak olan insanlar sokaklara taÅŸacak, fuhuÅŸ artacaktır. Bunun mecazi bir ÅŸekilde gösterilmesi için bar çıkışlarında insanların toplu olarak bir süre beklemesi tepkilerini göstermeleri için bir yol olabilir. Hepinize yasaksız ve özgür bir yaÅŸam dilerim..ilkaysevgi@hotmail.com Ä°lkay Sevgi ÇOPUR - 27 Mart 2000, Pazartesi Â
button