Güncelleme Tarihi:
Enerji araştırma kuruluşu Cambridge Energy Research Associates (CERA) tarafından düzenlenen Enerji Konferansı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, bir yılda İstanbul Boğazı'ndan 10 binin üzerinde tankerin geçtiğini belirterek, bu durumun hem milyonlarca insanı hem de şehrin binlerce yıllık tarihsel-kültürel dokusunu tehdit ettiğini söyledi.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve Cambridge Enerji Araştırma Kuruluşu CERA’nın ortaklaşa düzenledikleri “Doğu Batı İle Buluşuyor: Enerji Güvenliğinde Yeni Hudutlar” konferansının açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Sezer, yılda 145 milyon ton tehlikeli madde ve 10 binin üzerinde tankerin geçtiği İstanbul Boğazı’nda yaşanacak olası bir tanker kazasının milyonlarca insanın yaşamını ve İstanbul’un binlerce yıllık tarihsel-kültürel dokusunu tehdit edeceğine dikkat çekerek, “Karadan inşa edilecek yan geçiş hatlarıyla, Türk boğazlarının petrol taşıma kanalı olarak kullanılmaktan kurtarılmasını istiyoruz” dedi.
"KÜRESEL İŞBİRLİĞİ ŞART”
Sezer küreselleşme sürecinin hızlanması ve dünya enerji tüketiminin artması ile enerji alanında işbirliği ve karşılıklı bağımlılığın da artarak geliştiğini ve kurumsallaştığını söyledi. Günümüzde karşılaşılan enerji sorunlarının üstesinden ancak uluslararası işbirliği ile gelinebilecek boyutlara ulaştığına dikkat çeken Sezer, “Gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için, bir yandan küresel enerji güvenliğini artırırken, öte yandan yenilenebilir enerji kaynaklarına dayanan temiz enerji teknolojilerini yaygınlaştırmak durumundayız” dedi.
“RİSKLEREKARŞI BARIŞÇIL ÇÖZÜMLER ŞART”
Çağdaş ekonomik ve toplumsal yaşamın sürdürülebilmesinin kesintisiz enerji sunumuna bağlı olduğunu ifade eden Sezer, enerji kaynaklarının dünya pazarlarına güvenli akışını tehdit eden jeopolitik risklere karşı barışçıl çözümler üretilmesi konusunda tüm taraflara sorumluluk düştüğünü kaydetti. Öte yandan, enerji ülkesi ülkelerin gerek duyduğu altyapı yatırımlarının küresel enerji talebini karşılayabilecek biçimde, zamanında yapılmamasının da bir başka tehlikeye işaret ettiğine dikkat çeken Sezer, gereksinim duyulan yatırımların önündeki engellerin incelenmesi ve kaynak ülkelerle birlikte aşılmasına çalışılması, küresel düzeyde ele alınması gereken konular arısındadır” diye konuştu.
“KAZAKİSTAN VE TÜRKMENİSTAN’I DA GÖRMEK İSTİYORUZ”
Sezer, Türkiye’nin enerji pazarlarının verimli çalışabilmesi için etkin çaba gösterdiğine vurgu yaparak, bu kapsamda Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı’nın faaliyete geçtiğini, Azerbaycan ve başka kaynak ülkelerden Türkiye’ye ulaştırılacak doğalgazı Avrupa’ya taşıyacak olan Nabucco projesinin de yakın gelecekte hayata geçirileceğini söyledi. Sezer, Türkiye olarak, Kazakistan ve Türkmenistan’ın da Hazar Geçişli Doğalgaz Boru Hattı projesine kaynak ülke olarak katılmalarını istediklerini de dile getirdi. Türkiye’nin yakın tarihsel ve kültürel bağları bulunan bu ülkelerle her alanda işbirliğine hazır olduğunu belirten Sezer, Hazar Geçişli Doğalgaz Boru Hattı’nın bölgenin dışsatım yollarını çeşitlendirerek, ülke ekonomilere önemli katkılar sağlayacağının altını çizdi.
Dünya enerji haritasında önemli yer kaplayan Irak’ın zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarının dünya pazarlarına ulaştırılmasına öncelik verilmesi gerektiğini ifade eden Sezer, ancak bundan önce Irak’ın doğal varlıklarının, tüm Irak halkının yararına olacak biçimde değerlendirilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılmasının şart olduğunu kaydetti.
BOĞAZLARDAKİ KAZA OLASILIĞI
Sezer, İstanbul Boğazı’ndan yılda 145 milyon ton tehlikeli madde ve 10 binin üzerinde tanker geçtiğini hatırlatan Sezer, "Karadan inşa edilecek yan geçiş hatlarıyla, Türk boğazlarının petrol taşıma kanalı olarak kullanılmaktan kurtarılmasını istiyoruz. Ülkemiz bu anlayışla, Trakya’ya geçen ve Ege’de kirliliğe neden olabilecek tasarılar yerine doğrudan Akdeniz’e açılan Samsun-Ceyhan yan geçiş hattını gerçekleştirmektedir. Bu tasarının 2009 yılında hizmete girmesi öngörülmektedir.”
GÜLER: BİZ KENDİ PROJEMİZE BAKARIZ
Toplantıdan gazetecilerin sorularını yanıtlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler de Rus şirketi Gazprom ile İtalyan Şirketi Eni arasındaki Güney Akımı anlaşmasıyla ilgili olarak, “Biz kendi işimize, kendi projemize bakıyoruz. Her projenin ayrı fizibilitesi, ayrı portföyü, ayrı amacı ve rotası var” dedi.
“Rus şirketi Gazprom ile İtalyan şirketi Eni arasında yapılan anlaşma ile Türkiye bay-pass mı edildi?” sorusu üzerine Güler, “Biz kendi işimize bakıyoruz. Her projenin ayrı fizibilitesi, ayrı müşteri portföyü, ayrı amacı ve rotası var. Bizim projeyi, kendi bütünlüğü içinde sürdürüyoruz” dedi.
Güler, “Samsun-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı’nın petrolü nereden sağlanacak” sorusunu yanıtlarken de, bununla ilgili görüşmelerin bulunduğunu ifade etti.
Bakan Güler, “Nabucco projesi tehlikeye girdi mi?” sorusunu ise, “Kendi içinde bir bütün olan proje. Nabucco projesinin 5 ortağı var. AB’ye gaz götürecek temel projelerden bir tanesini oluşturuyor. Kendi bütünlüğü ve kendi esprisi içinde, kendi portföyü içerisinde yürüyor” yanıtı verdi.
Şahdeniz projesine Arnavutluk ve Makedonya’nın dahil edilip edilmeyeceğine yönelik soruyu da yanıtlayan Bakan Güler, bu ülkelerin dahil edilmesi için prensipte anlaşıldığını bildirdi. Güler, Türkiye ve Yunanistan’ın doğalgaz boru hattı için Meriç geçişinin tamamlanması için ortak çalıştığını, bu geçişin tamamlanması halinde 10 Ağustos’ta ilk gazın Yunanistan’a verileceğini söyledi.