Tam gün sağlık hizmetlerini aksatır

Güncelleme Tarihi:

Tam gün sağlık hizmetlerini aksatır
Oluşturulma Tarihi: Nisan 01, 2009 12:27

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil, tamgün yasa tasarısı ve üniversitelerde tam gün çalışma sistemiyle ilgili olarak önemli açıklamalarda bulundu.

Haberin Devamı

Prof. Dr. İsmail Mete İtil şöyle konuştu:

Hekimlerin büyük çoğunluğu memnun değil

"Sağlık alanında son 6 yılda kapsamlı bir değişiklik programı uygulanmaktadır. Program bir  "Dünya Bankası" projesi olup, uluslar arası sağlık örgütleri tarafından da desteklenmektedir. Program bir yandan halka yoğun, ucuz, kolay erişebilinir bir sağlık hizmeti sunarken, bir yandan da sağlık hizmetlerinin devlet tekelinden çıkarılarak özel sektöre açılımını da öngörmektedir. Sağlıkta devletin tüm yurttaşlara ucuz ve yoğun hizmet götürebilmesi düşüncesiyle uygulamada sorunlar yaratabilecek olan özel sektöre açılım arasındaki çelişki ise, devletin özel sağlık kurumlarını da tam bir denetim altına alması ile çözülmeye çalışılmaktadır. Bu en temel çelişkidir. Uzun vadede bunun sürdürülebilirliği son derece güçtür. Özel sektör üzerindeki aşırı baskı kaldırılmalıdır. Özel sektör açılımının yapıldığı bir ortam devletçi anlayışla yönetilemez. Burada hastanelerin rekabet edebilmesine ve kendi yatırım ve istihdam politikalarını oluşturmasına izin verilmelidir. Bu uygulamalardan halkın büyük çoğunluğu memnun olduğunu ifade ederken hekimlerin büyük çoğunluğu ise memnun olmadığını ifade etmektedir. Sağlıkta başarının yakalanması için hekimlerin mutlaka programa uyumu sağlanmalı ve hekimlerin üzerinde hissettiği baskı ortadan kaldırılmalıdır. Eğer biraz empati yapılabilir ve hekimlerin özel çalışma koşullarını sınırlayan anlayış değişirse, başarı ardından gelecektir.

Karmaşa getirir

YÖK Kapsamında yapılacak bir 'Tam Gün' düzenlemesi için yeterli mali kaynak bulunmamaktadır. Son önerilen yasa tasarısı ile, bırakın koşullarda iyileşme sağlamayı, öğretim üyelerinin bugünkü koşullarını sağlamak için bile, Pazar günü dahil çalışması istenmektedir. Tıp fakültelerinde öğretim üyesine hak ettiği ücretleri verebilecek bir döner sermaye düzenlemesi sürdürülebilir bir durum değildir. 'Biz önce yasayı çıkaralım daha sonra düzenlemeler yapılır' demek çözüm değil, karmaşa getirecektir. Tıp Fakülteleri şu anda yüzde 200 döner sermaye ödeyemezken, yüzde 800 ödemeleri öngörülmektedir. Bu ödemeler asıl maaşlara ve emekliliğe yansımayacaktır. Bir yandan rotasyon bir yandan 'Tam gün' çalışmayla öğretim üyeleri belli bir sisteme zorlanmaktadır. Özellikle gelişmiş üniversitelerde birçok değerli öğretim üyesi çok sevdikleri üniversiteden ayrılmak zorunda kalacak, kimisi ise yurt dışı olanaklarını araştıracaktır. Bu uygulamaların hepsinin durdurulması gerekmektedir…

Gönüllü olmayan hiçbir öğretim üyesi rotasyona zorlanmamalıdır

Tıp fakültelerinde görev yapan öğretim üyelerinin rotasyonla başka fakültelere gönderilmesi düşüncesinde ısrar edilmemesi gerekir. Bu sistem süreklilik sağlanabilecek bir sistem değildir. Zaten YÖK yasasının bu maddesi olağanüstü dönemlerde konulmuş ve sonra rafa kalkmış bir maddedir.  Hükümetimizin demokratik açılımlar yaptığı bir dönemde bu maddenin tekrar yürürlüğe konması doğru değildir. Eğer ihtiyaç bulunan fakültelere daimi kadrolar açılır ve bunlara da belirli şartlar getirilirse, bu sorun daha kolay çözülür. Gönüllü olmayan hiçbir öğretim üyesi rotasyona zorlanmamalıdır. Bu gün yerleşmiş üniversitelerde öğretim üyelerinin çoğunluğu mecburi hizmetlerini tamamlamış ve artık ulusal ve uluslar arası üretime geçmişlerdir. Bunların birdenbire tüm yaşamlarının değişmesini istemek doğru bir yaklaşım olamaz. Gelişilmiş üniversitelerde, sadece öğretim üyesi yoğunluğu değil, hasta ve öğrenci yoğunluğu da kat be kat fazladır. Amaç gelişmekte olan Tıp Fakültelerinde öğretim üyesi istihdamı sağlamaksa, bunlar kalıcı kadrolarla sağlanmalıdır ki eğer kadro açılırsa birçok kişi buna müracaat eder.

Muayenehanelerin kapatılması işsizliği körükleyecek

Tam Gün Yasa tasarısı gündemden kaldırılmalıdır. Bu gün artık böyle bir düzenlemeye gerek kalmamıştır. Muayenehanelerin sistemdeki rolü azalmış ve çoğunluk hekim hastanelerde çalışmaya başlamıştır. Muayenehane -hastane ilişkisi ortadan kalkmıştır. Kriz ortamında 40 bine yakın muayenehanenin kapatılması işsizliği körükleyecek, sosyal bir çöküntüye yol açacak, sağlık hizmetlerinde aksamalar olacaktır. Üniversitelerden umulanın üzerinde öğretim üyesi istifaları yaşanacak, bu da eğitim ve öğretimi olumsuz etkileyecektir. Böyle büyük değişikliklerin yapıldığı bir sosyal programın, uygulamasının sorularla dolu olduğu bir yasa tasarısıyla gölgelenmesine izin verilmemelidir. Bu yasa tasarılarının gündeme gelmesi durumunda, Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği olarak, son zamanda etkin bir tavır sergileyen Türk Tabibler Birliği-UDEK'le ortak hareket edeceğiz. Ama kişisel düşüncem ve dileğim, bu yasaların en azından kriz atlatılana kadar erteleneceği ve bir süre sonra da gündemden kaldırılacağı yönündedir. Sağlık alanında, hekimi kucaklamayan, hekimi sistemin dışına iten ve yalnızlaştıran hiçbir değişikliğin uzun süre devam etmesi mümkün değildir. Hekimi kazanmak da çok zor değildir. Yasalar hazırlanırken hekim örgütlerinin görüşleri dinlenmeli ve istenilen değişikliklerin yapılması sağlanmalıdır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!