Güncelleme Tarihi:
İşte Girne'deki muhteşem düğünden kareler
Kıbrıs’ta gelecek ay başlayacak toplumlararası görüşmeler öncesi Türk tarafı ne düşünüyordu, bu toplantılar dizisi ne kadar sürerdi, bir sonuca varılır mıydı?
Star Haber Yayın Koordinatörü Mustafa Sağlamer KKTC'den yazıyor |
Tüm bu soruların yanıtını almak için, Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanlığı kabul odasında, Mehmet Ali Talat’ın (Denktaş’ın ve yaşıtlarının deyimiyle Telat) karşısına oturduk.
“O’na (Hristofyas) yardımcı olmaya çalışıyorum. Çünkü halkı ret oyu verdiğinden, durumu çok zor” diyerek girdi söze...
“Türkiye’yi hangi hükümet yönetirse yönetsin, KKTC’ye desteğin süreceğinden kuşkusu olmadığı”yla sürdürdü sonra...
Yani, suhuletin zaman zaman gölgede 46 dereceyi bulduğu Lefkoşe’ye kadar zahmet edip gitmeyerek, oturduğumuz yerde “KKTC Cumhurbaşkanı şöyle şöyle dedi” diye yazsak, yalan diyen çıkmayacak. Hatta Talat hayretlere gark olacak. “Allah Allaaah... Bu adam buraya gelmedi ama gerçekten ağzımdan çıkacakları yazmış” diyecek...
Velhasıl, konuşma bu “Sordum, cevap verdi, röportaj oldu” çerçevesinde nihayete erip, veda ederken,
Sayın Cumhurbaşkanı, “Perşembeye kızı başgöz ediyoruz; düğüne beklerim” deme inceliğini gösterdi.
Hangi gazeteci, hangi cumhurbaşkanının hangi kızının düğün davetini geri çevirmiş ki biz çevirelim...
Neyse, perşembe (31 Temmuz) akşamı, siyahları çekip, kameraman kardeşim Ali Ruhluel ile birlikte Girne Merit Otel’in yolunu tuttuk.
KKTC DEĞİL, SANKİ VENEDİK
Peh peh peh...
Sanki Kuzey Kıbrıs değil, Kuzey Venedik.
Kremanın kreması.
Rum konuklar da, en az Türkler kadar şık.
Hanımların zarafeti, anlatacak gibi değil.
Christian Dior, bu elbiseleri kim diktiyse, onların yanında Darendeli tüccar-terzi Mükerrem’le kıyaslanır ancak...
Efendim; Ayşenur gelinle Rauf damat, dünyanın çok güzel kentlerinden biri olan, Heidelberg’de (Almanya), yine kentin adını taşıyan, dünyanın çok önemli üniversitesinde tanışmışlar. Gerçi Rauf’un memleketi Tunus, KKTC’nin tanınmasına dair fermanı henüz çıkarmış değil ama gönül de ferman dinler mi? Onlar birbirini tanımaya karar vermişler. Bir süre flört falan derken, “Comparsita” kararı gelivermiş...
İşte bir Girne akşamında kıyılan nikaha, bu vesileyle tanık oluyoruz.
Arap damat, imzalar atıldıktan sonra, havaya beyaz güvercinler salıyor.
-Hayırdır Rauf? Kimin için bunlar?
“Hem bizim aşkımız, hem tüm aşklar, hem de Kıbrıs’ın özgür geleceği için...”
-İkinci düğünü Tunus’ta yapacakmışsınız.
“Evet.”
-Peki ikinci balayı da Hamamet’te mi?
“Aaa, nereden bildiniz?”
-İçime doğdu. (Elbette başka bir şey diyemezdik. “Memleketinde Hamamet’nin dışında çölden başka ne var be çocuk...” diyecek halimiz yok ya...
Anne-baba Talatlarda bir heyecan bir heyecan. “Bebeğimizi gönderiyoruz, kuşumuz yuvadan uçuyor” şeklinde ağıtlar dökülüyor ağızlarından.
Bizi de dertlendiriyor bu konuşmalar.
DAVETLİLER ARASINDA DENKTAŞ VAR
Neyse ki, birkaç metre ötede, çağdaş Nasreddin Hoca, yani Rauf Denktaş durmakta...
Hemen o tarafa kaykılıyoruz.
-Efendim, genç Rauf hakkındajki düşünceleriniz?
“Telat benden ucuz kurtuldu. Dilerim damattan kurtulamaz...”
Haydaaa.
Ya Talat bunları duyarsa?
Acaba ne olur?
Ama ya duymazsa?
O zaman hemen gidip aktaralım.
-Efendim, sayın Denktaş böle böle böle diyor...
“Dediği hiçbir zaman gerçekleşmez; çünkü genç Rauf, mutlu bir Rauf...”
Hoppalaaa.
Ve biz, gazeteci olduğumuzu unutup, muhtemel bir skandalı engellemeye gayret ediyoruz:
-Aman sayın cumhurbaşkanı; sizin son derece zarif hanım kızınızla evlenen adamın mutsuz olması mümkün mü?..
Nasıl sevgili okurlar; iyi toparlamış mıyız?
KKTC Başkadını Oya Talat da bize yardımcı oluyor:
“Denktaş hepimizin babası ve büyüğü... Ne söylerse söylesin, ona saygımız sonsuz...”
Hay Allah ne muradın varsa versin.
Başkadın dediğin, işte böyle olmalı.
...
Yazıyı noktalarken, ülkesinin tanımadığı bir ülkenin kızına aşık olan ve “Tanımazsan Tanıma” şarkısının ne büyük bir mantık bestesi olduğunu gözler önüne seren Junior Rauf’a da, “Tüm zamanların en büyük Rauf’una da, sevdikleriyle birlikte uzun ve sağlıklı ömürler diliyoruz.