Oluşturulma Tarihi: Şubat 17, 2003 00:00
ORTADAN ayırdığı saçlarını, gevşek bir dalgayla kulaklarının üzerinden geçirerek arkada toplayan kadına İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde rastladım.Etli dudakları sımsıkı kapalıydı. İnsana tepeden bakan boş gözleri vardı.Yılar süren çabalar sonucu Türkiye'e geri döndürülen mermer kadın başına, Kültür Bakanlığı'nın girişimiyle gerçekleşen Yitik Miras'ın dönüş Öyküsü adlı sergide rastlamıştım bir süre önce. Mermer kadın bana iki bin yıllık geçmişi hediye etti.Orada Kültür Bakanı Hüseyin Çelik de bir konuşma yaparak, kültürel miras kavramının önemi üzerinde durdu. Müzelerimizin korumasızlığı yüzünden bu mirasın şimdi daha da tehlikede olduğunu anlattı.Değer bilmez mirasyedi yaklaşımıyla vatan sevgisinin lafta kalacağına, sevgisiz toprakta bereketin de kalmayacağına inandığım için bakanın kültürel mirası koruma konusundaki hassasiyetine sevinmiştim. Ama bir
haber duydum sevincim yarıda kaldı.* * *KÜLTÜR mirasımızı korumaktan söz eden Kültür Bakanımız, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurullarında görev yapan 20 önemli uzmanı görevden almış.Nedenini bilmiyorum. Ama, belediye haritasını değiştirerek Taksim'in ortasına, 20'inci yüzyılın ikinci yarısındaki talan Türkiye'sinin anıtını diktiren zihniyeti hatırlattı bana.Görevden alınan 20'ye yakın kişi arasında, SİT alanlarının madenciliğe ve imara açılmasıyla ilgili yasa tasarısına karşı çıkanların bulunması dikkat çekici.Bayramdan hemen önce tamamlanan operasyon ile Muğla ve Bursa Kurul Başkanları Oktay Ekinci, Prof. Dr. Mete Tapan'ın yanı sıra İzmir, İstanbul, Adana ve Antalya'da kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurullarının bazı üyeleri de görevden alındı.Koruma kurulu bir süredir bazı çevrelerin, ‘‘geçmişi yaşatacağız diye biz bugün yaşamayacak mıyız yani?’’ eleştirilerinin hedefiydi.İstanbul metrosunun Haliç ve Süleymaniye geçişlerinin iptal edilmesinin de bu kararda etkili olduğu ileri sürülüyor.Kimi intikam operasyonu diyor, kimileri talan hazırlığı.* * *GÜNDEM öylesine dolu, uğraşacak öyle çok şey var ki, çok önemli sonuçlar doğurabilecek bazı adımlar kolayca gözden kaçıyor.Ama 1960 sonrası ‘‘ata yadigárı’’ kentini talan müteahhitlerine kaptıran, denizlerini kaybeden, anılarını teslim eden ‘‘İstanbullu sessizliği’’nin sorumluluğunu derinden hissettiğim için, bayramın en büyük haberi, tatile girmeden hemen önce sessizce tamamlanan bu büyük operasyondu bence.Kurul üyeleri dokunulmaz değiller tabii ki, üyeliğin hayat boyu sürmesi de gerekmiyor ama bir hamlede, neredeyse ‘‘kitlesel’’ denebilecek bir görevden alma operasyonu şüphe uyandırıyor.Kendi topraklarını talan edenler, başkalarının talanına da ses çıkartmazlar. En fazla ‘‘pazarlık’’ ederler o kadar.
button