Oluşturulma Tarihi: Ekim 14, 2006 00:00
Malta tatilindeki görüntülerini Anadolu’da Vakit’e değerlendiren Cüppeli Ahmet Hoca, hatalarını yumuşak yüzlü olmasına bağladı. Hoca "Deniz görüntüleri düşünüldüğünde fıkıha göre haram işlemedim ama Mahmut Efendi’nin takva ekolüne göre yaptığım yanlıştır" dedi.
CÜPPELİ Ahmet Hoca adıyla bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, Anadolu’da Vakit Gazetesi’ne dün bir açıklama yaparak "Takvaya göre yanlış yaptım" dedi.
Ünlü şunları söyledi:
"Kadın buluğ çağına girdiği zamandan itibaren el ve yüzleri haricinde vücudunun bütün uzuvları avret mahallidir ve yabancı erkekler tarafından görülmesi haramdır. Ama fetva buluğa erdikten sonra bu haramı getirir. Dolayısıyla Malta’daki deniz görüntüleri düşünüldüğünde, fıkıha göre haram işlemedim, ama bizim Mahmut Efendi’nin takva ekolüne göre yaptığım yanlıştır. Yani fetvaya göre yanlış yapmadım, ancak takvaya göre yanlış yaptım."
BASKI UYGULAMAM
Anadolu’da Vakit muhabirinin "Peki sizin gibi bir insan bu takva hatasını neden yaptı?" sorusuna da şöyle cevap verdi:
"Bu hata benim yumuşak yüzlü olmamdan kaynaklanıyor. Benim kayınbiraderim namaz kılmaz, kız kardeşim açıktır. Bunlara ’Sen niye namaz kılmıyorsun?’ veya ’Niye başın açık geziyorsun?’ şeklinde bir zorlama veya baskı uygulamam, tavsiyelerde bulunurum. Bizim cemaatin ekolü, yabancı bir kadınla aynı mekanda bulunulduğu zaman hemen tepki koymaktadır, ama ben bunu yapamıyorum. Takvaya göre, bu kızı çıkarmam veya benim hemen dışarı çıkmam gerekiyordu. Ancak, ben bu adamı tanıdığımda o kız 3 yaşındaydı. Malta’da da 9-10 yaşlarındaydı, yani buluğa ermemişti. Yine de benim onu dışarı çıkarmam veya kendim çıkmam gerekiyordu."
Takva nedir
TAKVA, korkma, sakınma, Allah korkusuyla günahlardan korunmak demektir. Takvada ilk akla gelen, haramları terktir. Bunu, mekruhlardan sakınma takip eder. Mekruh, çirkin bulunan, hoş karşılanmayan fiil, söz ve hállere denir. Bunların terk edilmeleri de takvadandır. Daha sonra şüpheliler karşımıza çıkar. Yani hakkında kesin bir hüküm olmayan işlerde, takvaya uygun olanı, haram olma ihtimalini gözeterek o fiilleri terk etmektir. Sonra mubah ve helál olanlar gelir. Takvanın üç mertebesi vardır:
1-)Şirkten takva: İman ederek şirkten (Allaha eş koşmaktan) korunmak. Kişi böylece ebedi cehennemde kalmaktan korunmuş olur.
2-) Masiyetten takva: Büyük günahları işlemekten, küçüklerde de ısrardan sakınmak. Takvanın en yaygın manası budur.
3-) Masivadan takva: Kalbini, Hak’tan alıkoyan her şeyden uzak tutmak.
Fıkıh: Kuran ve sünnet bilgisi
KİŞİNİN amel yönünden faydasına ve zararına olan şeyleri bilmesidir. Kur’an ve sünnet’ten elde edilen bilgilerin adı olan fıkıh, iman ve ibadetten sosyal nizama ve ahlaka kadar birçok bilgi dalını içine almış oluyordu. İmam Ebu-Hanife’nin, inanç ile ilgili kitabına, en büyük fıkıh manasına gelen "el-fıkhu’l-ekber" adını vermesi işte fıkhın bu geniş çerçevesinden kaynaklanıyordu. Dört mezhebin imamlarından birisi olan Şáfii’de fıkıh, "Dinin ameli hükûmlerini, muayyen delil ve kaynaklardan elde ederek bilmektir" tarifini getirmiştir. Asırlar boyu fıkıh bu tarif içinde devam edecek, çerçevesi içinde hukuktan başka ibadetler, haram ve helal şeylerle ilgili açıklamalar da bulunacaktır.
Malta’da tatlı hayat
İSMAİLAĞA Cemaati’nin önde gelen isimlerinden Cüppeli Ahmet Hoca’nın Malta seyahatindeki deniz görüntüleri İslami kesimde tartışma yaratmıştı. Çarşaflı eşini de Malta gezisine birlikte götüren Cüppeli Ahmet Hoca katıldığı bir feribot gezisinde ise vaazlarında savunduğu düşüncelerin aksine bikinili ve yazlık kıyafetlilerin yanında oturmakta bile sakınca görmemişti.