Taksim Meydanı isimsiz kalacak

Güncelleme Tarihi:

Taksim Meydanı isimsiz kalacak
Oluşturulma Tarihi: Ocak 26, 2001 00:00


Mustafa ARMAĞAN
Haberin Devamı

Osmanlı'nın şehir içindeki en önemli su eserlerinden biri olan ve meydana adını veren Taksim Çeşmesi göz göre göre yok oluyor.

İstiklal Caddesi'nin meydan girişindeki Taksim Maksemi Çeşmesi tinercilerin her gece yalağında yaktığı ateşler yüzünden yok oluyor. Tarihi çeşmenin mermerleri çıkan is ve dumanla kararıyor, ateşin sıcağından mermerler kireçleşip çatlıyor. Havaların soğumasıyla her gece tekrarlanan bu kıyıma ne ilgili bir kuruluş ne de vatandaşların uyarılarına karşın çeşmenin hemen yanında nöbet tutan polisler müdahale ediyor.

Çeşmenin üzerindeki istiridye kabuğu biçimindeki süsleme ile altındaki son derece zarif, bir şiir güzelliğindeki 270 yıllık mermer kabartmalar da ateşin ve soğuğun etkisiyle peynir dilimleri gibi yumuşamış bir halde dağılıyor. Konuyla ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz mimar Turgut Cansever, sanat tarihçisi Semavi Eyice ve Çelik Gülersoy ortak bir noktada birleşiyor:‘‘Bu tarih ve sanat barbarlığına dur demeliyiz!’’

Suların taksim merkeziydi

'Yarı Frenk, yarı modern' bir meydan olarak ün yapan Taksim Meydanı’nın bu dört dörtlük soylu Osmanlı eseriyle başlamasını tarihin garip bir cilvesi olarak değerlendiren Çelik Gülersoy, tarihi yapının, Taksim Suları’nın toplanma ve dağılma merkezi olduğunu, eserin 1732-33’de Padişah I. Mahmud zamanında yapıldığını ve zamanında Kasımpaşa-Galata-Beyoğlu bölgelerine suların buradan dağıtıldığını belirtiyor.

'Taksim' adlı kitabın da yazarı olan Gülersoy, Maksem’in içinde su sesini dinlemeye mahsus oturma yerlerinin de bulunduğunu belirtiyor ve 'Osmanlı her şeyi düşünmüş ve hem soylu, hem fonksiyonel çözümler bulmuştur' diye ekliyor.

Alınlığı müzede sergilenmeli

Mimar Turgut Cansever, sorumluluğun Vakıflar’da olduğunu belirterek, acilen çeşme alınlığının bir benzerinin yaptırılması ve orijinalinin kurtarıldığı kadarıyla yerinden çıkarılıp müzeye kaldırılması gerektiğini söylüyor: ‘‘Tahribata dur diyebilmek için çeşme yalağının içinde ya sürekli su bulundurulmalı ya da içi kumla doldurularak üzerine beton bir levha yerleştirilmeli’’

Maksem’in Osmanlı devri su mimarisinin şehir içindeki tek ve en önemli anıtı olduğunu belirten Semavi Eyice ise, çeşmenin tezyinatta klasik üsluptan Batı etkisine geçiş aşamasının ürünü olduğunu belirtiyor. Kapının üstünde bulunan iki adet kuş evinin de ayrı bir estetik zarafet örneği olduğuna işaret eden Eyice, 'Herşey tahrip ediliyor. Avrupa’da tarihî şehirler içinde İstanbul kadar sahipsiz bir şehir yoktur' diyor. Eyice’ye göre ilk tedbir olarak yalağın içine beton dökülmesi yanlış. Moloz taşla doldurulup üzeri ince bir betonla kaplanmalı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!