Güncelleme Tarihi:
Taksim Dayanışması adına açıklamayı okuyan Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Gürkan Akgün, Taksim Dayanışması’nın, farklılıkları kucaklayan barışçıl, demokratik yöntemlerle taleplerini dile getiren, içinde çevreci, sanatçı, gazeteci ve aydın bireylerin de yer aldığı 124 meslek odası, sendika, siyasi parti, mahalle derneği, taraftar grubu ve inisiyatiften oluştuğunu ifade etti.
TÃœM BU RENKLÄ°LÄ°K BÄ°R ’SUÇ ÖRGÃœTÜ’ KALIBINA SIÄžDIRILMAYA ÇALIÅžILIYOR Â
Taksim Dayanışması’nın varlık sebebinin daha yeşil, yaşanabilir, insani, demokratik bir kent ve ülke özlemi olduğunu dile getiren Akgün, "Taksim Dayanışması’nın ’sağlıklı kentleşme ve yaşanılır kent’ talebi, ülkenin milyonlarca yurttaşının daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasi talebiyle birleşmiş; Gezi Parkı ile simgeleşen bir toplumsal duyarlılık ortaya çıkmıştır. Gezi Parkı, gençlerin yaratıcı zekasıyla, annelerin kucaklayan şefkatiyle, işçilerin emekten gelen gücüyle, kadınların gür sesiyle, LGBT bireylerin biz de varız çığlığıyla, yaşlıların yeniden canlanan hayat enerjisiyle bu ülke demokrasi tarihinde ortadan kaldırılamayacak bir iz bıraktı. Tüm bu talepler, bu renklilik demokratik ülkelerde bekleneceği gibi karşılanmak yerine ne yazık ki, bir ’suç örgütü’ kalıbına sığdırılmaya, gençler evlerinden alınarak, tutuklanmaya, taraftar gruplarından çete çıkarılmaya, meslek odası yöneticileri ’suç örgütü yöneticisi’ suçlamasıyla yargılanmaya çalışılıyor. Diktatöryal rejimlere özgü, darbe dönemlerini anımsatan ’polis fezlekesi’ esaslı cadı avı, ülkemizin demokrasi tarihi açısından unutulmaz karanlık bir dönem olarak kayda geçmiştir. Gezi Parkı süreci için ’darbeye zemin hazırlama metaforunu’ kullananların, hepimizin hafızalarında yer alan ev baskınları, keyfi gözaltı, çıplak arama, zorla parmak izi, kötü muamele, polis fezlekesinden iddianame; taraftar grubundan, üniversite öğrencisinden ve meslek odasından "terör örgütü çıkarma" gibi darbe dönemi yöntemlerine başvurmaları son derece düşündürücüdür" diye konuştu.
TAKSİM DAYANIŞMASI, İSTANBUL VALİSİNDEN BAŞBAKAN’A KADAR DİYALOG KURMAYA ÇABALAMIŞTIR
Gürkan Akgün, Taksim Dayanışması’nın, İstanbul Valisinden Büyükşehir Belediye Başkanına, Başbakan yardımcısından, Başbakana ve Cumhurbaşkanına kadar tüm yetkililerle talep ve beklentileri iletmek üzere diyalog kurmaya çabaladığını hatırlatarak, "Burada bir temsil heyetinden çok talep ve beklentileri yansıtma misyonunu üstlenmiştir. Kurulmuş temaslar ve gerçekleşen davetler sonucunda; Taksim Dayanışması adına 5 Haziran 2013 günü Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la ve 13 Haziran 2013 gecesi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmelere katılan meslek odası yöneticilerinin bir ay sonra evlerinin hukuksuzca polis tarafından basılması, üç güne uzatılmış gözaltı süreci yaşatılması ve ’suç örgütü yöneticisi’ suçlamasıyla tutuklanmaya sevk edilmesi nasıl devlet yönetimi ile karşı karşıya olduğumuzun kaygı verici yansımalarıdır" dedi. Akgün, "Taksim Dayanışmasından yasadışı örgüt çıkarmaya çalışanlara açıklıkla sesleniyoruz. Taksim Dayanışması, çağrıcıları, bileşenleri, talepleri, basın açıklamaları, etkinlikleri belli, bilinen, aleni, meşru, yasal ve demokratik bir yurttaş ve kurum dayanışmasıdır. Kentine sahip çıkan meslek odalarını, onlarla dayanışma gösteren sendikaları, siyasi partileri, mahalle ve çevre derneklerini, taraftar gruplarını, ’suçlu’ göstermek ve ’suç örgütü’ haline getirmeye çalışmak hukuken suçtur ve bu ilkel, çağdışı uygulamalarla ülke demokrasisi yüzyıl geriye götürülmektedir. Bu bağlamda bütün kesimleri hukuka, demokrasiye ve insan haklarına saygı göstermeye davet ediyoruz" diye konuştu.
MISIR’DAKİ MEYDAN KADAR TAKSİM’İ DE GÖRÜN
BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel de tarih boyunca en anlamlı kelimenin "Dayanışma" olduğunu kaydederek, "Biz dayanışma içerisinde olarak demokratik, ekolojik, cinsiyet özgürlükçü bir yaşam içerisinde olmak için bir mücadele içinde olacağız. Bugün AKP iktidarı bize örgütsüzlüğü dayatmaya çalışıyor. Evet, biz bir örgütüz ve örgütlü olarak bu mücadeleye devam edeceğiz. Bu ülkenin Başbakan’ı kendi ülkesinde olan meydanları görmüyor, Mısır’daki meydanları görüyor. Kendisine çağrımızdır; Mısır’ı gördüğünüz kadar Taksim’i de, Türkiye’deki bütün meydanları da görün ve buradaki halkın taleplerini dikkate alın" dedi.
Â
Â