Güncelleme Tarihi:
* Takı tasarlamaya nasıl karar verdin? Aldığın eğitimin bununla bir ilgisi var mı?
- Çocukluğumdan beri mücevhere ayrı bir düşkünlüğüm var. Pırlanta ve onunla birleşen güzel tasarımlar beni çok heyecanlandırır. Takı işine nasıl karar verdiğime gelince... Bir gün annem ve babamla Paris’te bir restoranda yemek yerken onlara bu fikrimi açtım. Günlük kullanıma yönelik, zarif takılar tasarlamak istediğimi söyledim. Babam “ıleride arkana baktığında hiçbir şey için ‘keşke’ demeni istemiyorum, o yüzden de arkandayım!” dedi. Onun verdiği cesaretle Paris dönüşü bu işe giriştim. Üniversitede mezun olduğum bölüm medya ve iletişim. Yani bu işle ilgisi yok.
* Peki medya alanında kariyer yapmaktan tamamen vazgeçtin mi?
- İleride belki medya ile ilgili bir iş de yaparım. Ancak şu an tasarımlarımı geliştirmeye odaklandım.
* Şu ana kadar kaç parça hazırladın?
- Hepsi bittiğinde toplam 50 parça olacak.
HAFTADA İKİ KEZ KAPALIÇARŞI’DAYIM
* Hangi malzemeleri kullanıyorsun?
- Kullandığım malzemeler altın, pırlanta ve inci gibi değerli; sitrin, ametist, gül kuvars, oniks, firuze gibi yarı değerli taşlar. ılk koleksiyonumda altınla yarı değerli taşları, inci ve pırlantayı bir arada çok kullandım.
* Takıların için bir isim düşündün mü?
- Etrafımdan aldığım fikirler doğrultusunda adımı ve soyadımı kullanmaya karar verdim.
* Takıların kimler için? Hangi yaş grubuna hitap edecekler?
- Tasarımlarımın yaş sınırı yok.
* Atölyen nerede?
- Tasarımlarımı Kapalıçarşı’da çalıştığım atölyelerde yaptırıyorum. Haftada iki defa oraya gidiyorum.
* Seni bu girişiminde en çok destekleyen kimler?
- Başta babam, annem ve Ralf (Tezman) olmak üzere, tüm yakın arkadaşlarım da beni destekledi.
* Ralf (Tezman) takıların hakkında yorum yapıyor mu?
- Yapıyor tabii ki. Daha çok eleştiriyor aslında. “şunu beğendim, bunu beğenmedim” gibi şeyler söylüyor. Ben de ona “Sen ne anlarsın bu işten!” diye cevap veriyorum. Ama benim görmediğim bir şeyi çok rahat görebiliyor.
* Bir günün nasıl geçiyor?
- Sabahları spor yapmaya özen gösteriyorum. O gün işim varsa atölyeye gidiyorum. Arkadaşlarımla öğlen yemek yemeyi seviyorum. Akşama doğru, iş çıkışı Ralf ile buluşuyoruz.
* Takı, hobiden öte bir şey oldu. Başka hobilerin de var mı?
- Eskiden vardı. 10 sene at bindim, lisanslı biniciydim. Atlarım vardı, çok da seviyordum. Sonra bir atımı hiç beklemediğim bir anda kaybettim. Ona çok üzüldüm. ıkinci atımla ise uyum sorunu yaşadık. Onu satmak zorunda kaldık. Biraz daha devam edip sonra da bıraktım biniciliği. Aslında atları çok özlüyorum. ıleride tekrar başlarım diye tahmin ediyorum.
ÇOK SABIRLI BİRİ OLDUĞUM SÖYLENEMEZ
* Hayatını planlamayı seviyor musun?
- Çok plansız yaşanmıyor, çok planlı da... Bazı şeylerin biraz spontane olması iyidir. Ancak konu takı olunca, durum değişiyor. Tek planım, markamı geliştirmek.
* Bu koleksiyon ile ilgili ne olursa çok mutlu olursun?
- Yaptıklarımın beğenilmesi yeterli...
* Seni tarif ederken “güzel” ve “zarif” gibi kelimeler kullanılıyor. Sen kendini başka nasıl anlatırsın?
- Çok sabırlı bir insan değilim. Aynı zamanda alttan alan, toleranslı bir insanım. Bir anda parlamam, kesin nokta koymam.
STİL İKONU OLARAK ANILMAK HOŞUMA GİTMİYOR
* Senin için “yeni stil ikonumuz” deniyor. Bu konuda ne hissediyorsun?
- Abartıldığını düşünüyorum. Ve hiç hoşuma gitmiyor. Çünkü ben stil ikonu olayım diye giyinmiyorum, kendim için giyiniyorum. O günkü kıyafetimi kafamda uzun uzun tasarlamıyorum, hazırlanırken hızlı karar vermeye gayret ediyorum. Çok düşündüğümde olmuyor, sonucu beğenmiyorum.