Güncelleme Tarihi:
Toplantı sonrasında açıklamayı Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yaptı. Açıklamasının ardından “1 Mayıs 2009’dan bu yana Başbakan yardımcısıyım. 6,5 yıl oldu. 4,5 yıldır da Bakanlar Kurulu sözcüsüyüm. Herhalde bir daha karşı karşıya gelmeyeceğiz. Son Bakanlar Kurulu olması ve benim de aktif siyasette olmayacağım için sizlerden helallik istiyorum” sözleriyle veda eden Arınç, “Muhtemelen 72. Hükümetin son Bakanlar Kurulu toplantısıdır. Acil durum olmadıkça da Bakanlar Kurulu Toplantısı olmayacaktır” dedi. Arınç açıklamasında şunları kaydetti:
GÖZÜ KARALIĞIN BU KADARINA PES
“(İstanbul’da 29. Ve 30. Asliye Ceza Mahkemeleri’nin verdiği kararlar) Bakanlar Kurulu’nda ayrıntılı olarak görüşülmedi. Toplantı devam ederken HSYK 2. Dairesi’nin 3 hakimi görevden aldığı bilgisi iletildi. HSYK’da 2. Daire’nin yetki gaspında bulunan kişilerle ilgili yeterli bilgi, belge varsa böyle bir kararı alması doğaldır. Bir defa yetki gaspı, yani Sulh Ceza Hakimleri’nin yetki alanındaki bir konuyu tamamen yetkisiz sayılan Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi vermişse hukukta bu yok hükmünde bir karar demektir. Nereden bakarsanız bakınız, bu belki yargı tarihinde ilk defa görülmektedir. İçinizden birinin hakim kılığına girmesiyle benzer bir şekilde, yani Ahmet’in vermesi gereken kararı hiç yetkisi olmayan Mehmet’in vermesi gibi hukukta yetki çalınmasından bahsedilebilir. Nasıl olsa Sulh Ceza Hakimleri’ni toptan reddediyorlar, önceden ayarlanmış, bilinmiş, ilişki kurulmuş bir başkan, ‘Haklısınız, ben onların hepsi hakkındaki ret talebinizi kabul ediyorum ve sizin tahliyenize karar veriyorum’ demiş. Akla zarar bir iş. Gözü karalığın bu kadarında da pes denir. Ama bunu yargıç kılıklı insanların yapması, yargıya güvenin gittikçe dip yaptığı Türkiye’mizde örnektir. Çok üzgünüm böyle bir olayın yargı içinde yaşanması utanç vericidir. Türk yargısı kendisini yenilemeli, bu yıpratılmaya karşı direnmelidir. Pensilvanya’dan talimatı mı? Bilemiyorum ama, bilinen iki hakimin böyle bir kumpası kurması yukarıdan aşağıya irade birliği içerisinde cereyan edebileceğini gösteriyor.
KKTC İLİŞKİLERİ BAŞKA ÜLKEYE BENZEMEZ
(Erdoğan-Akıncı polemiği) KKTC’nin kuruluşunun üzerinden 30 yıl geçti. 170 bin seçmen yüzde 60’ın üzerinde bir oyla bugüne kadar ki en büyük oyla Sayın Akıncı’yı Cumhurbaşkanı seçmiştir. Türkiye olarak Kuzey Kıbrıs’ın iç politikasına ve iç işlerine karışmayız. Doğrudan veya dolaylı müdahalemiz olmadı. KKTC halkı en doğru kararı verir. Sonuçları dışarıda izledik. Kıbrıs seçmenine şu veya bu şekilde telkin de bulunmadık. KKTC ile ilişkiler aramızda analık-yavruluk ilişkisi sözleri kullanılmıştır. Bu esasen aramızdaki ilişkilerin derinliğini göstermektedir. Sayın Akıncı’nın sözlerine de saygı duyulması gerekir. Bizim başka ülkelerle ilişkimiz KKTC ile ilişkimize kesinlikle benzemez. İç içe geçmiş, birbirinden kopmayan, bağımsızlığı konusunda da kan döküldüğü, şehitlerimizin verildiği bir topraktan bahsederken bir yavru vatan sözcüğü kullanılmıştır. Bunu yadsınmaması gerekir. Ama Sayın Akıncı bu tanımlamaya yeni bir ölçüt getiriyorsa, buna da eyvallah buna da saygı duymak gerekir”
Bu arada son Bakanlar Kurulu toplantısı ardından tüm bakanlar ve eşleriyle Çankaya Köşkü’nde bir yemek verildi.
Bülent Arınç KİMDİR?
Ak Parti'nin kurucularından sayılan Bülent Arınç 1948 yılında Jandarma Astsubayı İbrahim Arınç ile Sevdiye Arınç'ın (1919-2003) dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldi.
12 yaşındayken babasını kaybetti. Manisa Lisesi'ni bitirdikten sonra, 1970 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Manisa'da uzun süre serbest avukatlık yaptı. Üniversite yıllarından itibaren siyasete ilgi duydu. Milli Selamet Partisi'nin (MSP) Manisa Gençlik Kolları Başkanlığı ve Manisa İl Başkanlığı görevlerinde bulundu.
13 Ekim 1985'te Refah Partisi'nin İzmir'de düzenlediği Refah Gecesi'nde yapılan konuşmalar nedeniyle daha sonra Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde, aralarında RP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Arınç'ın da bulunduğu partililer hakkında dava açıldı. Arınç yargılama sonunda 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı ancak Yargıtay hapis cezasını iptal etti.
1991 genel seçimlerinde Refah Partisi listesinden Manisa'dan aday oldu ancak seçilemedi, 1994 yerel seçimlerinde de, Refah Partisi'nden aday olduğu Manisa Belediye Başkanlığı seçimlerinde başarısız oldu. Bülent Arınç 24 Aralık 1995 Milletvekili Genel Seçimleri'nde Refah Partisi'nden Manisa Milletvekili seçilerek ilk defa Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) girdi. Bu dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu Ve Türkiye AB Karma Komisyonu´nda çalıştı. Yurtiçi ve yurtdışı resmi toplantı ve sempozyumlara katıldı. 1999 genel seçimlerinde Fazilet Partisi'nden Manisa milletvekili seçiilen Arınç, Fazilet Partisi Grup Başkan Vekilliği görevini icra etti. Kurucuları arasında olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi'nden 2002 ve 2007'de Manisa, 2011 seçimlerinde ise Bursa'dan TBMM'ye seçildi.
19 Kasım 2002 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına seçildi, 8 Ekim 2004'te üç yıl süreyle yeniden bu göreve seçildi. 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi cumhurbaşkanlığı için adı geçen Arınç 24 Nisan 2007 günü aday olmayacağını açıkladı. 22 Temmuz Genel Seçimleri'nin ardından yapılan Meclis Başkanlığı seçimlerine aday olmadı. 1 Mayıs 2009 günü yapılan kabine revizyonunda Başbakan yardımcısı olarak kabineye giren Arınç, 2011 Genel Seçimleri'nden sonra kurulan 61. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'nde Başbakan yardımcılığı ve hükümet sözcülüğü görevini üstlendi.
Münevver Arınç ile evliliğinden 2'si erkek 3 çocuk babasıdır. Oğullarından Mehmet Fatih Arınç 1997 yılında geçirdiği trafik kazasında 16 yaşında yaşamını yitirdi.