Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) uzmanları, 12-18 yaş arası çocuklarla 19-22 yaş arası gençlerin bulunduğu İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nu ziyaret ederek tespit, gözlem ve şikâyetleri bir raporda topladı. Eylül ayında yayınlanan raporda, cezaevinde özgürlüğünden mahrum bırakılanların kendi aralarında kavga, baskı, yaralama, kuruma yasak eşya sokma, kamu malına zarar verme şeklinde meydana gelen olaylara ilişkin tutanakların düzenlendiği belirtildi.
1 YILDA 386 ADLİ OLAY
Buna göre kurumda son 1 yıl içerisinde 386 olayla ilgili adli soruşturma başlatıldığı belirtildi. Raporda şu tespitlere ve önerilere yer verildi: “Kurumda 125 hükümlü, 218 tutuklu olmak üzere toplam 343 özgürlüğünden mahrum bırakılan erkek çocuk bulunmakta olup bunlardan 13’ü 12-15 yaş grubu arasında, 308’i 15-18 yaş grubu arasında ve 22’si 18-21 yaş grubu arasındadır. Kurumda koğuşların temizliğinden, çocuklar sorumludur. Yapılan görüşmelerde özgürlüğünden mahrum bırakılanların birçoğu paspas, deterjan gibi temizlik malzemelerini kendi bütçeleriyle kantinden temin ettiklerini belirtmişlerdir. Bununla birlikte, ihtiyaca göre temizlik malzemesinin kurum tarafından sağlandığı kurum idaresi tarafından ifade edilmiştir.
HİJYEN YETERSİZ
Ziyaret esnasında koğuşlarda yer alan ve özgürlüğünden mahrum bırakılanlar tarafından temizlenen tuvalet ve banyoların hijyen açısından son derece yetersiz olduğu gözlemlenmiştir. Kurum idaresi tarafından sıcak su ihtiyacının, her bir özgürlüğünden mahrum bırakılana günlük 200 litre olacak şekilde İzmir Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü aracılığıyla sağlandığı belirtilmiş, ancak özgürlüğünden mahrum bırakılanlarla yapılan görüşmelerde bazı koğuşlara bir buçuk aydır sıcak su verilmediği ifade edilmiştir.
SUÇ PROFİLİ YÜKSEK AİLE ÇOCUĞU CEZAEVİNE SÜRÜKLÜYOR
“Kurum ziyaretinde gerek idareciler ve personel ile gerekse özgürlüğünden mahrum bırakılanlarla gerçekleştirilen görüşmelerde tutuklu kalıp tahliye edilen yahut da cezası infaz edilip salıverilen çocukların önemli bir çoğunluğunun belirli bir süre sonunda tekrar suç işleyerek ceza infaz kurumuna geldikleri anlaşılmıştır. Bu sonucu doğuran en önemli faktörlerin çocuğun parçalanmış yahut suç profili yüksek bir aileye sahip olması, yaşadığı mahalle gibi ortamların çocuğu suça sürüklediği, çocuğun kendisi ve ailesinin eğitim seviyesinin düşük olması başta olmak üzere içinde yaşadığı aile, toplum, eğitim gibi unsurların bulunduğu görülmüştür.
Bu sebeple çocukların suça sürüklenmesinin önlenmesi adına, ilgili kurum ve kuruluşların çocuğun üstün yararını ve sağlıklı gelişimini gözeterek çocuğu gözlemlemesi, ruhsal ve bedensel gelişimini takip etmesi, destek vermesi, infazı gerçekleştikten sonra topluma kazandırılması ve yeniden suça sürüklenmesini önleyecek bütüncül bir politikanın elzem olduğu anlaşılmıştır.”