Güncelleme Tarihi:
AİHM'in tam iki yıl önce karara bağladığı davadaki olay 26 Mart 1994 tarihinde yaşandı. İddianamede, "korucu köyleri olmayı" reddettikleri gerekçesiyle Türk ordusuna ait askeri uçakların Şırnak'ta bulunan Kuşkonar ve Koçağılı köylerini bombaladığı, davacı Mehmet Benzer'in 30'dan fazla yakın akrabasını öldürdüğü, davacıların bazılarını yaraladığı ve malları ile çiftlik hayvanlarını imha ettiği ifade edildi. 2006 yılında açılan davanın iddianamesine göre, Türk hükümeti ise davaya konu olan saldırıların PKK tarafından düzenlendiğini savundu.
Elci'nin avukatı olduğu "Benzer ve digerleri" kararını okumadan Türkiye'yi anlamak mümkün değildir, hukuka inanan herkes okusun.
— Eser Karakaş (@KarakasEser) November 29, 2015
Sonuçta AİHM Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2, 3 ve 38'inci maddelerinin ihlal edildiğine hükmetti. Türkiye 38 davacıya toplam 2 milyon 305 bin Euro tazminatın yanı sıra 5 bin 700 Euro mahkeme masrafı ödemeye mahkum etti.
İHLAL EDİLEN MADDELER
Mahkemenin üç aylık süre içinde temyize götürülebilecek kararında söz konusu ihlallerle ilgili olarak şu ifadelere yer verildi: Madde 2 (yaşam hakkı): Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin bu maddesi davacıların 33 yakın akrabasının ölümü ve davacılardan üçünün yaralanmasıyla ihlal edilmiştir.
Madde 2: Olayın yeterince soruşturulmamasıyla ihlal edilmiştir.
Madde 3 (insani olmayan ve aşağılayıcı muamelenin yasaklanması): Köylülerin akrabalarının ölümlerini ve evlerinin tahrip edilmesini izlemek zorunda bırakılmaları ve Türk hükümetinin saldırının ardından asgari insani yardımı bile sağlamamasıyla ihlal edilmiştir.
Madde 38 (davanın soruşturulması için gerekli tüm zeminin sağlanması zorunluluğu): Hükümetin hayati bir kanıtı yani bombardımanı düzenleyen uçakların uçuş kayıtlarını açıklamayı reddetmesiyle ihlal edilmiştir. Karar metninde ayrıca Türkiye'nin savaş uçaklarının uçuş kayıtlarını kısa bir süre önce kamuoyuyla paylaştığı ve davanın yeniden görülmeye başlandığı hatırlatıldı. Bununla birlikte
Madde 46 (mahkeme kararlarının uygulanması) doğrultusunda Türk hükümetinin olayla ilgili soruşturmayı ileri taşıması gerektiği ve olaydan sorumlu kişilerin tespit edilip cezalandırılması için gerekli adımları atmasının önemli olduğu belirtildi.
'FAİLLER CEZALANDIRILMALI'
AİHM'in o gün çok önemli ve Türkiye açısından çok ağır bir karar verdiğini ifade eden Elçi, şöyle konuşmuştu: "Mahkeme tarihinde ilk defa bu kararında çok farklı bir şey söylemiş. Faillerin kimliklerinin tespiti ile cezalandırılmalarına gerektiğine ilişkin hükümetin bir an önce adım atması gerektiğine de karar vermiş.
Yani mahkemenin kararlarının icrasından sorumlu olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi gözetiminde, bombalama faaliyetini gerçekleştiren personelin kimliklerinin tespiti ve cezalandırılmaları gerektiğine ve bu işlemin bir an önce olması gerektiğine karar verdi."
'ULUDERE İÇİN EMSAL'
Elçi AİHM kararının Uludere olayı için emsal oluşturduğunu da söylemiş ve şöyle demişti:
"İki noktada çok önemli emsal oluşturuyor. Öncelikle 1990'lı yıllarda bu bölgede sivil insanlara karşı devlet görevlilerinin işlediği suçlarda etkili soruşturulması gerektiği ve nasıl soruşturulması gerektiğine dair açıklayıcı bir karar vermiştir. Mahkeme ilk defa bu kararında kararın gereğinin nasıl uygulanması gerektiğinin yolunu göstermiştir.
En önemlisi Uludere olayı ile ilgilidir. Mahkeme kararında açıkça Uludere'den söz etmemiştir. Özellikle bombalama faaliyeti, faillerin kimliklerinin tespiti yani pilotların ve bombalama gerçekleştirenlerin kimliklerinin tespiti Uludere olayı ile önemli derecede örtüşmektedir.
Emsal oluşturmaktadır. İlk defa Avrupa Konseyi üyesi bir ülkenin kendi toprakları üzerinde kendi savaş uçakları tarafından kendi sivil vatandaşlarına yönelik böyle bir eylemin gerçekleştirildiğini ve bu eylemin sözleşmenin en hayati maddeleri olan 2 ve 3'üncü maddenin ağır bir şekilde ihlal ettiğini karar altına almıştır. Bu anlamda karar önemli ve tarihidir."