Güncelleme Tarihi:
TİMUR TARLIĞ VE SÜLEYMAN KAYA’NIN METRİS’TEN ÇEKTİĞİ FOTOĞRAFLAR
Ergenekon Operasyonu’nun 12. dalgasında gözaltına alınanlardan 8 kişi tutuklanarak Metris Cezaevi’ne gönderildi. Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Mehmet Haberal tutuklandıktan sonra fenalaştı. Kalp spazmı geçiren Haberal, yoğun bakımda tedavi altına alındı.
Ergenekon soruşturmasının 12’nci dalgasında gözaltına alınan 39 kişiden 8’i, 15 Nisan 2009 tarihinde Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi. Aralarında Tijen Mergen’in de bulunduğu 8 kişi, savcılık sorgularının ardından serbest bırakıldı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan aralarında 5 rektörün bulunduğu 31 kişi ise önceki gün adliyeye getirildi. Soruşturmayı yürüten savcılık tarafından ifadeleri alınan 18 şüpheli, herhangi bir adli kontrol işlemi konulmadan 4 şüpheli ise yurtdışı çıkış yasağı konulduktan sonra serbest bırakıldı.
Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, ifadelerini aldığı şüpheliler Ondokuz Mayıs Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay, 68’liler Vakfı Genel Sekreteri Avukat Namık Kemal Boya, ADD Genel Başkanvekili ve Uludağ Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Ayşe Yüksel, Ömer Sadun Okyaltırık, İnönü Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Başkent Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Mehmet Haberal, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Erol Manisalı ve Hamdi Gökhan Ecevit’i tutuklanmaları talebiyle İstanbul Nöbet 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk etti.
HÜKÜMETİ ORTADAN KALDIRMAYA TEŞEBBÜS
Mahkeme, Prof.Dr. Mehmet Haberal, Prof. Dr. Ferit Bernay, Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu ve Erol Manisalı hakkında “yasadışı terör örgütü üyesi olmak” ve “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek” suçlarını işledikleri yönünde “kuvvetli suç şüphesi varlığını gösteren olguların bulunması” dolayısıyla tutuklanmalarına karar verdi.
Mahkeme, diğer şüpheliler Hamdi Gökhan Ecevit, Prof. Dr. Ayşe Yüksel ve Prof. Dr. Ömer Sadun Okyaltırık’ı ise “yasadışı terör örgütü olmak” suçunu işledikleri yönünde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması gerekçesiyle tutukladı. Mahkeme, kararında şüphelilere yüklenen suçun niteliği ve aleyhlerinde olan mevcut delil durumunu göz önüne alarak tutuklama kararı aldığına yer verdi.
Mahkeme şüphelilerden Namık Kemal Boya’yı ise yurt dışı çıkış yasağı koyarak serbest bıraktı.
PROF. HABERAL KALP SPAZMI GEÇİRDİ
Tutuklanan 8 kişi Metris Cezaevi’ne gönderildi. Dün sabah saatlerinde mahkeme tarafından tutuklanarak Metris Cezaevi’ne gönderilenlerden Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, rahatsızlanınca Bayrampaşa Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Kalp spazmı geçirdiği anlaşılan Prof.Dr. Haberal, hastanede kalp ünitesinin bulunmaması nedeniyle Haseki’deki İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’ne sevk edildi. Burada tedavisine başlanan Prof.Dr. Haberal’ın kalp spazmı geçirdiği belirlendi. Prof. Dr. Haberal, gerekli tetkiklerin yapılmasının ardından yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındı. Haberal’ın rahatsızlandığını öğrenen yakınları da hastaneye geldi.
“TOLON’DA ELE GEÇİRİLEN BELGE GERÇEĞİ YANSITMIYOR”
Vatan Gazetesi'nin haberine göre, Prof. Dr. Ayşe Yüksel, mahkemedeki ifadesinde hakkındaki iddiaları reddederek savcılıktaki ifadesini tekrarladığını söyledi. Yüksel’in avukatı Hüseyin Karataş, müvekkilinin emekli Orgeneral Hurşit Tolon tarafından düzenlendiği iddia edilen bir ihale çizelgesinde adının geçtiğini ancak söz konusu belgenin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Avukat Karataş, müvekkilinin söz konusu tarihte Van’da olmadığını oysaki çizelgede müvekkilinin adresinin Van olarak gösterildiğini öne sürdü. Avukat Karataş, müvekkilinin ÇYDD’deki faaliyetlerinden dolayı terör örgütü PKK’ya yardım ettiği iddialarının ise gerçek dışı olduğunu ileri sürdü.
“SİNAN AYGÜN’Ü NEREDEN TANIDIĞIMI SORDULAR”
Emniyette susma hakkını kullanan Prof. Dr. Ferit Bernay, mahkemedeki savunmasında savcılıkta kendisine bazı isimler sorulduğunu hatırlatarak “Bunları iki grupta değerlendirmek mümkün. Bir kısmını hiç tanımadığımı söyledim. Kamu görevlisi olmam sebebiyle sorulan birtakım isimler. Bunlardan biri sayın Şener Eruygur ve benzerleri. Ben kamu görevlisi olduğumdan çeşitli sebeplerden dolayı tanıyorum. Eruygur’u Jandarma Genel Komutanı olduğu dönemde brifing sebebiyle tanıdım. Bu dönemde Samsun 19 Mayıs Üniversitesi rektörüydüm. Bunun dışındaki kişilerle kamu görevlisi olmam nedeniyle tanıştım. Yine rektörlerin yapmış olduğu bir mitinge üniversite olarak topluca katıldık. Savcılığa verdiğim ifadeler doğrudur. İçimde oluşan boşluk sebebiyle bir şey diyemiyorum. Bana sorulan bazı isimler arasında rektörler de vardı. Keza Sinan Aygün bana soruldu. Aygün’ü babalarımızın demiryollarından olan ortaklığı sebebiyle çocukluğumdan beri tanıyorum” dedi.
YURTKURAN DA BİR HAFTA ÖNCE KANSER AMELİYATI OLMUŞ
Prof. Dr. Mustafa Yurtkurtaran ise savunmasında, Ergenekon’da adı geçen bazı kişiler ile rektörlük yaptığı dönemde kamu görevi nedeniyle tanıştığını belirterek “Bunlardan biri Şener Eruygur’dur. Yine Levent Ersöz, rektörlük yaptığım sırada Bursa Jandarma Bölge Komutanlığı yapıyordu. Kendisiyle protokol gereği tanışıklığım var. Yaşım itibariyle kronel damar yetmezliği, hiper tansiyon ve şekerim hastasıyım. Bir ay önce ise kanser ameliyatı geçirdim. Bu hususlarda raporlarım sabittir. Serbest bırakılmayı talep ediyorum” dedi.
“ÇOCUĞUMUN ÇİZDİĞİ RESMİ BİLE SORDULAR”
Erol Manisalı emniyet ve savcılık ifadelerini kabul ettiğini belirterek “Hakkımdaki iddialar müphemdir. Bazıları somut görülse bile sıradan bir yemekte karşılıklı sohbet sırasında sarf ettiğim sözler çok ciddi bir ortamda brifing şeklinde aktarılmış. Bazı olaylarda örneğin 2008’de olan bir olay 2004 yılında olmuş gibi yansıtılmış. Telefon defterimde, ajandamda uzun yıllar önce kaydettiğim benim bile hatırlamadığım bir isim bana bu kimdir diye soruldu. Yine çocuğun masaya çizdiği bir resim. Bu resim nerden çıktı dercesine ciddiye alındı. 70’li yıllardan bu yana tüm siyasi parti liderleriyle beraberdim ve konferanslar verdim. Darbe aleyhine birçok yazı yazmama rağmen, Ergenekon ile ilişkilendirilemeye çalışılıyorum. Ak Parti, CHP, MHP ve DSP’ye verdiğim konferanslarda da demokrasi aşığı olduğum bunun ispatıdır.” dedi.
Manisalı’nın avukatı Toral Tekin, müvekkilinin evinde ele geçen “Cumhuriyet Gazetesi için Yeniden Yapılanma” adlı raporda, gazetenin 1997’de iflasının ardından finansal açıdan toparlanmasıyla ilgili bir çalışma olduğunu kaydetti. 2000 yılında hazırlanan bu rapor nedeniyle müvekkilin Ergenekon ile ilişkilendirildiğini belirten Tekin “Müvekkilim bu belgenin kendisine ne zaman geldiğini hatırlamıyor” dedi.
Manisalı’nın diğer avukatı aynı zamanda Cumhuriyet gazetesinin de avukatı Bülent Utku ise Manisalı’nın Cumhuriyet’te yazdığı “Sıra sizde” deyiminin darbe çağrısı şeklinde yorumlandığını dile getirdi. Utku, “Müvekkilim Şener Eruygur ile daha önceden ADD Danışma Kurulu üyeliğini yaptığında ’niye gelmiyorsun’ diye bir yemeğe davet edilmiştir. Bu şekilde bir kez yemek yemiştir. Burada ikinci iddianamede habersiz ses kaydı yapıldığından bahisle içeriği yazılmıştır” dedi.
“TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELE ETTİM ŞİMDİ TERÖRİSTLİKLE SUÇLANIYORUM”
İnönü Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, mahkemede emniyet ve savcılık ifadelerini kabul tekrarladı ve yasadışı örgüt üyeliğiyle suçlandığını belirterek şunları söyledi: “8 yıl İnönü Üniversitesi rektörlüğü yaptım. Görev yaptığım yerde hem etnik hem terör hem de Hizbullah faaliyet göstermekteydi. Görevim sırasında onlarla mücadele ettim. Ben her iki terör örgütünün deneme tahtası haline geldim. Bu tehditler sebebiyle talebim olmaması sebebiyle Jandarma ve Emniyet tarafından iki ay boyunca koruma altına alındım. Babam da milletvekilliği ve senatörlük yaptı. 1978 yılında aşırı sol örgütler tarafından öldürüldü. Bu kadar terörde mağdur olmuş bir ailenin ferdi olarak yasadışı terör örgütünün içinde olmam mümkün değildir. Yine bana sorulan Ergenekon terör örgütü mensubu olduğu iddia edilen 200-250 civarında ismin yüzde 95 ile hayatımın hiçbir döneminde karşılaşmadım ve tanımam. Şener Eruygur ve Mustafa Balbay gibi görevim gereği tanıdığım ve konferansa gelmek üzere davet ettiğim kişileri tanıyorum.
Lobi belgesini ilk defa gördüm ve duyuyorum. Niye bu suçlamayla karşılaştım anlamış değilim. Rektörlük görevini bıraktıktan sonra da Ankara’da çalışmaya devam ettim. Bana koruma verildi. 8 yıllık rektörlük süresinde zorunlu görevim gereği katılmam gereken toplantılar dışında zamanımın neredeyse tamamını Malatya’da üniversite çalışmalarına ayırdım” dedi.
TUNCAY ÖZKAN’I TANIYOR MUSUN
Emniyet’te ifade vermeyen Prof. Dr. Ömer Sadun Okyaltırık, suçsuz olduğunu belirterek mahkemede savcılık ifadesini tekrarladığını söyledi. Okyaltırık’ın avukatı Kemal Ağar, “Müvekkilime Tuncay Özkan’ı tanıyıp tanımadığı, Cumhuriyet mitingleri ve Ata Evleri ile ilgili sorular soruldu” dedi.